Uşak’a ve Uşaklı’ya Hiç Bakmadığınız Açılar Bildiğiniz üzere Uşak Haber Merkezi ailesindeki köşe yazarı olarak edindiğim yeri önce gazeteciliğe daha sonra da Genel Yayın Yönetmenliği yada başka bir deyişle editörlük vazifesi ile değişikliğe uğrattık. Özetle Uşak Haber Merkezi ekibi içerisindeki sorumluluk ve yetki alanımızda ciddi değişiklikler yaşadım ve pek tabi ki hemen çalışmaya koyulduk. Uşak Haber Merkezi gibi kurulduğu günden beri şehrin gündemini takip etmek bir yana şehrin gündemini belirleyen köşe yazısı yada haberlere imza atmış 80 Binin üzerinde takipçisi ve 30 binin üzerinde günlük ortalama hiti olan, donanımlı yazarları ve kadrosu bulunan bir internet gazetesinin yayın politikasını belirlemek haberlerinin tümüne editörlük yapmak ve şehrin gündemini belirlemeye devam etmesini sağlayacak nitelikli haberler ve kulis bilgileri paylaşmak nabız oluşturmak yada oluşan nabzı yakalamak hiçte öyle kolay bir iş olmasa gerek.
Aldığım sorumluluğun farkındayım elbette yetkilerimin ve avantajlarımın farkında olduğum gibi. Benden önce bu işi çok çok iyi yapmış şehrin en önemli ve güvenilir gazetecisi ünvanını elinde tutan Gazeteci yazar arkadaşımız Nurullah Çavuşoğlu'ndan sonra bu vazifeyi ifa etmek işimizi de daha da zorlaştırıyor açıkçası. Gerçi kendisi destek olacağına ve kafamdaki yayın politikasını oturtana değin, zaman ayırıp yardımcı olacağına dair söz verdi ama yine de insan okuyucudan da destek umuyor ister istemez. Facebook sayfamızdan Gazeteci Yazar Mustafa Yüce kardeşim güzel bir metin ile ilan etmiş dönüşler son derece olumlu idi bunu da belirteyim ama açıkçası siz okuyucularımızın ve takipçilerim yada yakınlarımın desteği benim için her şeyden daha önemli ve değerli olacak bu mana da yeri gelmişken desteklerinizi beklediğimi ifade edeyim bütün ekibim adına. Yazımın kalan bölümünde sizlere neden Uşak Haber Merkezi editörlüğü görevini kabul ettiğimi? Ve neler amaçladığımı? Nasıl bir yayın politikası takip etmeyi planladığımı anlatan hiç değilse ip uçlarını veren paylaşımlarda bulunmak istiyorum.
Ben Uşak'ın kaderini, Türkiye'nin kaderi ile çok benzeştiriyorum. Jeopolitik konumundan tutun da etrafı denizle çevrili, dünyanın en zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip, Milyonlarca girişimci insanın yaşadığı nefis bir coğrafyaya kurulu Türkiye ile Uşak'ın ne benzerliği var derseniz, Uşak'ı yeterince tanımamışsınız derim size. Şimdi ilk sorum Türkiye'de hangi şehrin tarihi Uşak kadar zengin? Karun gibi neredeyse bütün dünyanın kendisinden haberdar olduğu ve hayatında barındırdığı gizem ve aynı zamanda şaşaalı yaşamı sebebiyle tarihin en çok merak edilen medeniyetini kuran insanların yaşadığı bir medeniyet kaç ilimizde var mesela? Kuvayi Milliye ateşinin yakıldığı ilk kent olma ünvanı, tarihte hangi şehre nasip olmuş. Yunan Başkomutanın esir alındığı şehir olmak herhangi bir şey olabilir mi? Daha Uşak'ımızı, herhangi bir şehir olmaktan çıkartan kent tarihimizin tamamından bahsetsek tek makale de izah edemeyiz. Dünyanın en büyük 2. Kanyonu biz değerini bilemediğimiz yeterince tanıtamadığımız ve gezmeye eğlenmeye ve dinlenmeye elverişli hale getiremediğimiz için bir işe yaramıyor. Oysa tek başına kanyonlar büyük bir zenginlik. Yeter ki siz bunu ilgililerine mal edebilin ve Kanyon civarını ya da şehri, gelen misafirleri ağırlayabilecek kapasiteye eriştirin ve cazip hale getiren projelerle destekleyin.
Burnumuzun dibinde Afyon ne Hamamboğazı ne Kayaağıl kadar şifa barındırmayan ve sıcaklığı ya da kalitesi bakımından bizdeki sıcak su kaynaklarına oranla çok çok düşük olan Termal'ini kullanışlı hale getirmiş ve sadece Termal Turizminden dünya gelir elde ettiği gibi, dünya istihdam da sağlayabiliyor. Elbette ki dışarıdan gelen misafirlerin şehre neredeyse hiç katkı sunmadan gitmesi de Afyon'un yada Afyon'lunun kendi ayıbı ayır bir konu ama bizim Kayaağıl'da çıkartılan sıcak suyumuz şifa bakımından dünyada ender bulunan sulardan, daha Emirfakı'yı, Örencik'i ya da Eşme'deki sıcak su yataklarımızı vs saymadım bile. Bir Banaz'lı olarak söylüyorum gerek doğal güzelliği bakımından gerekse suyunun şifalılığı bakımından esasen Hamamboğazı'nı Türkiye'de hiç bir termal tesise değişmem ama,gel gör ki yeterli yatırım yapılmadığı ve yeterince hizmet verir hale getirilmediği için malesef biz bile gitmiyoruz. Sadece tarihi zenginliklerimizi ve sıcak su kaynaklarımızı saydık ve bir de Kanyonumuzdan bahsettik yazı bitti ya da bitirilmesi gereken uzunluğa kavuştu.
Oysa yazıma başlamadan önce kültürel güzelliklerimizden başta Cılandıras, Evren Dede, Evrenli, ya da Taşyaran vadisi ve peri bacalarından bahsedecektim, insanımızın cana yakınlığını anlatacaktım, esnafımızın düzgünlüğünden ve sıcakkanlılığından dem vuracaktım oysa. Oysa Kilimi dünyaca ünlü halımızı konuşmak da istiyordum sizlerle, Atatürk Etnografya Müzesini ya da dokur evini konuşamadık oysa ben Aybey ve İslice mahallelerimizin tarihi dokusundan bahsedecektim sizlere, Döner taşı hatta Ulu Cami'yi ve yanında bulunan ve pek çoğumuzun varlığından haberinin bile olmadığı tarihi hamamımızı konuşacaktım hanlarımızla birlikte. Yaz yaz bitmeyecek anlaşılan Uşak'ın ve ilçelerimizin köylerimizin güzellikleri ve kayda değer özellikleri. Mesela Türkiye'nin en lezzetli nohutunun, en lezzetli şeker pancarının,hatta en lezzetli keçi etinin Uşak'ta yetiştiğini bilmiyorsanız tabi ki Türkiye ile Uşak'ın zenginlik üzerinde oturan dilenci gibi olmak bakımından ne gibi bir benzerliği var? diyebilirsiniz. Kör cehalet, haset ve inatla da birleşince insan nankör de olabiliyor elbette. Oysa bu kadar zenginliğe sahip bir şehirde zekat verecek insan bulunmaması gerekir. Bununla birlikte binlerce Uşak'lı gencimiz işsiz ve yatağına aç giren yüzlerce çocuk yaşıyor emin olun bu şehirde. Şu iç acısı halimize bakar mısınız?
Üstelik başkente 3 Liman ve fuar Şehri İzmir'e 2 saat mesafede yaşıyoruz ve insanımız çok girişimci iyi mi? Bu şehir malesef kaderine terkedilmiş yıllarca ve yıllarca sadece işleyişi seyredip kendini tatmin eden bürokrat ya da siyasetçilerle tanış olmuş daha çok. İşbilir bürokrat neredeyse hiç gelmedi bu şehre. Gerçi yeni Kadın Valimizin özellikle turizmi canlandırmak anlamında yaptığı yada tek başına yapmak için çırpındığı güzel işler de yok değil son zamanlarda göze çarpan. Her ne kadar Valilik Basın İşleri Bürosu’ndaki arkadaşların zayıf kalması sebebiyle tanıtım ve duyuru konusunda eksik kalsa da sosyal medya hesabını takip eden herkes şunu kabul eder ki aslında gerçekten gayretli ve iyi niyetle şehre başarı sağlamak isteyen bir Valimiz var dersek sanırım abartmış olmayız. Yeterli mi peki? Elbette ki yeterli değil ama marifet iltifata tabidir derler,hem bir elin nesi var iki elin sesi var, derler atalarımız.Şehir için gayret eden birisi varsa şayet,sen de uzat elini ki ses gelsin. Yazıyı çok uzattım farkındayım keşke daha da uzatabilsem diyorum bir taraftan da çünkü şehrimizin meziyet ve güzelliklerine ayna tutmuş ve siz okuyucularımızı hem şehrimizin hem de Uşak'lılar olarak kendimizin güzellikleri ve özellikleri ile yüzleştirmiş olduk.
Sanıyorum yazımın içeriğinden ipuçlarını almışsınızdır yeni yayın dönemindeki yayın politikamıza ilişkin. Bu arada kadromuzu da güçlendirme çalışmalarımız var başka yeni projelerimiz ve yazı dizisi hazırlığında olan arkadaşlarımız da var. Çok yakında bomba haberler ve yazı dizileri ile de karşınıza çıkacağımızı da belirteyim. Bu arada şehrimizde faaliyeti olan partilerin tamamının il başkanları ile ve daire amirleri ya da bürokratlar ile yapacağım ya da yaptığım görüşmelerin içeriğine ilişkin de sizi çok yakında bilgilendireceğim. Gerçekten güzel haberlerim var. Bu günlük bu kadarla sınırlı kalsın ve bir sonraki yazımızda kaldığımız yerden devam edelim, Saygılarımla.
Gul 5 Yıl Önce
Canım başarılar diliyorum sana