Biliyorsunuz uzun zamandır sentetik uyuşturucu dedikleri kimyasallar ile uzun süredir devam eden bir savaşımız var kendi çapımızda elimiz erdiğince gücümüz yettiğince gençlerimizi uzak tutmaya çalışıyoruz gencecik hayatları mahveden bu zehirden ve gözü dönmüş zehir Tüccarlarından. Ulan bu herifin bu uyuşturucuya alışınca ne hale geleceğini ailesini yuvasını dağıtmış bir müptezele dönüşeceğini bilip duruken masum insanı bu zehre alıştırır mı? İçmeye teşvik eden dostunuz olamaz ölçünüz bu olmalı gençler demeye çalışıyoruz kendi çapımızda. Bu gün sizlere bu uyuşturucunun sevkiyatçılarına ne kadar çok para kazandırdığının fotoğrafını çekeceğim elimden geldiğince rakamlara boğmadan. Ama coğrafyamızda dönen parayı okuduğunuzda tabiri caizse dudaklarınız uçuklayacak inanın.
Gençlerimizi zehirlemeye değer mi bilmem ama bu işleri yapanlar devasa paralar kazanıyor. Eroin, üretildiği merkezden kullanıcıya doğru yaklaştıkça değer kazanıyor. O kadar ki üreticiden tüketen kişiye ulaşana dek 15 yirmi kat değer artışı yaşadığı gözleniyor.
Bir kilo saf kahverengi eroinin Afganistan/Pakistan hududundaki değeri 3.200 dolar iken Aynı kilo Avrupa sokaklarında 150.000-170.000 dolar arasında para getiriyor. Bir kilo yüksek kaliteli beyaz eroin İran/Afganistan veya İran/Pakistan hududunda 5.000 dolar civarındadır. İran/Türkiye hududuna vardığında 8.000 dolar olur. Türk Bulgar hududunda 20.000 dolara fırlar. Almanya’daki toptancıya vardığında 45.000 dolar olur. Düşünün torbacılar perakende de kaç para ettiriyor olabilir. Aradaki uçurum uyuşturucu tüccarlarının cebinde kalıyor.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi UNODOC’un verdiği rakamlara göre, İran ile Avrupa arasındaki uyuşturucu trafiğini sevk ve idare edenlerin sırf bu sevkiyatlardan kârı 800 milyon doları buluyor. Türkiye’nin en büyük Kamu iktisadi teşekkülleri yada holdingleri bile bu paraları hayal dahi edemiyor. Paraya tapıp gençleri zehirleyen zehir tacirlerine para hırsıyla kudurmuş köpeklere güç yetiremesekte milleti bu kudurmuş köpeklere karşı uyarmayı bir vazife ediniyoruz Uşak’lı bir Türk genci olarak. Rakamlarla da işin büyüklüğünü ortaya koyalım ki nasıl bir tehditle aslında karşı karşıya olduğumuzu görelim. Gençliğin belki de yarıya yakını bulaşmasa bu coğrafya da Pazar nasıl bu kadar büyüyecek? Elimizde konuya ilişkin istatistik verileri vardı daha ama abartmak istemedim açıkçası rakam işini. Nasıl olsa verdiğim resmi veriler sizi aydınlatmaya ve geldiğimiz noktanın vahametini sizlere göstermeye yeter.
Peki ne yapmalıyız? Hemen cevap vereyim mümkün mertebe özetleyerek. Soruna ülke çapında çözüm bulamayız belki ama şehir ölçeğinde ciddi bir mücadele ile pekala yenebiliriz sentetik uyuşturucu tüccarlarını. Her şeyden evvel sorunun kaynağına inmeliyiz. Evvela yalnızlaşan gençliği sosyal aktiviteler ile bir araya getirmeliyiz. Konser tiyatro vb etkinlikler derhal artırılmalı ve pek tabii ki gençler aydınlatılmalı tuzağa karşı. Uyuşturucunun yaygınlaşmasını sağlamaya çalışanı tavsiye edeni veya torbacısını itibarsızlaştırmak lazım toplum içinde. Biz uzun zamandır içtiğini duyduğumuzu bile meclisimize katmıyoruz mesela. Öte yandan sorunun bir başka kaynağı ise nereden yayıldığının tespiti olmalı ve hem halkımız hem de polisimiz o bölgelerde istihbaratını yoğunlaştırarak o bölgeleri temizleme yoluna gitmeli. Mesela neresidir o bölge derseniz, sokakta kimi tutsanız ve sorsanız bu şehre sentetik uyuşturucu nasıl bu kadar yaygınlaştı diye? Size Nurullah Cahan zamanında kurulan ve her türlü gayri ahlakiliğin eğlence adı altında yaşanabildiği bazı mekanların da var olduğunu duyduğumuz halk arasında site olarakta bilinen barların ve eğlence mekanlarının olduğu siteden yayıldığını size söyler. O mekanlarda çalışan bazı kadınların Küçük Çarşıda apartlarda kaldıklarını ve dolaysıyla da o mekanlarda bir şekilde elde ettikleri uyuşturucuları meydan meydan kullanıp meydan meydan torba tuttuklarını söyler size.
Elbette o mekanların hepsi bu işe alet oluyor demiyorum elbette ki bütün suçu o mekanlarda çalışan kadınların üzerine atmıyor ve hepsi yapmıştır demiyorum. Ama bu işleri az çok kurcalayan konuşan eğlenceye düşkün herkesin isim isim bildiği bazı kadınların küçük çarşıda yani öğrencilerin bol olduğu semtte yaygınlaştırdığını biliyorum ben mesela. Zaten Küçük Çarşı esnafına az güven verse polislerimiz ve az samimi olduklarını hissettirse zarar görmeyeceğine emin kılsa esnaf zaten isim isim deyiverecek kim torbacı? Hangi Afganlı hangi apartta ne üretiyor? Zaten halihazırda bu illetten kurtulma mücadelesi veripte kendisini alıştıranları ve temincilerini isim isim söylemek isteyenler de var ki ben de tanıyorum bir kaçını.
Gelin görün ki onlar özellikle Komdaki polislerin bazılarına pek güvenmiyorlar nedense. Umarım yersizdir endişeleri ama gerçekten halkta konuşursam konuştuğum adama işlem yapmadıkları gibi gider söylerler durduk yere düşman kazanırım korkusu da var bir parça. Bu yüzden halk cesaretlendirilip teşvik edilmeli Devlet büyüklerimiz tarafından. Mesela Bir kere İl Emniyet Müdürümüz ziyaret etse esnafı ve sentetik kullanıcılarından şikayetlerini dinlese esnafın nasıl kafayı çekenin esnafı bunalttığını dinleseler ve mücadele azim ve kararlılığı gösterseler inanın çok şey değişebilir. Ama maalesef Devletimiz Adaletin tesis ve teminine güven bakımından halkın güvenini kazanabilmiş değil. Tabii ki bunlar karşılıklı diyalog ve istişare ile aşılabilir ancak şimdilik tablo maalesef bu. Uyuşturucuya alışan hemen satıcısı olup hiç değilse içtiğini bedavaya getirmeyi akıl ediyor. Sonra iş büyüyüp gidiyor uyuşturucu üzerinden zengin olma boyutuna bile geliyor hayal ve zihin dünyasında müptelanın. Bu yüzden de bir kişi başladı mı çevresinde yaygınlaşması çok doğal hale geliyor. İnsanlar kendi düştüğü çukura başkasını da rahatlıkla çekebiliyor. Neyse şimdi düşünüyorum da bu site denilen yeri siyasiler oluşturduğuna göre ve mülk sahiplerini büyük ölçüde siyasiler belirlediğine göre siyasiler şimdi bu sebep oldukları felaketlere ne diyor olabilirler acaba? Yada umurlarında mıdır acaba? Biz yine haddimizde kalalım gerisini Devletimizin Savcıları ve hakimleri ve kamuoyunun vicdanı takdir etsin. Ama bu meret ile mücadele de el birlik olmamız ve kanunlar çerçevesinde istihbaratlar edinerek ve bilenin bildiğini korkmadan paylaşabildiği bir zemini var ederekten halletmeli ve yeni girişlerin de önünü Narkotiğimiz ve istihbaratımız ortak çalışmalar ile mümkün mertebe önlemeli. Zaten uzun sürmez gençleri aydınlatmamız geçici sığınmacıları da nezaret altında tutarsak kimse kullanmaz olur zaten inşallah. Kullanıcı bulamayınca da istedikleri kadar üretip ucuzlatsınlar zaten konu kapanır. Konunun kapandığı günleri görmek ümidi ile....
Kenan 3 Yıl Önce
İNŞALLAH KARDEŞİM İNŞALLAH EMNİYET VE HALK EL ELE VERDİĞİNDE BU İLLETİN ÜSTESİNDEN GELİNİR Çok Doğru tespitlerin var İNŞALLAH Bu Yazılarınızı Bir Yetkilide Okur