Muhalefeti de Dizayna Kalkışan İktidar ve Muhalefet İçerisindeki Her Şeye Karşı Grubun Düşündürdükleri!
Ak Parti iktidarının başta Dışişleri ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile ilgili politikaları olmak üzere hemen her politikasının ne kadar yanlış olduğu bir bir ortaya çıkmaya başladı. “BOP Eşbaşkanıyım” diyerek arzı endam eden ve bununla övünen Recep Tayyip Erdoğan ve hükümeti, Mısır’da, Suriye’de İran’da hatta Libya ve Suudi Arabistan’da bile dışlandı ve Türkiye’nin nerede ise bütün Ortadoğu ilişkileri berbat bir hale geldi. 2003’te birkaç yıl içinde tam üye oluruz hayalleri ile milleti uyutan, bu uğurda Haçlı seferlerini övme cehalet ve gafletini göstermekte dahil, pek çok tavizler veren Ak Parti hükümetinin Avrupa Birliği’nden de ağzının payını aldığını ve dışlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yine, ne Uzak Doğu ile Rusya’nın oluşturmaya çalıştığı Ekonomik Birlikte ne de dünyada gerçekleşen diplomatik gelişmeler de en küçük bir söz sahibi ya da hissedar olmadığımız çok açık ve net ortaya çıkmış durumda.
Tabiki İçişlerinde de durum hiçte iç açıcı değil. Zira Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde olmayan bir Kürt Sorunu hortlatan Tayyip Erdoğan ve Hükümetinin açılım ya da çözüm süreci adı verdiği politikalarının çöktüğü de gün gibi aşikar. Ak Parti iktidarının uyuşturucu ve çetelerle mücadele gibi sahalardaki başarısızlıklarınıysa dillendirmeye bile gerek yok. Nitekim bizzat kendileri, koca bir paralel çetenin devlete çöreklenmeye kalktığını ve kendilerinin bu durumu son anda fark ettiklerini dillendiriyor ve şu an güya harıl harıl bu kendi elleri ile oluşmasını sağladıkları paralel çete ile mücadele veriyor. Uyuşturucunun ise okul önlerinde satılmakta olduğu, çok kolay ve ucuz ulaşılabilir bir meta haline geldiği, çevresini az çok gözlemleyebilen herkesin malumu. Yine artan intihar vakaları, boşanma oranındaki ciddi artış, icra dosyalarında gözlemlenen patlama, kadına şiddetin tırmanışı, İçişleri ve sosyal politikaların çöküşünü ortaya koyan veriler olarak göz önüne alınabilir. Ekonomi politikalarının çöküşünü görmek istiyorsanız Hazine Bakanlığı’nın internet sitesine girmeniz yeterli. Borç sarmalı ve faiz kıskacını ise geçtiğimiz günlerde bizzat Ali Babacan’ın itiraf niteliğindeki açıklamalarında görebilirsiniz. Ülkenin Devlet olarak borcu üçe katlamış, vatandaşın bankalara olan borcu ise son on yılda 51 kat artmış durumda.
Peki tüm bunlar olup biterken Ak Parti nasıl oluyor da her seçimde oyunu artırarak iktidarını perçinliyor? Şimdi isterseniz bu soruya cevap arayalım. Öncelikle yukarıdaki zikrettiğim gerçekler yeni yeni gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu güne dek AK Parti iktidarı, muhalefetin beceriksizliğinden ve medyanın aman sendeciliğinden de istifade ile bir şekilde bu başarısızlıklarını örtmeye başarmıştı. Oysa bu gün gelinen nokta da mızrak çuvala sığmaz hale geldi; medyanın tamamını da satın alsa iktidar artık bu gerçekleri milletin görmesini engelleyemeyecektir. Ayrıca muhalefet ilk defa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birlik olmayı başardı ve çatı aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu göstererek, en azından Recep Tayyip Erdoğan’ın beklediği gibi Başkanlık sistemine geçiş için elini güçlendirecek bir oy oranını yakalamasını engelledi. Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi ve Demokrat Parti başta olmak üzere bir çok parti bir isimde ittifak etti ve kabul etsekte etmesekte muhalefet böylelikle farklı görüşlere sahip kitleleri bir tek potada eritmeyi başardı. Şimdilerde “aday yanlıştı” diyerek liderlerine muhalefet eden bazı siyasetçiler olsa da, bence CHP ve MHP tek bir adayda uzlaşmayıp, kendi adaylarını çıkartsaydı emin olun Recep Tayyip Erdoğan bu kez almayı beklediği oyu fazlası ile alırdı. Örneğin CHP’li muhalif vekillerin aday göstermeyi başarmaktan bile aciz kaldığı Emine Ülker Tarhan aday gösterilse idi; emin olun Tarhan, CHP’lilerin %35’inin oyunu ancak alabilirdi. MHP’deki muhaliflerin ise ortaya koyabildiği bir alternatif isim dahi yok. Milletin değerlerini dünyadaki değişimi ve gelişmeleri görmezden gelerek, hiçbir proje üretmeden yeni söylemeler geliştirmeden politikada başarılı olabileceğini zannedenler, er ya da geç asla başarılı olamayacakları gerçeği ile yüzleşecektir.
Bu bağlamda özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun son zamanlardaki sosyal olaylara yaklaşımı, milletin değerlerine ilişkin partisinin bu güne dek görmezden geldiği konularda geliştirdiği söylemler, CHP Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen yol haritası belirlenmesi için gerçekleştirilen yoğun çalışmalar, son derece ümit verici diyebilirim. Hacı Bektaşi Veli’yi anma törenleri sonrası geliştirdiği söylemler ve adeta unutturulmak istenen birliğimizin mayası değerlerimizi gündem etmiş olması ve konuşmalarında sık sık birliğe, milli manevi değerlere vurgu yapıyor olması, Kılıçdaroğlu’nun doğru çizgiyi yakalamış olabileceğinin sinyallerini vermekte. Önümüzdeki genel seçimlerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yakalanan birliğin devam ettirilebilmesi ve Kılıçdaroğlu’nun, Milli ve manevi değerlere yaptığı vurgunun yanı sıra ekonomik sıkıntılara çözüm üreten somut projeleri de programına eklemesi halinde, yukarıda zikrettiğim gerçeklerle yüzleşecek olan iktidar partisinin işi oldukça zor görünüyor diyebiliriz. Nitekim Kılıçdaroğlu’nun son zamanlarda gerek parti içerisindeki muhalefete gösterdiği hoşgörü ve anlayış gerekse Cumhuriyet Halk Partisi’nin önümüzdeki dönem nasıl bir politika izlemesi gerektiğine ilişkin yaptığı tespitler ve Genel Merkez kaynaklı kulislerde konuşulanlar, bu seçimler de CHP’nin Recep Tayyip Erdoğan’sız Ak Partisini çok zorlayacağını ortaya koyar nitelikte.
Gerek Recep Tayyip Erdoğan’ın gerekse iktidar partisi adına konuşan parti yetkililerinin son birkaç aydır yaptığı konuşmalar analiz edildiğinde, paralelle mücadeleden ve Kılıçdaroğlu’nun değişmesi gerektiğinden başka bir konunun olmadığını görebiliyoruz. Dikkat edin iktidar partisi neler yaptığını ya da neler yapacağını anlatmak yerine kendi ürettiği paralel yapıyı ya da CHP’nin liderinin kim olması gerektiğini konuşuyor. Bu durum iktidarın panik içerisinde olduğunu çok net ortaya koyarken, tam da böyle bir ortamda muhalefet içerisinde yükselen sesleri dinlediğimiz de adeta Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’nin ekmeğine yağ sürer nitelikte açıklamalarda bulunduklarını görebiliriz. Kanaatimce fırsatı ganimete çevirmek isteyenler muhalefet içerisinde muhalefet bayrağı açmışlardır. Buna destek olan birkaç Milletvekilinin ise Uşak Milletvekili Dilek Yılmaz da dahil olmak üzere önümüzdeki seçimlerde kendisinin Milletvekili adayı yapılmayacağını düşündükleri için bu harekete destek oldukları kanaatindeyim. İktidar ile birlikte hareket ettiklerinin en bariz ispatı ise hala milletin değerleri ile kavgalı bir CHP istemelerinden rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Bir sonraki yazımda CHP’yi ve ülke politikasını daha detaylı bir şekilde analiz etmeyi sürdüreceğimi belirterek şimdilik Esenkalın diyorum.
bu yazar nerede yaşıyor acaba? bu milletin iradesini görmedi mi? hâlâ millete rağmen ne konuşuyor? ağzınızın payını almadınız mı? oturun oturduğunuz yerde.
bir 20dk lık görüşme ile mhp genel merkezinde kılıçdaroğlu tarafından isim açıklanıyor. bir partinin en yetkili organları milletvekilleri hatta grup başkan vekilleri dahi bu ismin cumhurbaşkanı adaylığı için geçmediğini söylüyor. sol seçmen hiçbir zaman itaat etmemiştir, aksine diktatörlüğe karşı hep başkaldırmıştır. öyle tıpış tıpış sandığa gideceksin oy vereceksin demekle olmayacağını da göstermiştir. bu verilen mesajı okumak gerekir. mesaj okundu mu? hayır okunmadı. okunsaydı eğer chp parti meclisi üyeliği için mehmet bekaroğluna teklif gitmezdi. bunu görmek gerekir.bunuda görmek partinin genel başkanına il başkanlarına, parti organlarına ve danışmanlarına düşer. aynı tas aynı hamam devam edilirse chp nin sonu, dağılma sürecine girdi denilen akp den çok daha kötü olur. esas bunu görmek gerekmektedir.tarafıma sorulacak her soruya dilim döndüğünce cevap veririm. hepinize saygılar.
yerel seçim çalışmalarına erken başlayıp başarı sağlayacaklarını ifade ederek kolları sıvadılar. iyi çok güzel bir yol. uygulamaya gelindiğinde ise başvuru son tarihinden sonra birçok yeni adaylık başvurusu aldılar. aday belirleme yöntemleri hakkında hiçbir bilgi vermediler 2011 deki yanlışlıkları chp nin ilkelerini sağa sola hırpalattırarak sağdan oy alabilmek adına partinin içerisine çeşitli sağ partilerden adayları chplilerin önüne pat diye koydular. şimdi sağdan oy alacağız diye partinin içerisine sağdan italleri monte ederek chp li seçmene dikte edilince başarısız olunacağını 2011 de görememişlerki aynı hatayı yine yaptılar. uzatmayayım sonuç hüsrannnnnn. gelelim cumhurbaşkanlığı seçimlerine genel başkan kılıçdaroğlu önce yurt dışında görüşmeler yaptı. türkiyede birkaç sivil toplum kuruluşuna danışır gibi yaptı. il başkanları ve milletvekillerini topladı, görüşlerini almış gibi yaptı. bu görüşmelerin hiçbirinde ekmeleddin ihsanoğlu ismi geçmemiş olmasına rağmen..devamı azsonra...
...çeşitli trigonometrik ve geometrik matematik hesaplarıyla kitleleri heyecanlanmalarını ve bir umut kazanmalarını sağlayamamıştır. chp ye geldiğimizde ise 12 eylül 2010 referandumunda başarısız olmuştur, ancak daha yeni parti başına geldi. gerçektende iyi çalıştığı için chpliler eleştiride bulunmadı. 2011 genel seçimlerinde ise herkes için chp sloganıyla yola çıkılıp hem liberallere, hem sosyalistlere, hem muhafazakarlara, hemde cemaatçilere yaranmak adına chp nin ve mustafa kemal atatürkün ilkelerini hırpalatmış ve bir başarı gösteremeden seçimlerde yenilgi almıştır. 3 buçuk milyon oyumuzu arttırdık bu başarıdır dediğinde sokaktaki çocuklar katıla katıla güldü. çünkü ilk kez oy kullanacak seçmen sayısı 8 buçuk milyon artmıştı. iktidar olmayı hedefleyip chp nin ilkelerini sağda solda hırpalatan genel başkan ve yöneticileri iktidar olamadıkları halde başarı sağladıklarını yüzleri bile kızarmadan basının önünde açıkladılar. 2014 yerel seçimlerine geldiğimizde ise....
ben değerlendirmeye sondan başlamıştım. şimdi başa döneyim. akp'nin yapmış olduğu yanlış ekonomi ve sosyal politikalarla ilgili yanlışlıklarını doğru yazmışsınız. hatta eksik yazmışsınız tamamlayayım. öncelikle akp 2 kutuplu bir türkiye yaratmaya çalışıyor. kendinden olan ve kendinden olmayan şeklinde. akp muhalefet partisinin genel başkanının kim olduğunu konuşuyor dediniz evet konuşuyor. kılıçdaroğlu ve bahçelinin orada kalması konusunda desteklerini çeşitli sözlerinde görebiliyoruz. çünkü muhalefet genel başkanları yaptıkları yanlış politikalarla akp nin iktidarda kalmasını ve dahada güçlenmesini sağlıyor. devlet bahçeli 9 seçimde kılıçdaroğlu ise 4 seçimde recep tayyip erdoğana karşı hiçbir başarı elde edememiştir. akp için bulunmaz nimet. muhalefet yanlışlıklarına gelindiğinde mhp genel başkanı bahçeli mhp örgütlerine dinamizm katamayıp örgütleri ve mhp lileri çok yormuştur. söylemlerinde ve konuşmalarında kolunu havaya kaldırıp bağırmakla, çeşitli trigonometrik ve geometrik.....
nurulah bey, chp'de 1-2 milletvekili diyorsunuz. bu milletvekilleri biz milletvekili olacağız mantığı ile hareket etmiyor. etselerdi seçildikleri günden bu güne kadar akp nin yapmış olduğu yanlışlıklara karşı çıkmazlardı. dik durmazlardı. eğilip yamulurlardı. ayrıca eğer hesapları milletvekili olmak olsaydı genel başkanın yanlışlıklarınıda söylemeyip ağamsın paşam sın derlerdi. muhalefet partilerindeki yanlışlıkları söyleyenlere bulunan yeni kılıfa sende uymuşsun. ses çıkartan akp ye yarar iş yapıyor kılıfı. bu çok yanlış ve etrafı, olup biteni görememek ve doğru analiz edememektir. ecevit nasıl %42 aldıysa chp de dik durarak bu oyu alabilecek kudrettedir. sen ve senin gibi düşünenler esas akp ye hizmet etmektedir. bu ülkenin bir duruşu olması gerekir ve bu duruşu malesef 1-2 diye adlandırdığınız milletvekilleri göstermektedir. doğru analiz edersen bunu sende göreceksin
cevabın zihniyetini özetliyor. yorum yok...
sayın yazar siz çatının kendiliğinden mi oluştuğunu zannediyorsunuz.öve öve bitiremediğiniz btp niz de uluslar arası baranların talimatı ile çatıya dahil oldu.hadi canım sende % 0000,0 la partiyim diye dolaşıyorlar