Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte Ak Parti de malumunuz ciddi bir lidersizlik problemi ile karşı karşıya ve zaman zaman Saray'ın politikaları ile Genel Merkez'in politikaları çelişebiliyor ve sıkıntılar herkesin malumu. MHP camiasının Başbuğ diyecek kadar sevdiği Alparslan Türkeş'in ölümünden sonra lidersiz kalmış olması sizce de çok manidar değil mi? Eğer gerçekten Alparslan Türkeş Başbuğ sıfatını hakedecek kadar büyük bir lider olsa hiç mi bir tane lider yetiştirmezdi etrafında. Kendisinden sonra partisini bırakabileceği beş altı alternatif isim yetiştirmemişse bir kişi, nasıl lider kabul edilebilir?Neyse bu yönünü şimdi tartışmayalım ama Bahçeli'nin iyi bir lider olmadığı çok açık ortada. Malumunuz Milliyetçilik akımı bütün dünyada yükseliyor ve dünya milletleri Milli politikalar belirlemeye başlıyor kendilerine. Ulus Devlet anlayışına yeniden büründürüleceğine ilişkin sinyaller alınıyor diplomatik manevralardan, dünya politikacılarının açıklamalarından ve politik manevralardan. Üstelik dinamizmi çok iyi olan, çoğunluğu genç nüfustan oluşan bir kitle var elinin altında ve ayrıca 2012'den beri ülkeyi mahveden politikalar uygulayan bir AKP iktidarı var karşında, sen bu iktidarı devirip iktidarı eline alamamışsan bu kadar kolay şartlarda. Kusura bakmasın Sayın Bahçeli ama, biz bu insanın liderliğini de, Genel Başkanlığını da, samimiyetini de tartışmaya açarız. Demirel gibi, Erbakan gibi güçlü politik liderler olsa karşısında ya da Alparslan Türkeş gibi, hepten sınıfta kalacakmış demek ki Sayın Bahçeli. Yani tartışmasız ve kuşkusuz bir gerçektir ki; MHP camiası içinde bütün Ülkücü camianın gönlünü fethedip, ardından sürükleyebilecek bir lider çıkmadı. Bazı isimler var lider adayı diye adı geçen ama onlar da hiçte öyle heyecan uyandıran isimler değil maalesef. Değil sıradan vatandaşta kendi sempatizanları ve parti tabanı arasında bile heyecan uyandırmayan isimler, MHP gibi doktrin partilerine asla liderlik edemezler. Her şeyden önce o fraksiyondan çok iyi beslenen bir lider olmak zorunda ve kendi tabanını yakından tanımalı isim isim olmasa da, Ülkücünün hangi olaya, nasıl refleks verebileceğini aşağı yukarı kestirip ona göre davranması ve yönlendirmesi lazım tabanını. Lider dediğin kendi partisinin ideallerini ve ideolojilerini hedeflerini anlatmaya başladı mı saatlerce konuşabilendir. Her konuştuğunda farklı konuları ele alıp farklı pencereler, ufuklar açabilen kimselere lider denir. Hamaset kokan üç beş cümle ezberleyen, hiç bir derinliği ya da backroundu olmayan insanlar lider değildirler. Hele Türk Milletinin Milliyetçilerine asla liderlik edemezler.
CHP'de de durum hiçte farklı değil işin doğrusu; Kılıçdaroğlu da kendi tabanına bile umut vermiyor. Elini tutup niçin partiye hiç uğramıyorsunuz diye sorduğunuz pek çok CHP'li, size şu yanıtı veriyor: "Kılıçdaroğlu ile ve bu kafa ile yürümez bu iş. ABD'den belirlenen söylemleri dile getiren bir CHP asla iktidar olamaz, halk böyle bir CHP'ye oy vermez. CHP; kendi kuruluş ayarlarına dönmedikçe, Atatürk çizgisine dönmedikçe CHP'den bir şey olmaz" diyor. Hakikaten de Kılıçdaroğlu'nun elinin altında kimseye göstermediği bir lider adayı var mı bilemiyorum? Ama görünen o ki; CHP'de Kılıçdaroğlu'nun dolduramadığı herkesin kabulu olan liderlik koltuğunu, O'ndan daha iyi doldurabilecek kimse yok gibi şimdilik ortalarda. Kılıçdaroğlu dışında adı geçen lider adaylarının hiç birisinde CHP'yi iktidara getirebilecek bir vizyon gözükmüyor. Hiç bir lider adayı daha CHP tabanını bile arkasına kilitleyemiyor. Hoş Kılıçdaroğlu'nun arkasında da ciddi bir kenetlenme yok ama yine de bu boşluğa rağmen bunu becerememiş olmaları ve kendi parti tabanlarına bile ümit veremedikleri göz önünde bulundurulursa CHP'nin de çok ciddi bir lider sorunu ile karşı karşıya olduğu aşikar.
AKP'yi konuşmaya sanırım gerek bile yok her şey ortada zaten. Gerek Davutoğlu, gerekse Yıldırım daha hitabet konusunda bile sınıfta kalıyor. Hamasetle hitabeti bile beceremiyorlar. Şiir okumaktan bile aciz kişiler. Kim ne derse desin bu söylediklerim bir aşağılama ya da hakaret değil hakikat. Ayrıca yine baktığında şöyle kabineye Erdoğan'dan devraldığı liderliği Erdoğan kadar iyi yapabilecek kimse olmadığı gibi Erdoğan'ın yardımı ile bile liderlik yapabilecek kabiliyette kimse yok, bu da bir hakikat. Parti Türkiye'nin neredeyse her kentinde teşkilatlar anlamında dağılma aşamasına gelmiş. Milletvekillerine ve Belediye Başkanlarına bile halk arasında eski itibar kalmamış.
Kısaca diyebilirim ki aslında bütün partilerde lider adayı problemi var? Keşmekeş hale getirilmiş bu sistem artık lider dahi üretemez hale getirildi veya liderlerle halkın buluşmasının önü bir şekilde kesiliyor ve halk adeta acz içinde kıvrandırılıyor sanki. Yani mevcut genel başkanların liderlik koltuğunda oturma konusunda ısrar edip, yeni lider adaylarına, farklı yüzlere şans tanımadıkları ya da lider adayı arayışına gitmedikleri veyahutta lider kadro yetiştirmeye yönelik hiç bir çalışmaya önderlik etmedikleri için milletin böyle çaresiz bırakıldığını düşünüyorum. Teşkilatların ilçelerde hatta illerde S.O.S verdiği hakikatinin yanı sıra, liderlerin katıldığı toplantılara artık iki bin kişinin bile gelmiyor olması da bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Malumunuz Erdoğan son geldiğinde saydık 2300 küsur kişi vardı. Kılıçdaroğlu ise 1600, bilemediniz 2000 kişilik spor salonunu bile dolduramadı katılımcılar. Bahçeli zaten uzun zamandır halkla buluşmuyor, o Genel Merkez'den çıkmıyor ve yanına gelenlerle parti yönettiğini zannediyor bana sorarsanız. Demem o ki; demokratik sistem ya da parlamenter sistem ciddi tıkanıklık yaşıyor. Halkın siyasete katılımı neredeyse yok denecek kadar aza indirgendi ve bu durum partilerin demokrasiyi kağıt üstünde de olsa işletemeyeceği bir hale getirdi siyaseti. Düşünün artık pek çok parti kağıt üzerinde bile beceremeyecek noktaya geldi parti olmayı. Liderler zaten umut vermiyor milletin hiç keyfi yok zaten. Zamlar bir yandan şehit haberleri öte yandan, işsizlik, yolsuzluk, turistin gelmemesi, cemaat yada vakıf evlerinde küçük çocukları istismar yada tecavüz haberleri vs vs derken hayli canı sıkkın olan halkın, ülkenin bu noktaya gelmesinden sorumlu tuttuğu siyasetçiyi göresi bile yok. Ancak bir çözüm varsa bu çözüm de demokrasinin işletilmesi ile siyaset yaparak gerçekleştirilebilir ve halkın bu ilgisizliği bu şekilde artarak sürerse Allah muhafaza çok daha büyük sıkıntılar yaşanmaya başlanır bizden söylemesi. Halk olan bitenden en çok liderleri sorumlu tutuyor demedi demeyin...
harika bir yazı bana sorarsanız.akpliler zaten ne desen eleştiriyorsan beğenmez. onlara yaranamazsın. ama ben şahsım adına hiç bir partiye üyeliği dahi olmayan ve hemen her seçimde oy verdiği partiyi değiştiren bir insan olarak yazılanları doğru buluyorum ve katılıyorum. milletin yeni liderlere ve heyecanlara ihtiyacı var.