Vallaha varmış bizim şehrinde bir belediye başkanı.
Hiç görmedik, sesini duymadık,
bir iki yerel radyo yayını dışında
Ama bugün fotosunu ve icraatını gördük. Atakule ve kültür merkezindeki cepheler yansıtma yöntemiyle
Türk bayrağı ile kaplanmış, göğsüm kabardı. Keşke gönülsüz istifa mektubu cebinde gezen adamı başkan yapmasalardı veya gönüllü birini başkan yapsalardı (hoş Nurullah Cahan’ın bıraktığı enkazı kim gönüllü alır AMA)
bu tür manzaraları ve icraatları, daha sık görebilirdik.
Biri çıksa da şu halka detaylı bir şekilde anlatsa çöp kamyonlarına benzin alabiliyor muyuz? Sınıf arkadaşı destek oluyor mu? Eski yönetim çalıp çırpmış mı? Herhangi bir yolsuzluk yapılmış mı? Şu fahiş fiyata alınan direklerin hepsini diktiniz mi? (asfaltı olmayan ara sokaklara bile.)
Sizde dokuz seleyi kırıp, tekrar beton atmayı düşünüyor musunuz?
Buradan Türkiye’nin öbür ucuna kadar yol yapılabilecek betonu ne? Yapmışlar.
Hadi sayın başkan anladık gönülsüzsünde bu işi yapmaya,
madem o koltukta mesai yapıyorsun,
zamanı boşa geçirme yoksa yok de varsa var de ama bişey de artık.
Madem istifa ediyorsun, başkanlığın gitmesinden korkmuyorsun,
ben söyleyemem de, şundan çekiniyorum de ama artık bişey de deki sadece sessiz ve duruşuyla efendi görünen değil korkmadan açıklayabilen bir başkan fotoğrafı görelim. Üstelik çoğaltıp iş yerlerimize aşalım.
Lakin susmaya devam edersen şayet ortada bir yolsuzluk varsa ki ÇOOOOK var susarak da
bu suça ortak olursun.
Bu şehrin aynı zamanda da bir iş adamı olarak, sende tıpkı eski başkan gibi,
sokaklarda gezip esnafın elini sıkamazsın. Kimsenin yüzüne bakamazsın.
Çık bir açıklama yap menfi veya müspet bizde rengi ve fotoyu görelim.
Türk bayrağı ışıklandırması için tebrik ederim, lakin çıkıp doğruları söylersen ayakta alkışlarım.
Herkes kendi geleceğini kendi hazırlar köroğlu ile körünoğlu arasındaki farkı hadi hep birlikte görelim.
Böyle bir başkan vardı diye anlatıp rahmet okuyalım.
Yolsuzluk yapmamanız veya ben yapmıyorum demeniz yetmez.
Yolsuzluk yapanları ortaya çıkarmak sizin boynunuzun borcudur.
Yok değil deyip aklınızı ve gönlünüzü kandırabilirsiniz.
Lakin Yaradanı kandırma şansınız yoktur.
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”
(Müslim, İman 78)
Bakın peygamberimiz ne yapılması konusunda reçeteyi vermiş.
Hadisin 3.bölümünde anlatılmak istenen buğz edip gitsin demektir. İstiklal marşımız da KORKMA diye başlıyor neyi bekliyoruz.
Yoksa sizin bu hadisten haberiniz yok,
küçük çarşıda geçmişte yapılan bir toplantıda dediğiniz gibi
hırsızlık yok demiyoruz HIRSIZ BİZİM HIRSIZIMIZ sözünüzün arkasında mı duruyorsunuz.
Hayat çok kısa, bakın başkanlığınızın bile 1 yılı geçti.
Tamamlarsınız TAMAMLAYAMAZSINIZ bilmem ama, eninde sonunda huzura çıkarsınız.
Hazreti Ömer in adaletinden bahsetmek yetmez 1000de birini olsun yaşamak lazım. Çıkıp Hz. Ali r.a kvc gibi Aslan olup doğruları haykırmak lazım.
Gerçeklerin her zaman ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır,
Er yada geç çıkar.
Çıkaran kazanır, örten kaybeder.
Ne tarafta olacağına insan kendisi karar verir. Hakkın ve halkın yanında mısın?
Yoksa herhangi bir şeyden çekinenlerden misin?
Bize göster, göster ki
belirsiz şeyleri sevmeyen insanları
göz önüne al.
Belirsizliklerle sessizce yol alma,
o yol yol değil bilesin.
hepsı aynı bokun lacıvertı.
hepsı aynı partının orospusuç amına kodumun dollerı