Otizm spektrum bozukluğu (OSB), sosyal beceriler, iletişim ve tekrarlanan veya kısıtlanmış ilgi alanlarındaki eksiklikler ile karakterize edilen yaygın bir nörogelişimsel bozukluktur. Otizm spektrum bozukluğunun bu semptomları, zihinsel yetersizlikler, motor bozukluklar ve yaygın davranış bozukluklarına yol açar. OSB'nin tanısal özellikleri arasında sosyal etkileşim, iletişim becerilerinin gecikmeli veya sınırlı gelişimi ve kısıtlayıcı davranış ve ilgi alanları bulunmaktadır. Otizm, günümüzde çocukları etkileyen en yaygın nörolojik bozukluk ve en yaygın gelişimsel engellerden biri olarak kabul edilmektedir; OSB, pediatrik popülasyonda kanser, diyabet, spinabifida veya Down sendromundan daha yaygındır. YGB (Yaygın Gelişim Bozuklukları) veya OSB'si olan tüm bireyler için tahmini oran 1,000 çocukta 3 ila 6 arasındadır. Çeşitli uluslararası çalışmalara göre, kesinlikle tanımlanmış otizm rakamları, 1000 çocuk başına 1.3 olarak tahmin edilmektedir. Erkekleri kadınlara göre 3 ila 5 kat daha fazla etkiler.
Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda karşılaşılan en yaygın sağlık problemleri obezite, kalp hastalığı, diyabet, hiperaktivite, saldırganlık ve ruhsal dalgalanmalardır. Otizmli çocuklarda bu sağlık problemlerinin yanı sıra sosyal etkileşim, iletişim bozuklukları, sınırlandırılmış, tekrarlı ve sterotip davranış modelleri, ilgi alanları ve aktiviteler görülmektedir. Sosyal etkileşim alanındaki tipik bozukluklar, göz temasının olmaması, yüz ifadesi ya da uygun akran ilişkileri geliştirmede başarısızlık, başkalarının farkında olmada azlık, yalnız oynama eğilimi , ilgi ya da başarıya dair kendiliğinden paylaşımın azalması gibi yaygın sosyal hareketleri içerir. Tipik iletişim eksiklikleri, alternatif iletişim teşebbüsleri olmaksızın gecikmiş ya da olmayan konuşma dilini içerir. Stereotipi davranışlar parmak ucunda yürüme, el çırpma, vücudunu sallama, döndürme ya da parmak çıtlatmayı içermektedir. OSB'si olan kişilerin sorun gösterdiği bir diğer alan motor beceriler alanıdır. Burada sınırlı motor koordinasyon, ince ve kaba motor fonksiyondaki eksiklikler yaygındır. OSB'li çocukların denge, postüral stabilite, yürüyüş, eklem esnekliği ve hareket hızı ile ilgili zorlukları daha fazladır.
İletişim eksikliği ve sosyal izolasyon, otizmli bireylerin ortak özellikleridir. Egzersiz ve fiziksel aktivitenin birçok fiziksel ve psikolojik hastalığın tedavisi için faydalı bir müdahale olduğu ve otizmli bireylerin stereotipi davranışlarını azaltmada kullanıldığı gösterilmiştir. Her türlü organize spor ve başarılı deneyimler, otizmli çocuklara potansiyel olarak yardımcı olabilir.
Davranışçı müdahale programlarında yaygın olarak kullanılan bazı yöntemler, otizmli çocukları tedavi etmek için iletişim, sosyal ve bilişsel becerileri geliştirmeye odaklanmaktadır. Bununla birlikte, yeni araştırmalar, spor, egzersiz ve diğer fiziksel aktiviteleri içeren bazı alternatif tedavi seçeneklerinin otizmli çocuğa yardımcı olabileceğini düşündürmektedir. Otizmi olan bireylerin fiziksel uygunluk ve motor koordinasyonunu geliştirmeleri gerekmektedir. Çocuğun ilgisizliğini ortadan kaldırmak ve oyunlara katılmaları için onları motive edebilecek programlara ihtiyaçları vardır. Otizmli bireyler genellikle zayıf motor beceriler gösterir. Otizme sahip olan çocuk ve ergenler, lokomotor ve obje kontrolü dahil olmak üzere genel motor gelişimde gecikmelere veya bozukluklara sahiptir.
Standart ASD tedavilerinin göreceli başarısına rağmen, son yirmi yılda, fiziksel egzersizin potansiyel olarak faydalı etkilerine olan ilgi artmıştır. Bu alanda yapılan sistematik araştırmalar yine de nispeten azdır ve çoğunlukla küçük katılımcı gruplarına dayanır. Tipik olarak gelişen çocuklarla ASD'li çocuklarla karşılaştırıldığında, genel olarak, ikinci grubun daha az aktivite gösterdiği sonucuna varılmıştır. Otizmli çocukların karşılaştığı birçok zorluğun azaltılmasına fiziksel aktivitenin yardımcı olduğu görülmüştür.
Fiziksel aktivite, engelli ve engelli olmayan çocuklar için sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmede önemlidir. ASD'li çocuklarda fiziksel aktivitenin önemi literatürde açıklanmakla birlikte Ulusal Fiziksel Aktivite ve Engellilik Merkezi tarafından önerilmektedir. ASD'li çocuklar tipik olarak düşük fiziksel aktivite seviyeleri ve tolerans ve gelişimsel gecikme ile başvurmaktadır. Her ne kadar ASD'li çocukların fiziksel aktivite şekilleri araştırılmış olsa da, sosyal kısıtlamalar, mevcut bozukluklardan daha fazla, fiziksel aktiviteyi etkileyen sınırlayıcı faktör olabilir. Fiziksel aktivite ve otizm literatürünün eksikliğine rağmen, açık bir sonuç fiziksel aktivitenin pozitif etkisidir.
Fiziksel aktivite, otizmli bireyler için çeşitli faydalar sunar ve otizmli çocukların karşılaştığı birçok zorluğun azaltılmasına yardımcı olduğu görülmüştür. Fiziksel aktiviteyi takiben, otizmli çocukların, stereotipi gibi negatif davranışlarda azalma, iş zamanı gibi pozitif aktivitelerde artış gösterdiği belirtilmiştir. Fiziksel aktivite de yer almak, akranlarıyla sosyalleşme için fırsatlar sunabilir, motor becerilerini artırabilir ve böylece fiziksel sağlık, sosyal-duygusal ve gelişimsel işlevler de dahil olmak üzere bir dizi sonuç üzerinde olumlu etkileri olabilir. Yapılan bir çalışmada bir yürüyüş programının hem fiziksel kondisyonu iyileştirdiği, hem de ağır otizmli ergenlerin BMI indeksini de azalttığı gösterilmiştir. Daha da önemlisi, ASD'nin üç temel problem alanları üzerine faydalı etkilerine gelince, aerobik egzersizin denge ve esnekliğin artırılmasından başka kendi kendine uyarılan davranışlar kadar, ASD’ li çocukların stereotipi davranışlarını azalttığı bulunmuştur. Egzersiz tedavisinin kullanıldığı bazı çalışmalar, egzersizin sosyal davranış, iletişim becerileri, akademik katılım ve duyusal beceriler üzerine pozitif etkilerini rapor etmektedir. Ayrıca, fiziksel antrenmanın kardiyovasküler uygunluk üzerindeki olumlu etkileri yaygın olarak kabul edilmekte ve çocuklarda ve ergenlerde mevcut ve gelecekteki sağlığın güçlü bir göstergesi olabileceği vurgulanmaktadır. Günümüzde fiziksel uygunluğun, en önemli sağlık belirteçlerinden biri olarak kabul edilmesinin yanı sıra, kardiyovasküler hastalık (KVH) ve tüm nedenler için morbidite ve mortalitenin bir göstergesidir. Fiziksel uygunluk, günlük fiziksel aktivitenin ve / veya fiziksel egzersizin performansında yer alan vücut fonksiyonlarının (iskelet sistemi, kardiyorespiratuvar, hematokirkülasyon, psikososyal ve endokrin-metabolik) birleşik bir ölçüsü olarak düşünülebilir. Bu nedenle, fiziksel uygunluk test edildiğinde, tüm bu sistemlerin fonksiyonel durumu denetlenir. Fiziksel uygunluk kısmen genetik olarak belirlenir, ancak çevresel faktörlerden de büyük ölçüde etkilenebilir. Fiziksel aktivite fiziksel uygunluğun ana belirleyicilerinden biridir.
Değerli hocam çok güzel bir yazı. Bu konuyu yazı dizisi halinde bekliyoruz.