Açılım politikalarını ve Valileri hiçe sayarak PKK'nın üzerine kim gittiyse, HDP'lileri ve Paralelcileri onlar tutuklattı!
Bilindiği üzere PKK terör örgütünün 2000'li yılların başından itibaren hem yurt dışında hem de bölge halkı arasında karizmasının ciddi oranda çizilmesiyle ve Türk Ordusunun verdiği kahramanca mücadelelerin neticesinde bitme noktasına gelmişti. Ta ki 2002 yılında tek başına iktidara gelen AKP'nin sözde Kürt sorununu tıpkı PKK terör örügütü liderlerinin dillendirdiği ağız ile dillendirmeye başlayıp, açılım politikaları uygulamaya başlayıncaya değin PKK kafasını kaldıramayacak durumdaydı.
Ancak malumunuz önce Irak'ın kuzeyine kaçmak zorunda kalan terör örgütü üyeleri Habur sınır kapısında davulla zurna ile karşılandı, askerimize polisimize kurşun sıkan teröristler kurulan çadır mahkemelerinde affedilerek hem hukuk katledildi hemde şehitlerimize ve ailelerine ihanet edildi. Ardından kürt açılımı adı altında pek çok tavizle birlikte PKK'lıların vergi toplamak, trafik denetimi yapmak, asker almak dahil pek çok fiili bizim sınırlarımızda yapılabilmesine imkan sunulan bir süreç yaşatıldı Türkiye'de. Yine bırakınız Selahettin Demirtaş'ı ya da Sabahat Tuncel'i bizzat terörist başı ve Kandil muhatap alındı, Türk Devletini yöneten iktidar partisince. Diyarbakır'ın başkenti ya da yıldızı olduğu bir BOP hayali kurması sağlandı orada yaşayan vatandaşın. Hatta petrol maaşı, bedava elektirik, bedava mazot hayalleri bile görmeye başladı vatandaş. Bu sırada PKK silahlandırıldı, yeniden toparlanmasına müsade edildi. Habur'dan zafer kazanmış komutanlar edasıyla, kırmızı halılar ayaklarına serilerek, ülkemize sokulurken "pişman değiliz" diye bağırmalarına rağmen hukuken tertemiz hale getirilen terör örgütü üyelerinin ister şehirde isterse de dağda dilediğince PKK propagandası yapmalarına izin verildi.
Düşünsenize bir an; Doğu ya da Güneydoğu'da zor şartlar altında yaşam sürüyorsunuz, size televizyonlarda bambaşka bir İstanbul, bambaşka bir Batı Anadolu gösteriliyor, bu esnada bir terör örgütü devletin gözünün içine soka soka silahlanıyor, devletin gözüne içine soka soka devletin kepçeleri ve kamyonları ile sağa sola bomba döşüyor, terör örgütüne karıştı diye evinize sokmadığınız insanları devlet kırmızı karanfillerle güvercinlerle karşılamış, üstelik iş vermiş itibar etmiş. Bu sırada o militanlar PKK'lı olmaktan vazgeçmemiş ve PKK propagandası yapabilmesi için zemin hazırlanmış. Pek çoğu iktidar partisinde politika yapma imkanı bulmuş. Pek çoğunun düğününe bakanlar katılımış, başbakanlar hediyeler göndermiş. Devlet adeta kendi eliyle PKK'ya teslim eder gibi bir hava oluşturuyor. Üstelik siz her an terör örgütünün tehditleri ya da zorbalıkları ile karşı karşıyasınız. Acaba ne yapardınız? Bu sorunun cevabını vermekte gerçekten zorlanırsınız; samimiyetle söylüyorum neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayabilmeniz bir hayli zor. Kendi insanını imtihan eder gibi iktidar. PKK'ya operasyon yapılması önlenmiş, Valilerden izin alınamadığı için gerçekleştirilemeyen yüzlerce operasyon olduğunu Genelkurmay Başkanlığı bizzat açıklamıştı malumunuz.
Valilere kesin talimat vermişsiniz sakın izin vermeyin diye askere de operasyon için Valilikten izin alma şartı koymuşsunuz, sonucun ne olacağı önceden belli değil mi sizce de? Kısacası aslında çözüm sürecinde Güneydoğu'da yaşayan halk adeta PKK'ya mecbur edildi ve PKK'nın o bölgede hakim olmasına imkan sunacak bütün şartlar oluşturuldu diyebiliriz rahatlıkla. Bu tespitleri yapmak için iktidar partisinde görev alan isimlerin daha önce yaptığı açıklamalarındaki, bizzat itiraflarına şöyle bir göz atmak yeterlidir diye düşünüyorum.
Aradan yaklaşık 10 yıl geçmiş 10 yıldır olan biteni seyreden gerek Meclis Genel Kurulunda gerekse komisyonlarda şimdi PKK'nın siyasi kolu olmakla suçlanan HDP'li Milletvekilleri ile birlikte teşriki mesai yapmışsınız, kardeş kardeş geçinmişsiniz. Tam 10 yıl meclis kürsülerinde ya da koridrolarında açıkça terör örgütüne yardım ve yataklık anlamına gelecek politikalar üretilmesine ya da konuşmalar yapılmasına göz yummuşsunuz. Tam 10 yıl bir tek soru önergesi vermemişsiniz HDP'ye ilişkin; tam 10 Yıl hiç Milli duygularınız depreşmemiş bu arkadaşlar konuşurken, hiç biriniz çıkıp kürsüye, vermemişsiniz ağızlarının payını; tam 10 yıl HDP'nin tekerine taş değmeden AKP ile koyun koyuna her işi istediği gibi yaparken ne CHP'den ne MHP'den halkı uyandıracak nitelikte bir açıklama ya da eleştiri bile gelmemiş.
On yıl sonra şimdi bir yılı aşkın süredir Silahlı Kuvvetlerimizin verdiği silahlı mücadelenin neticesinde PKK'nın beli iyice kırıldılktan sonra ve HDP'nin ve AKP'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki politikaları çöküp Kürtçülük politikaları izleyenlerin halkta karşılığı kalmayınca ya da halk BOP'un asla görülmemesi gereken bir hayal olduğu gerçeği ile yüzleşince yani Türk Devletinin asla fedarasyon ya da benzeri bölünmenin altyapısını oluşturacak fiillere asla izin vermeyeceği halk tarafından kesin olarak anlaşılınca ve Ordu başarılı olunca PKK'ya karşı; PKK'nın ABD ve Batı başta olmak üzere dış güçlerden desteği kesildiğini farkedince halkın HDP ve AKP'ye sempatisi tam tersi hale dönüşüp, yargı ve kolluk kuvvetleri, HDP'li siyasilere de dokunmaya başlayınca; bu karanlık tablo hazırlanırken yardım edenler ya da göz yumanlar şimdi kahramanlık aparmanın peşinde. Korkarım yarın öbür gün yağmurlar bile bizim yüzü suyu hürmetimize yağıyor diyecekler ve yağmur yağmasından bile medet umar hale gelecekler.
Bir yandan Bahçeli diğer yandan Erdoğan çaktırmadan HDP'lilere yapılan operasyonların siyasi semeresini kapmaya çalışıyorlar. Enteresandır, HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanının alındığına ilişkin açıklama ne İçişleri Bakanlığından geliyor ne Başbakanlıktan. Diyarbakır Belediye Başkanının gözaltına alınması ile ilgili açıklamayı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı yapıyor. Yani aslında operasyonu o üstleniyor diyebiliriz. Zaten ne Bahçeli ne Erdoğan ne Başbakan ne İçişleri Bakanı bu operasyonu direkt olarak üstlenemiyorlar halen sade trollerin yönlendirmeleri var, bir de malum medyanın gazı var ortada. Yoksa aslında hiç bir siyasetçinin soruşturmanın içeriğine vakıf olduğunu ve süreci yönettiğini ispat eder nitelikte bilgilerin verildiği bir açıklamaya imza atabildiği yok.
Geçtiğimiz günlere ATV'de konuşan bir gazeteci (AKP'ye çok yakın bir gazeteci) şöyle söylüyordu: "Adı ister IŞİD olsun ister PKK zaten terör örgütlerinden kurtulma kararını dünya devletleri vermiş ve Türkiye yalnız yönetilebilen bir ülke değil. Dolayısıyla iktidarın insiyatifinin dışında bu gelişmeler yaşanabiliyor. Ama siyasilere yapılan operasyonlar çok daha dikkatli yürütülmeli ve suçlamalar, somut verilerine dayandırılaralarak yapılmalı" dedi. Bence aslında AKP adına savunma yapıyor gibiydi. Çünkü, eski AKP'li yeni HDP'li Dengir Mir Mehmet Fırat gibi, teröristlerin taziye çadırından fotoğraf veren AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Siirt Milletvekili Yasin Aktay gibi, PKK'lılar benim evladımdır diyen AKP Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten gibi ismini saymakla bitiremeyeceğimiz pek çok AKP'li ya da Sezgin Tanrıkulu gibi CHP'li isimlere, soruşturmanın sıçraması bu arkadaşı korkutuyor olabilir diye düşünmekteyim.
Tıpkı parelel operasyonun üzerine sıçramasını önlemek için operasyonu sulandırmaya yönelik açıklamalar ya da fiillerde bulunan siyasetçiler örneğinde olduğu gibi. Ayrıca gazeteci arkadaşın dikkat çektiği gibi bu operasyonu yani terör örgütlerini yok etme operasyonunu bütün dünya devletleri yürütüyor bu bölgede. Düşünsenize IŞID'i ya da PKK'yı kurduğu ve desteklediği bilinen dünya devletleri bile yok etme hususunda Rusya, Suriye, Çin Endonezya, Yemen gibi ülkeler ile hemfikir oldular, daha doğrusu hemfikir olmaya mecbur kaldılar ve bu temizliğe Türk Devleti de ister istemez dahil edildi demek istiyor aslında bu gazeteci arkadaş, bence de haksız olmayabilir. Bana sorarsanız burada birilerine rant verilecekse bu asker, polis ve yargı mensupları olmalı. Çünkü açılım politikaları çerçevesinde çıkartılan kararnameleri ya da kanunları, alınan kararları hiçe sayarak, Valilerden izin almaya bile gerek duymadan operasyonları yürüten güvenlik güçlerimiz ve cesur savcılarımız bu operasyonu yürütmektedir diye düşünmekteyim. Çünkü ben şahsen ne paralelcilere ne de HDP'lilere operasyon yapma kararını ne AKP'li politikacılardan ne de Bahçeli'den beklemiyorum. Bunu yapacak olsalardı zaten açılımı yapmazlardı. Bunu yapacak olsalardı zaten el ele "yes be annem" demezlerdi. Bunu yapacak olsalardı el ele "yetmez ama evet" demezlerdi. Unutmadık ölüleri kaldırıp oy isteyen hocaefendileri ve unutmadık İmralı'dan evet için oy isteyen terörist başlarını!
Siz söyleyin Allah Aşkına şu anlattığım tabloya bakarsak ve son on yılda PKK terör örgütü ve siyasi uzantısı olduğu iddia edilen HDP'nin bu kadar şımarmasına sebep olan politikaları üretenler ve de o politikalar üretilirken seyirci olmaktan öte geçmeyenler sizce bu operasyonu gerçekleştirmiş olabilir mi? Durmuş Yılmaz'ın Abdullah Gül (Meral Akşener) ile birlikte hareket ettiğini anlamaktan aciz olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nu meclise sokan Bahçeli mi adı gibi devlet adına bu operasyonu yürütüyormuş? Sizce buna kim inanır? Ya da kim bundan sonra bu tür kuru söylemlerin ardına düşüp kendisine lider seçer bu isimleri? Türk Milleti bana sorarsanız bu kez herşeyin farkında, işin rezilliğinin çıktığının da! Şimdilik sadece izliyor ve bir izli mermi gözlüyor. Yakındır izli merminin atılması ve Türk'ün yeniden uyandırılması diyor, saygılarımı sunuyorum.

yazılarınızı uzun zamandır takip ediyorum ve söylediklerinizde hep haklı çıktınızı görüyorum.hakikaten dediğiniz gibi umarım o izli mermi bir an önce atılır ve bu millet ... yorumun devamı.

evet ap ve tayyip erdogan bitmiştir ama mhp ve chp de bitmiştir yeni liderler yeni kadrolar ve yeni siyasi anlayışlar çıkma zamanı geldi.bana sorarsan sayın çavuşoğlu siy... yorumun devamı.

vvalla nurullah bey yine müthiş bir beyin fırtınası yaptık yazınızı okurken tespitler on numara. kesinlikle bu operasyonu ne saray ne akp nede mhp yapıyor bu operasyonu b... yorumun devamı.
hepsi yanlış,akp ve hiçbir ülke terörü bitiremez. nedenleri,gerilla savaşınla latin amerika ve pakistan terörü bitiremedi,latin amerika barış çıkışı ile çözmeye çalışıyor... yorumun devamı.