AKP içerisindeki bazı grupların paralel operasyonu sulandırmaya ya da operasyonun seyrini yanlış bir noktaya çekmeye yönelik bir takım tutumlar içerisinde olduklarını görmekteyiz. Savcılarımızın ve güvenlik güçlerimizin kimsenin mağdur olmaması adına titizlikle bir çalışma yürüttüğü ve milletin paralelden kurtulmak adına ciddi umut kazandığı ve birlik olduğu şu günlerde, bu yanlışların üstelik AKP'lilerce işlenmesi bir hayli manidar. Hak ihlallerinin ve mağduriyetlerin yaşanmaması adına kaleme aldığım bu yazıyı kamuoyunun ilgi ve beğenisine sunuyorum.
Paralel Terör Örgütü soruşturması kapsamında yürütülen operasyonlar ilk defa; AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, iktidarı muhalefeti ile bütün siyasi partiler ve topyekün Türk Milleti, hatta paralelcilerin pek çoğunun aileleri bile hemfikir oldular ve kararlılıkla bu hain ve taşeronlardan oluşturulan çetenin üzerine gidiliyor. Düşünebiliyor musunuz? Adam yıllarca paralel örgüte hizmet etmiş ama şimdi pişman olmuş ve itiraf ediyor bildiklerini ve yaptıklarını kendisinin ceza alacağını bile bile Türk Devletinin, bu paralel yapılanmadan kurtulabilmesi için yardım ediyor. Ya da bir başka örnekte, bir aile paralelcilerle işbirliği yaptığını bildikleri evlatlarını elleriyle yargıya teslim edip, kusura bakma evladım ama madem paralelcilerle birlikte oldun risk aldın ahmaklık ettin bu cezayı çekip aramıza öyle dönmelisin diyebiliyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün kurumlarının en tepesi bir araya gelip, sırf bunlardan bir an önce Devlet kadrolarını kurtarmak için olağan üstü hal ilan ediyor. Paralel operasyon toplumun hiç bir kesiminde en küçük bir tepkiyle karşılanmazken, medyası ile STK'ları ile ne varsa ne gücü varsa, koskoca bir millet, tek yürek paralelcilerden kurtulmak istiyor. Polislere geçen takıldım Adliyede, sizin mesaide amma arttı dedim, yoruluyorsunuz dedim. Adamlar hiç problem değil Nurullah Bey, yeterki kurtulalım gerekirse üç ay uyumayız diyor. Savcılar; bir yandan ifade alırken, diğer yandan başka evrakları ve belgeleri incelemek zorunda kalacak kadar, evleri ile Adliyeyi aynı mantıkla kullanacak kadar yoğun hale gelmişler. Ama kılı kırk yarıp, kimsenin canını yakmadan, kimseye haksızlıkta etmeden, yani vicdan muhasebesi yapmak zorunda kalacakları kararlar almadan ya da aldırmadan bu işin içinden nasıl çıkarızın derdine düşmüşler. Ama hiç şikayet etmeden çalışıyorlar. İfade alan polisler KOM'da ya da Emniyet binasında bir kenarda kıvrılıp uyuyor, evlerine bile gidemeyebiliyorlar. Kafaları zaten ambalaja dönmüş, bir çok paralelci sorgulamışlar ve belki yüzlerce ifadeyi yazıya döküp kağıda aktaracaklar ve Savcılarımızın huzuruna çıkartacaklar pürtelaş içerisindeler. Üstelik konu çok hassas.
Hülasa demem o ki Millet olarak seferberlik halinde gibiyiz. Herkesin tek derdi var, suçsuz olan kimseye en küçük bir zarar gelmeden, suçluların ayıklanarak cezaevi ya da tımarhane adı neyse layık oldukları yere gönderilip cezalandırılmaları. Keşke bizim yıllardır bu siteden, Facebook hesabımızdan ve benzeri imkan bulduğumuz her yerden yaptığımız uyarılar, dikkate alınsaydı da ülkemiz böylesi bir uçurumun kenarına hiç getirilmeseydi. Keşke AKP Genel Merkezine, ya da Ak Saraya (adı neyse) Atatürk'e küfreden sözde tarihçiler (tımarhanelik, tescilli dolandırcı fesliyi kastediyorum) getirilip ağırlanacağına, önceden beri Atatürk posterleri asılsaydı ve ortak paydamız ve değerimiz olarak kabul edilseydi. Keşke Dinler Arası Diyalog ve BOP'a hiç ortak olmasaydık bu Fetöcülerin ağzıyla ve keşke hiç domuz etini serbest bırakmasaydık, hiç hristiyanın olmadığı yerlere bile elimizle kilise açmasaydık. Keşke komşularımızın iç işlerine karışmasaydık bu hainlerin sözüne kanıp. Keşke KPSS Sınav sorularının çalındığını öğrenir öğrenmez toplasaydık bu hainleri ve sınavları o anda iptal edip, paralel sızmayla girenleri bunca yıl içimizde barındırmasaydık. Keşke baştan bu milletin ak saçlılarını yada ak sakallılarını dinleseydi ülkemizi yönetenler münafıkları dinleyeceğine. Ama keşke demenin faydası yok kanaatimce geç kalmışsakta çok geç kalmış değiliz elbirlik kurtulabiliriz bu badireden birbirimizi incitmeden.
Türk Milleti uzun yıllardır ilk defa böyle tek yürek olmuştu. Buna yakın bir zaman dilimini benim hatırladığım sene 2002'de Türk Milli Takımının, Dünya Kupası 3.sü olduğu elemelerin oynandığı dönemde yaşamıştık. Benim hatırladığım hiç bir konuda bu kadar hemfikir olmamıştık milletçe. Çok afedersiniz ama bu benzetme meramımı tam anlatacağı için yapıyorum; Adeta Milletçe karar aldık Fetö Terör örgütünü içimizden kusmaya ve gerekirse ağzımıza parmak atmak suretiyle de olsa bu kararımızı uygulayacağız gördüğüm kadarıyla ve tamamını temizleyene kadar bu örgüt ya da örgütlerin, bu millet bu operasyonun bitmesine ya da durdurulmasına bile izin vermeyecek kararlıkta görünüyor. Elbette ki bu tablo oldukça sevindirici ve aynı zamanda umut verici. Beni bilirsiniz düşündüğümü irdelemeden paylaşmam halkla ama eminsem doğru düşündüğümden, bedeli ne olursa olsun söylemekten imtina etmem. 17/25 Aralık sonrası paralelcilere operasyon yapıldığına inanmadığımı, hükümetin samimi davranmadığını ve şayet samimiyse de Cumhurbaşkanının bu konuda yalnız bırakıldığını söylemiştim. Ama bu sefer istisani durumlar hariç, işin ciddi olduğunun ve samimi bir operasyon yaşadığımızın bende farkındayım ve çok ciddi anlamda ümitvarım bu kez. Yani Hükümetten ziyade Devletimizin topyekün bu iradeyi gösterince, hükümetin de buna ayak uydurmak zorunda kaldığını düşünüyorum en azından.
Ancak tüm bunlar olurken, yani paralel operasyonu biz milletçe yapmaya çalışırken, bu operasyonlara gölge düşürecek bazı davranışların olduğunun da farkındayız ve bu durumdan da herkes ciddi anlamda muzdarip. Paralel düşmanlığı üzerinden, paralelcileri kollamaya mı çalışıyorlar? Ya da kafaları karıştırıp, Milletin Devlete ve Yargıya olan güvenini sarsmak suretiyle, Devletin bu operasyonuna ket vurmayı mı hedefliyorlar? Veyahutta, hiç değilse paralelin en tepesinde görev almışları gizlemeye ve kripto paralelcilerin ortaya çıkartılmasına mı engel olunmak isteniyor? Bilinmez. Ama birileri adeta operasyonu sulandırmak istercesine, milletin operasyona olan inancını sarsmak istercesine davranışlar içerisine giriyorlar. Operasyonu bir fırsata dönüştürüp, kendi iktidarlarını sağlama alma derdindeymiş gibi davrananlar, bir korku imparatorluğu yaratma hevesindeymişçesine, sağa sola tehditler savuran, yargının hiç bir dahli olmadan, bazı kurumlarda çalışan alakalı alakasız insanları paralelci ilan edip, adeta toplumdan tecrit edilmeleri için uğraş veren, yargının işine burnunu sokarak sürecin yavaşlamasına ve zarar görmesine sebep olacak eylemler gerçekleştiren ve yerelden Ankara'ya uzantılarının olduğunu düşündüğüm bazı grup yad a gruplar olduğu, son günlerde kentimizde yaşanan hadiseleri seyrettiğinde çok net ortada. Bu durumdan Karaağaç Mahallesinde, Işık Mahallesinde yada Dikilitaş'ta oturan akrabalarım da rahatsız, Ünalan'da Kemalöz'de oturan dost, arkadaş yada tanıdıklarım da aynı şekilde rahatsız. Gerek iş, gerek politika, gerekse Devlet çalışanları dünyasından kiminle konuşsam, cadı avına çevirdiler işi, bu doğru değil diye serzenişlerini belirtiyorlar. Hiç kimsenin gerçekten paralelci olanlara, paralelci denilmesine yada yargılanmasına ve cezalandırılmalarına bir itirazları yok. Ancak kimsenin canı haksız yere yanmasın istiyor halkımızın tamamı. Çünkü herkesin çoluğu çocuğu var ve günahsız insanlar paralelci diye yaftalanırsa şayet, ileride mahkeme huzurunda aklansa bile topluma bunu anlatmakta sesini duyurmakta zorlanabilir. Herkesin tek tek beraat kararını ya da takipsizlik kararını Uşak Haber Merkezinden ilan ettirme şansı olmayacağına göre. Bu durum bir hayli sıkıntılı sonuçlara sebebiyet verebilir insanların ve toplumun hayatında.
Şunun öncelikle bilinmesini isterim ki; Bahsettiğim mağduriyetler daha çok, paralelciler ile iş tuttukları bilinen ve paralelcileri, 17/25 Aralıktan beri, başında bulundukları kurumlardan temizlemeye çalışmayarak, savcılara yardımcı olacak bilgi ve belgeleri sunmak için bu günleri bekleyen ve fakat başka grup ya da cemaat adı verilen adreslerin içine sızmış paralelcilerin, etkisinin olduğu kurumlarda göze çarpıyor. Ayrıca bu bahsettiğim grup ya da kişilerin şu ana dek kayda değer bir yardımı oldu mu? Konuya ilişkin soruşturmayı yürüten savcılarımıza ya da güvenlik güçlerimize bilemiyorum. Paralelci diye ismi yaftalanan ya da görevlerinden el çektirilen, ama paralelci olduklarına hiç değilse halkın inanmadığı insanların isimlerini ortaya atanlar kimler? Kesinlikle Yargının müdahalesiyle görevinden el çektirilmiş yada benzer şekilde mağdur edilmiş şu ana kadar hiç bir örnekle karşılaşmadım ben. Politikacıların işgüzarlık ederek kendi bildiklerine oluşturdukları kriterler çerçevesinde isim tespit etmesiyle ve bu isimleri ilan etmesiyle bu mağduriyetler ortaya çıkmakta.
Nerede bu tür mağduriyetler mesela Uşak'ta; Belediyede, Sağlıkta ve Üniversite bünyesinde gerçekleşen soruşturmalarda ciddi sızlanmalar ve mağduriyet iddiaları olduğunu işitiyoruz. Dikkat ederseniz SGK'da da benzer uygulamalar yapıldı ve ilk etapta 8 kişinin iş akdi geçici olarak feshedildi. Ama dinliyorum hiç o kurumda benzer bir sızlanma yok. Herkesin paralelci diye şüphelenebileceği isimlerin yazıldığını işitiyoruz. Milli Eğitimde yine ha keza öyle. Benzer uygulamalar başka pek çok kurumumuzda da var. Ama oralarda da ciddi sıkıntılar göze çarpmıyor yada işitmiyoruz. Peki bu bahse konu kurumların ortak özelliği ne? Ya da AKP içerisinde hangi grubun etkin olduğu kurumlarda bu sıkıntılar yaşanıyor? Uşak halkının malumu. Ben buradan yazmak istemiyorum.
Çünkü takdir edersiniz ki; hassas bir dönemden geçiyoruz ve neyin ne olduğunu aslında en iyi anlaması ve halkı aydınlatması gereken bizler bile, 24 saat takipte olduğumuz halde anlamlandıramayabiliyoruz. Bu yüzden de yazdıklarımız ve söylediklerimizi bu günlerde iki kez tartmak durumunda hissediyoruz kendimizi. Paralelden bir kurtulalım daha sonra bunları başımıza bela eden siyasete de gereken hesabı, siyasi olarak sorarız diye düşünüyorum. Ama yine de çok temkinli davranmalı ve paralel soruşturmayı iktidar yada iktidara yakın çevrelerin değil, hukuk adamlarımızın halk desteğiyle birlikte yürütmesini sağlamak için çalışmalıyız. Hukuksuzluk işleyenlerin cezasını politikacılar değil, hukuk adamları kesmeli ve kimler paralel çete yararına hukuksuzluklara bulaştıysa buna yargı karar vermeli? Kimsenin suları bulandırıp etrafımızdaki insanları paralel ilan etmesine izin vermemeliyiz. Bakınız sağlıkta ve belediyede çok etkin olan bu grubun verdiği isimlerin arasında gerçek paralelcilerin olmadığı, gerçek paralelcilerin gizlenirken, başka bazı isimlerin verilerek hedef saptırıldığı yönünde de iddialar var.
Sakın bu iddiaların gerçek olacağına da ihtimal vermeyin. Zira savcılarımız; Kurumlar ismini vermesede, gidip AKP bayrağı ya da Türk bayrağı eline alıp meydanda selfi çekilse de, hatta facebook hesabından paralele gece gündüz küfredip, aldatılmışım diye gazete ilanları verseler de, paralelle bağlantısı bariz olan kimseleri muhakkak tespit edecektir, soruşturmayı yürüten yetklilerimiz ve varsa illegal işlere paralelcilerle birlikte bulaşan ve rant elde eden kimseler, muhakkak ki oartaya çıkartılacaktır. Bahsettiğim malum grup zaten, iş başı yaptıkları günden bu yana kentte, esnaf arasında da, belediye çalışanı arasında da, minibüsçü yada pazar esnafı arasında da hatta kent protokolünde bile huzursuzluk ve fitne çıkarta gelmişlerdi biliyorsunuz. O halde bu grubun iyi niyetli davranmadığı ve sürekli bel altı politika ürettiği, hatta zaman zaman kaba kuvvete ya da tehdit ve şantaja başvurmak suretiyle insanları sindirmeye çalıştıkları, ayrıca pek çok yolsuzluk iddiasında da adlarının geçtiği hepimizin malumu olan bir grupsa, yapmamız gereken bunları kale almamak ve bunların ağzıyla kimseyi paralelle yaftalamamak değil midir?
Aynı grup, Rektörlük seçimlerini de fitneye boğduğu için, mevcut Rektör aleyhinde ağza alınmayacak iftira ve hakaretleri sağda solda ettikleri bilinen bu grup, Uşak Üniversitesin'de kısmen etkili oldukları için orada da kısmen nüfuz etmiş gibi görünüyorlar. Malumunuz olduğu üzere birbirleri başta olmak üzere, (Uşak'taki Uşak'lı olmayan Avukat Şeyhcikin müritleri başta olmak üzere) pek çok kişiyi ve Rektörü (bende şüpheliyim 17/25 Aralık öncesi için özellikle ama bu kadar bilgi sahibi olduğum bir konu olmasına rağmen Rektör Hocayı yargı kararı olmadan paralelci ilan edemem) önüne geleni paralelci ilan edenler ve bunları haber yaptıranlar da aynı gruptandı. Bu tür kirli bilgileri kamuoyuna sunan medyada zaten aynı grubun etkisinde olduğu medya değil mi? Aynı grup bunu yapmakla yetinmeyip AKP içerisindeki alakasız bazı isimlerin üzerine bu kabahati yığma niyetine bile girip, siyasi rakiplerine de iftira edebiliyor anladığım kadarıyla. Ama bu tarz kişi ve gruplara artık halk ilgi göstermediği gibi aslında itibar da etmiyor zaten.
Demem şu ki endişeye mahal yok. Biz istemiyor muyduk? Paralelcilerden kurtulmak, bakın işte istediğimiz oluyor. O halde Devletimize güvenmeliyiz, Yargı mensuplarımızın, emniyet mensuplarımızın, ordu mensuplarımızın, paralelci olanları içinden temizlendikten sonra hepsi de bağrımıza basılmaya layık güvenebileceğimiz kadrolardır. Siyasi görüşü ne olursa olsun Devlet Adamı vakarıyla olaylara yaklaşan pek çok askerimizin, polisimizin, yada hakim ve savcımızın olduğunun asla unutulmaması gerekir. Son bir ilave yaparak yazımı sonlandırıyorum. Paralel soruşturma kapsamında göz altına alınan, ifadeleri alınan kişilerin yakınlarının, KOM önünde gerekli bilgilendirme yapılmadığı ve sanki çok olağan üstü gizemli bir durum varmış havası estirilerek, en yakınlarının bile iki dakikalığına bile görüştürülmediği ve korkutulduğu yönünde şikayetler almaktayım. Bu konuya da dikkat çekip bu duruma yetkililerimizin müdahale ederek, az esnek davranılmasını sağlamalarını rica ediyorum. En yakın zamanda yapacağımız bir ropörtajda çok daha fazla bilgi paylaşacağımın sözüyle esenkalın.
Arkadaş bakkal dükkanı yönetir gibi ülke yönetiyorsunuz... Kurumların daire başkanları, bakanları kurm içi araştırma ile nerden bilecek? daire başkanlarının istihbari yet... yorumun devamı.