İki iyi gazetecinin karşısındaki performansını ve politik konulardaki backgroundunu yani birikim ve deneyimini beğeni ile izlediğim Muhterem Kuruçay'ın "Gündeme Dair" Programındaki yaptığı saptamaların ve getirdiği eleştirilerin pek çoğuna katıldığımı öncelikle ifade etmeliyim. Güneydoğu Anadolu Bölgesi politikaları başta olmak üzere AKP Hükümeti'nin pek çok icraatine ilişkin getirdiği bakış açıları ve saptamalara yaptığı eleştirilere katıldığım gibi kendisini ortaya koyduğu bu özgüven ve cesur yaklaşımlar için de tebrik etmeliyim. Kuruçay'ın verdiği samimi cevaplar ile okuyucularımızda, beklentimizin oldukça üzerinde bir etki bırakmış olacak ki, yine beklenenin üzerinde bir izleyici kitlesi tarafından verdiği röportajın izlendiğini de itiraf etmeliyim. Lakin Kuruçay'ın kendisine yöneltilen bir soru üzerine MHP Eski Milletvekili Adayı Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın CFR Üyesi olmasına ilişkin verdiği cevaplar kabul edilir gibi değildi. Bu hususta eleştirilerimi dile getirip yazmazsam şayet, kendimle tezata düşmüş olurdum. Dolayısı ile bu yazıyı kaleme alma kararı aldım.
Öncelikle Kuruçay'ın, CFR isimli Yahudi Masonik kuruluştan sanki sıradan bir uluslararası ekonomik topluluk gibi bahsetmiş olmasını kabul edilemez bulduğumu belirtmek isterim. Kendisini ülkücü olarak vasıflandıran hiç kimse ama hiç kimse, Yahudi çıkarlarını korumak üzere örgütlendiği herkesçe bilinen, hatta Arz-ı Mevud yani sözde vaad edilmiş toprakların İsrailoğullarının yönetimine geçmesi için mücadele vermek maksadının kuruluş felsefeleri ve amaçları olduğunu hiç çekinmeden ilan eden bir kuruluş olan CFR ile ilgili asla müspet sözler söylememeli diye düşünmekteyim. CFR ,Yahudi çıkarlarını korumak maksatlı oluşturulmuş pek çok lobinin, kulubün vs. çatısı pozisyonunda bir örgütlenmedir. BÜyük Ortadoğu Projesi (BOP) başta olmak üzere İslam coğrafyası ve Türk dünyasını kana bulayan pek çok projenin yapıldığı ve bu projelerin uygulanışı için gerekli finans desteğini sağladığı bilininen bir kuruluş olan CFR'ye üye olmakta öyle zannedildiği gibi kolay değildir. Belli referanslarınız yoksa ve Yahudi çıkarları için hizmet ettiğiniz bilinmiyorsa ya da yeterli hizmetiniz yoksa CFR'ye üye olmanız bahse konu dahi olamaz. Ne kadar donanımlı ya da birikimli olduğunuza veya bu kuruluşa üyeliğiniz ile ne kadar katkı sunabileceğinize bakılmadan önce, üyelik başvurunuzdan önce ne kadar Yahudi çıkarlarına hizmet ettiğinize bakılır. CFR'nin yöneticileri sizi sıradan üye dahi yapmazlar. Örneğin Muhterem Kuruçay'ı bahsi geçen kuruluşun kapısından dahi geçirmezler. Bırakın Türkiye şubesinin yönetim kurulunda olmayı sıradan bir üyesi dahi yapmazlar. Gerçi kendisinin de, sırf milletvekili adayı yöneticisi diye savunmak zorunda hissettiği bu malum kuruluşa üye olmak isteyeceğini hiç sanmıyorum. Burada dikkat çekmek istediğim nokta şu; bizler yerel politikacılar olarak partimizin bütün kararlarını savunmak zorunda olmamalı, yanlışa yanlış diyebilmeliyiz. Hatta yerelde birlikte politika ürettiğimiz, köy köy beraber dolaştığımız, maddi manevi desteğini her daim hissettiğimiz hemşehrilerimizin haklarını çiğnemek pahasına Uşak'la hiç ilgisi olmayan insanların Milletvekili adayı yapılmasını da asla savunmamalıyız.
Parti Genel Merkezleri taşrada siyaset yapan insan sayısının günden güne azaldığı böyle bir dönemde, teşkilatları yok sayamamalı, teşkilatların fikir ve görüşlerini muhakkak önemsemelidir. Bizler de yerel aktörler olarak siyasi görüşümüz ne olursa olsun, antidemokratik uygulamalara kesinlikle karşı koymalıyız. Keşke tepeden inme teşkilatların görüşü alınmaksızın verilen kararlara, Ticaret ve Sanayi Odası, OSB'ler, Memur ve İşçi Sendikaları gazeteciler başta olmak üzere siyasi görüşe bakılmaksızın bütün bir kent olarak karşı durabilsek, keşke Uşak'la ilgili verilen kararlarda Uşak olarak birlik olup daha etkili olabilsek. Ama bizler yerel aktörler olarak tam tersine Ankara'nın bedava avukatlığını üstlenircesine, yukarının antidemokratik uygulamalarını kent sakinlerinin sindirmesine yardımcı olma vazifesi üstlenmekteyiz. Elbette ki partilerde siyaset yapmak oldukça zor. Elbette ki taşra teşkilatları büyük ölçüde Genel Merkez'in izdüşümünü taşımalılar ve Genel Merkez'e bağlı ve sadakat içerisinde olmalılar. Ama bu saptamalar ideolojik çerçevede geçerli kalmalı. Yani kentin kaderini etkileyecek kararlarda Genel Merkez'lerin taşra teşkilatlarına sormadan aldığı yanlış kararlarda hepimiz yanlışa yanlış, doğruya doğru demeyi bilebilmeliyiz. Kaldı ki bizim yerimize Genel Merkez düşünecekse, bizim yerimize onlar karar alacaksa, bizim ne söyleyeceğimize onlar karar verecekse, bizim Başkan, Yönetici vs. olmamızın ne anlamı ve önemi olacaktır diye sorgulamak gerekmektedir.
MHP Uşak Merkez İlçe Başkanı Muhterem Kuruçay "Gündeme Dair" programındaki mülakatta verdiği cevapta, CFR Üyesi olan Durmuş Yılmaz'ın; Uluslararası eli kanlı terör örgütü olarak anılan CFR'ye, o dönem de Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül'ün talimatı ile üye olduğunu ve kamu görevlisi mantığı ile orada yönetici olduğunu beyan etmiş. Son derece tuhaf bulduğumu belirtmek durumunda olduğum bu açıklaması sebebi ile Kuruçay'ı ne kadar eleştirsem azdır. Öncelikle Abdullah Gül'ün böyle bir talimat vermesi hakkı mıdır? Durmuş Yılmaz, AKP döneminde Merkez Bankası Başkanlığı gibi çok önemli bir vazifeye getirilmişti malum. Demek ki AKP kendisine çok güvenmiş. Düşünün; Türkiye'de Bakan bile bir sürü var. Ama Merkez Bankası Başkanı sıfatı bütün Türkiye'de bir tek kişiye veriliyor. Aynı anda bu sıfatı taşıyan başka kimse olamıyor. Durmuş Yılmaz'a o kadar çok güvenmiş olacaklar ki, kendisini AKP'nin iktidara gelmesinin projesini yapan ve AKP'ye sınırsız destek olması ile tanınan CFR'ye de üye olmasını istemişler diyebilir miyiz? CFR'ye Abdullah Gül'ün talimatı ile üye olan Durmuş Yılmaz, MHP'ye de aynı anlayışın isteği ile üye olmuş olamaz mı? Yani Durmuş Yılmaz'ı MHP'ye gönderen de Abdullah Gül olmasın sakın. Demem o ki; kendini yetiştirmiş, özgüveni yüksek siyasetçinin nadir bulunduğu Uşak gibi bir kentte, Muhterem Kuruçay'ların kadri kıymeti mutlaka bilinmeli ancak, Kuruçay'lar da kendi kadrini bilmeli ve kimleri neyi savunduklarına dikkat etmeli. Körü körüne yanlışa doğru, Batıla Hakk deme gafletinde bulunmamalı. Türkiye olarak olağanüstü bir dönemden geçmekteyiz, dilerim ki Uşaklılar olarak bu olağanüstü dönemden güçlenerek çıkarız. Hiç değilse birliğimizi ve beraberliğimizi pekiştirerek, birbirimizin fikirlerine tahammül edip, düşüncelerine saygı göstermeyi öğrenerek çıkarız. Sevgiyle Kalın....
CFR'ye Abdullah Gül'ün Talimatı İle Üye Olan Durmuş Yılmaz, MHP'ye Kimin Talimatı İle Üye Olmuştur Acaba?
Geçtiğimiz günlerde Uşak Haber Merkezi Editörü Ferhat Karaturp'un hazırlayıp sunduğu "Gündeme Dair" Programının konuğu olan MHP Merkez İlçe Başkanı Muhterem Kuruçay pek çok konuda önemli ve bir o kadar da yerinde takdire şayan açıklamalarda bulunmuş. Ancak, Durmuş Yılmaz'ın Masonik Örgütlenme CFR üyesi olmasına ilişkin sorulan soruda resmen saçmalamış diyebilirim. Yılmaz'ın, Abdullah Gül'ün isteği üzerine "Kamu Görevlisi" mantığı ile CFR'ye üye olduğunu söylerken CFR'yi de sıradan bir Uluslararası Ekonomik Kuruluş gibi tanımlamış. Bu sözlere katılmam mümkün olmadığı gibi cevap vermem zaruridir.
18 Ocak 2016 Pazartesi 12:00
