Uşak'ta ve ülkemizde yaşanan politik gelişmelere ilişkin zaman zaman görüşlerine başvurduğumuz ve politika sahnesinde olacakları önceden bilip haber vermesinin yanısıra çok farklı bakış açılarını halka yansıtması sebebi ile Uşak halkının dikkatlerini üzerine çekmeyi başaran ve her videosu en az 10 bin Uşak'lı tarafından izlenen, bazı yazıları yüzbinlerce insan tarafından okunan ve gerek Facebook gerekse Twitter kullanıcıları tarafından paylaşılan ve her söylediği gündem olan Gazeteci Nurullah Çavuşoğlu'na dün yaşanan operasyon hakkındaki görüşlerini sorduk. Operasyonun yapıldığı akşam sıcağı sıcağına yani operasyonun üzerinden bir gün dahi geçmeden ropörtaja ikna ettiğimiz Çavuşoğlu, yine kamuoyunu çok şaşırtacak bakış açıları ortaya koyarak izelenesi bir ropörtaja imza attı.
Uşak Son Nokta Gazetesi çalışanlarından Ferhat Karaturp'un sorularını yanıtlayan Nurullah Çavuşoğlu; Uşak'ta eş zamanlı olarak 60'a yakın ev ve işyerine yapılan baskın ve 25 kişinin gözaltına alınması ile sonuçlanan FETÖ yada Paralel Çete operasyonuna ilişkin; bu operasyonun kesinlikle düzmece ve göstermelik bir operasyon olduğunu, AKP ile Gülen'in kendi kavgalarına halkı inandırmak ve böylece halkın dikkatini bu yöne çekmek için düzenlenmiş bir organizasyon olduğunu söyledi. İddianame de 26 kişi hakkında yapılan suçlamalarda kayda değer bir konu olmadığına dikkat çeken Çavuşoğlu; en azından göz altına alınanların tutuklanmalarını ya da yıllarca cezaevlerinde yatmalarını gerektirecek suçlamaların olmadığına dikkat çekti. "Öteden beri kavga varsa şayet ve bu kavgada yani cemaati bitirme hususunda Erdoğan ve AKP Hükümeti samimi olsa şayet, cemaati çoktan bitirmişlerdi. Hepsi de yıllarca cezaevinde yatırılabilecek suçlamalar ile suçlanmakta, bu fiiller işlenmişse ki işlenmiş gözüküyor, niçin cemaat bu fiillerden ötürü ciddi bir iddianame ile mahkeme karşısına çıkartılmıyor? şeklinde saptamalar yapan Çavuşoğlu; Uşak'ta gerçekleşen ve "sözde" diye nitelendirdiği operasyonun da düzmece bir senaryodan ibaret olduğunu söyledi.
Madem Cemaat İle AKP Arasında Bir Kavga Var, Niçin AKP İl Başkanı ve Milletvekili Adayları Hala Cemaatçi Olan İsimler?
Gülen Cemaati ile iki yılı aşkındır kavgalı gözüken AKP'nin 1. Sıra adayı Mehmet Altay ve 2. Sıra adayı Alim Tunç'un tescilli cemaatçi olduğunu, aynı zamanda mevcut İl Başkanı Servet Kuş'un da hem eşinin hem de kendisinin cemaatle bağlantılı olduğunu hatırlatan Nurullah Çavuşoğlu; "AKP adaylarının cemaatçi olduğu anlaşılınca ve cemaatle kavgasında samimi olmadığını AKP tabanı düşünmeye başlayınca telaşlandı. Zira bu kavganın varlığına ya da var olarak gösterilerek AKP tabanının diri tutulmasına ihtiyaçları var. Cemaatle iyi ilişkiler içerisinde olduğunu bildiğimiz ve tüm işlerini cemaatçi işadamlarına ya da cemaatten izin alan iş adamlarına yaptırdığını bildiğimiz TÜPRAG'ın da avukatı olan Mehmet Altay'ın öteden beri gerek AKP'de gerekse bulunduğu her mevki de cemaatin ve altın madeninin çıkarları doğrultusunda hareket ettiğinin altını çizen, ayrıca Alim Tunç'un da zaten sene 2002'de gerçekleşen seçimlerde Ekrem Sesli aracılığı ile cemaat kadrosundan milletvekili seçildiğini herkesin bildiğini hatırlatan Çavuşoğlu; Cemaatin de AKP'yi eleştirmediğini sadece eleştirir gibi yaparak, asıl eleştirilmesi gereken hususların milletten saklanabilmesine gündemi AKP'nin ve Tayyip Erdoğan'ın oluşturmasına yardımcı olduğunu da vurguladı. AKP-Cemaat arasındaki kavganın birbirine çokta zarar vermemek üzerine, kavga var havası estirmek üzerine, çok gürültü çıkarmak sureti ile halkta kafa karışıklığı oluşturmaya yönelik bir mizansenden ibaret olduğunu belirten Çavuşoğlu, "şayet AKP, Cemaati bitirmek istese bu hiçte zor değil. Yüzlercesini aynı anda cezaevinde yıllarca yatırabileceği pek çok suçu; cemaatin, gerek Devlet kademelerinde görevli olan gerekse sivil toplum kuruluşlarında görevli olan kişilerince işlendiği iddialarının olduğuna değinerek; AKP, Cemaati bitirmek istemiyor. Bu yüzden adam akıllı bir soruşturma açılmıyor. Nerede faili meçhuller, nerede kasetler, nerede seks kasetleri üzerinden AKP'li yöneticilere gerçekleştirildiği iddia edilen şantaj davaları? Nerede Ergenekon, Balyoz gibi düzmece iddianameler hazırlayan cemaatin savcıları ya da polisleri? İnsanları mağdur edip yıllarca yatırmanın bedelini ödemeyecekler mi? Hani kaç polis var cezaevinde, kaç savcı var? Nerede KPSS Sorularını çalan ya da bu soruları sınava giren cemaatçilere veren kişiler. Bu sorular hokkabazlık ya da cincilik gibi yöntemlerle mi Cemaatin taraftarlarına ulaştırıldı? Neden bu ve benzeri pek çok ciddi iddia dururken ve bu hususlarda AKP tarafından her hangi bir soruşturma açılmazken, basit iddialar ile cemaatin güya üzerine gidiliyor? Acaba bu yolla cemaat önemsetiliyor, aynı zamanda da masum ve mağdur pozlarına girmelerine imkan mı tanınıyor? gibi sorular ile tezini destekleyen Çavuşoğlu sözlerine Uşak'taki operasyona ilişkin detaylar vererek devam etti.
Uşak'taki Gözaltına Alınanların İçinde Neden Hazim Sesli Yok, Niçin Ali Erdoğan Yok? Niçin Uşak Belediyesi'nde Ali Erdoğan Döneminde Cemaate Geçilen Ültimaslar Ve Yolsuzluk İddiaları Yok?
Ali Erdoğan'ın döneminde Gülen Cemaati'nin ve Hazim Sesli'nin belediyedeki yapılan bütün iş ve ihalelerde söz sahibi olduğunun altını çizen Nurullah Çavuşoğlu; "niçin Uşak Belediyesi'nin imkanlarını cemaatin ayaklarına adeta seren Ali Erdoğan, bu soruşturma kapsamında göz altına alınanlar arasında yok?" diye sordu. Yine Cemaate yakın iş adamlarının Hazim Sesli'nin gayri resmi ortağı olduğu söylenen temizlik firmasının Belediye'den, Uşak'ın temizliğinin ve çöplerin alınması ile ilgili ihaleyi almasının soruşturma kapsamına alınmadığını, Türkçe Olimpiyatları'nda Belediye'nin kasasından cemaat yararına aktarılan paraların niçin sorulmadığına dikkat çeken Çavuşoğlu; ayrıca iddianame de OSB Kasasından hizmet hareketi adı verdikleri cemaatin STK'larına vs. aktarılan paraların da olmadığına dikkat çekerek, yıllardır yatırım gelmesinin, OSB'ye dışarıdan fabrika gelmesinin de önüne geçtikleri iddia edilen OSB'nin cemaatçi Yönetim Kurulu'na, niçin bu yaptıklarının hesabı sorulmazken kıytırık suçlamalar isnad edilerek, çok ceza almayacakları ya da tutuklanmalarını pek gerektirmeyecek konular ve hususlar iddianame de yer aldı? şeklinde de sorularını sürdürdü?
CHP İl Başkanı, Milletvekili Adayı Ali Erdoğan ve Durmuş Yılmaz Hemen Cemaati Destekleyen Açıklamarda Bulundu, Hani Cemaatçi Değildiler?
CHP İl Başkanının konuya dahi hakim olmadan yaptığı açıklamaya değinen Nurullah Çavuşoğlu; "İl Başkanı'nın ne iddianamenin içeriğinden haberi var ne kişilerin tutuklanıp tutuklanmadığından. Eksik ve de yanlış bilgiler ışığında ne dediğini tam olarak kendisinin bile anladığını sanmadığım ama gözaltına alınan cemaatçi işadamlarını daha en baştan nerede ise masum ve mağdur ilan eden bir açıklamaya imza attı. Kendisi Özkan Yalım'ın etkisinde, bunu herkes biliyor. Özkan Yalım da cemaatin etkisinde. Yine Ali Erdoğan da derhal bir açıklama yaparak cemaati ve iş adamlarını savunmaya geçmiş. Enteresandır, aday olduğu günden beri cemaat televizyonlarında boy gösteren, ama kimsenin ne söylediğini ya da söylemek istediğini anlamadığı Adam Simith ve Keynes gibi Papazların ekonomik modelini ve Kemal Derviş'i methetmekten başka pek bir şey söylemeyen, cemaat ve AKP aleyinde tek beyanını duymadığımız, Yahudi çıkarlarını korumak üzere kurulmuş olan CFR'de Yönetim Kurulu üyesi olduğu gerçeği geçtiğimiz günlerde belgesi ile birlikte ortaya çıkan Durmuş Yılmaz da derhal sahneye çıkarak cemaati savunma moduna geçti. Yani aslında düğmeye basılmış gibi hepsi de kavga var izlenimi oluşması için ellerinden gelen gayreti ortaya koymakta. Lakin Uşak halkı, bu numaraları yer mi yemez mi bunu zaman gösterecek."
Bu Operasyonun Bir Amacı Kavgaya İnandırmak İken, Diğer Amacı da Cemaatin; CHP ve MHP'ye Sızabilmesini Kolaylaştırmaktır!
"Gülenciler ile AKP arasında bir kavga var gibi gösterilerek aslında cemaati kabullenmeyen MHP ve CHP tabanlarına bir algı operasyonu yapılmaktadır" diyen Nurullah Çavuşoğlu; malumunuz olduğu üzere MHP'de, CHP'de tıpkı AKP gibi listelerinde Gülen Cemaati'ne yakın isimlere yer verdi ve bu durum her iki partinin de tabanında ciddi sıkıntılara sebep oldu. CHP'de, MHP'de seçim çalışmalarına götürecek partili dahi bulamazken her iki partinin de eski yeni il-ilçe başkanları ya da milletvekilleri de dahil bir çok CHP'li ya da MHP'li sandığa gitmeyeceğini söylemekte. Tabi ki aynı durum AKP, için de söz konusu. AKP'ye öteden beri oy verenlerin de cemaat muhabbetinden ve son dönemlerde yaşanan problemlerden dolayı epeyce kafası karışmış durumda ve tiyatro döndüğünü düşünen AKP tabanı da sandığa pek sıcak bakmıyor. Yani 1 Kasım'da yapılacağı iddia edilen seçimlerin olacağına bile inanmayan Uşak halkı seçimlere gidilse bile sandığa gönüllü olarak seve seve gitmeyecek gibi görünüyor. Zaten son dönemlerde hangi partiye verirse versin halk, aslında içine sine sine oy vermiyordu. Bu dönem oy vermeye gitmeyenlerin sayısında ciddi bir artış olacağı gözlemlenmekte. Elbette ki bu gözlemden siyasi parti genel merkezleri de haberdar, bu durum sadece Uşak'ta değil, Türkiye'nin bir çok kentinde özellikle Doğu ve Güneydoğu'da böyle. Yani Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere Türkiye'nin pek çok kentinde seçimlere katılım oranında ciddi bir düşüşün olması bekleniyor. Bu yüzden tüm partiler sandığa gitmenin öneminden dem vurup duruyor, ancak malesef halkın bu çağrıları pek umursamayacak gibi davranması partileri yeni arayışlara sürüklemekte. İnsanlar artık haber dahi izlemez oldu ve siyasetçilerimiz malesef güvenilirliklerini nerede ise tamamen yitirmiş durumdalar. Bu yüzden de tüm siyasi partiler bir oldu, milletin ilgisini politikaya yeniden çekebilmek için adeta "Cambaza Bak oynamaktalar" diyen Çavuşoğlu "Uşak'taki operasyon da bu cambaza bak oyunlarının bir tezahürüdür" dedi.
Orman'daki, Tarım'daki, TKDK'daki, Üniversite'deki, Milli Eğitim'deki, İl Özel İdaresi ve Altın Madeni'ndeki Cemaatçiler Tarafından Döndürüldüğü İddia Edilen Yolsuzluk ve Usulsüzlükler Niçin Dosyada Yok Acaba?
"Uşak'ta yapılan sözde operasyonda Cemaate yakın iş adamlarının Belediyeler ile İl Özel İdaresi ile Tüprag ile olan iş ve ilişkilerine bakılmadığı sürece Kamu Kurumlarında dönen yolsuzluk iddiaları, Savcılık nezdinde araştırılıp bu operasyona dahil edilmediği sürece bu operasyonun hiç bir inandırıcılığı olmayacaktır" diyen Çavuşoğlu; Ali Erdoğan'ın, Ali YILDIRIM ve Hazim Sesli'nin dahil edilmediği bir operasyonun asla cemaat operasyonu olarak adlandırılamayacağını söyledi. Çavuşoğlu, bu tiyatroyu halkın yutacağını da sanmadığını belirterek; "halk bunun bir göz boyama hareketi olduğunu, CUMA günü iş adamlarının çoğunluğu serbest bırakıldığında anlayacaktır. Ne Orman Müdürlüğü'ndeki fidan yolsuzluğu var, Ne ZEKA'da Cemaate yakın iş adamlarına tanınan imtiyazlar ve aktarılan paralar var, ne Altın Madeni var, Ne İl Özel İdaresi'ndeki yolsuzluk iddiaları var ve siz bana gel bu mizansene inan diyorsunuz, ben buna inanmam" diyen Çavuşoğlu; "Üniversiteyi cemaatin yönettiğini bütün Uşak konuşurken, Cemaatin Üniversite ayağı neden yok, medya ayağı neden yok? diye sormazlar mı adama" şeklinde konuşmasını tamamladı.
Paralel Çete Operasyonu mu, Yoksa Algı Operasyonu mu? AKP-Gülen Kavgası Gerçekten Var mı?
AKP ile Fethullah Gülen arasında geçtiğimiz yerel seçim öncesi çıkan ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde devam eden ve son aylarda epeyce hızının kesildiği bilinen sözde kavga yeniden hararetleniyor mu? Yoksa bir taraftan kavgaya artık inanmayan ve kavganın da bir tiyatrodan ibaret olduğunu düşünen halkı, kavganın varlığına inandırmak maksatlı hareket edilirken, diğer taraftan saflar mı sıklaştırılıyor? Uşak'ta yapılan operasyonla hedeflenen Cemaati muhalefet partilerinin tabanına Tayyip Erdoğan ve AKP Düşmanı olarak "Kahraman", ama mağdur, mazlum ve masum insanlar olarak gösterirken, cemaat kadrolarının muhalefet partilerine yerleşmesinin zeminini hazırlamak olabilir mi?
15 Ekim 2015 Perşembe 13:24
paralelle mücadele her zaman ki ki çakma bir mücadeledir.tayyip kavga ediyorsa muhalefet sahip çıkar nasılsa diye muhalefeti yönetme operasyonudur.