Bilindiği üzere, yok edilmek üzerine yapılmış bir planı tüm haçlı dünyasının uygulamak için savaştığı büyük Türk Milleti'ni, üstelik yok olmayı kabullenen yaşama hakkının kendilerine verilmesi karşılığında Devlet olmaktan Türk'üm demekten bile nerede ise vazgeçmiş halde, yokluklarla, salgın hastalıklarla açlıkla boğuşan, her evden en az bir iki şehide ağıt tutan, her evde bacağı kopmuş eli kopmuş gazileri olan, okuma yazma dahi öğretilmemiş, yüzyıla yakın bir zaman bilgisiz ilgisiz bırakılmış, savaşlarda yenilmiş ve savaşmaktan bıkmış olan bir millet olmasına rağmen KURTULUŞ Savaşı vermeye ikna eden, milleti bir eden kardeş eden ve haçlı dünyasına karşı o milletle bir olup savaş verip zafer kazanan büyük komutan büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ağza alınmayacak hakaretler eden bir isim, tam da Mustafa Kemal Atatürk'ün başlattığı Kuvvai Milliye savaşına ilk defa olumlu yanıt veren ve Kuvva hareketinin önderi olan Uşak'a milletvekili adayı olarak AKP tarafından atandı. AKP'nin bu ismi 2. sıradan milletvekili adayı göstermiş olmasına Uşak halkı hem çok şaşırdı hem de çok demokratik bir biçimde tepkisini ortaya koydu. Nurullah Çavuşoğlu'nun atama haberi YSK'dan netleşmesinin hemen ardından kaleme aldığı sitemizde yayımladığımız "Atatürk Düşmanı Vekil Adayı, Daha İlk Günden Gördüğü Tatlı Düşten Uyanmış Olmalı!" başlıklı makalesini 200 bine yakın insan okudu, on bine yakın insanda Facebook ya da twitter hesaplarında paylaştı. Uşak halkı gerek sosyal paylaşım sitelerinde gerek arkadaş meclislerinde ve gerekse AKP'li politikacıların ve malum adayın halkın arasına girmeye az da olsa cesaret edebildiği zeminlerde ve ortamlarda tepkisini demokratik bir biçimde nezaket çerçevesinde ortaya koydu.
Daha önce "Olmasaydı da Olurduk" ilanı veren AKP 2. Sıra Milletvekili adayın ile ilgili Mustafa Yüce'nin sorularını cevaplarken yanıt veren gazeteci Nurullah Çavuşoğlu, o ropörtajında Eyüp Gökhan Özekin'e hodri meydan demiş ve kendisi ile karşılıklı olmasaydı Olurduk başta olmak üzere Atatürk aleyhindeki düşünce ve fikirlerini kamuoyu huzurunda istediği ortamda çekilip yayınlanmak halkla paylaşılmak kaydı ile davet etmişti. Bu davetin ardından günlerce bekledik ve maalesef Eyüp Gökhan Özekin bu meydan okumayı görmezden duymazdan gelmeyi tercih etti her nedense, davetimize icabet etmedi. Bunun üzerine Nurullah Çavuşoğlu'ndan sözünü tutmasını ve Sancaktar'la On Dakiki isimli videoda Eyüp Gökhan Özekin ve Hakan Albayrak'ın Atatürk'le ilgili iddialarına ve hakaret varan sözlerine cevap vermesini istedik.
Atatürk Milleti Fakirlik İçinde İken Kendisine Saltanat Kurdu İse, Muhalefet Edenleri Cezaevine Gönderdiyse Şayet Diktatördür!
Sancaktarla 10 Dakika isimli sosyal paylaşım sitelerinde sıkça dolaşan ropörtajında E. Gökhan Özekin'in ve Albayrak'ın dillendirdiği iddiaları ve ithamları yanıtlayan Çavuşoğlu; ilk olarak Atatürk'ün bir diktatör olduğunu söyleyen Özekin'e Atatürk eğer, kendisinin dışında hiç kimsenin görüşünü ciddiye almamışsa, farklı görüşleri olan insanları hain ilan etmişse şayet, kendisine muhalefet edenleri cezaevlerine doldurmuşsa, kendisine muhalefet edenlere Devletin kudretini kullanarak maddi manevi tazyikler uygulamışsa şayet, bugün ak dediğine yarın kara demişse, birgün savcısıyım dediği ve yüzlerce insanı hükümeti yıkmak için çete oluşturmak suçlaması ile cezaevine attırıp, yargılatarak ömür boyu hapis cezasına çarptırıyor, bir başka gün bu dosyayı paçavra gibi yırtıp atarak cezaevine doldurduğu hain ilan ettiği insanları bu kez kendilerine kumpas kurulmuş kahramanlar ilan ederek salıveriyorsa, başından beri birlikte olduğu ve her türlü devlet imkanını ayağına sererek devlet içinde devlet kurmalarına göz yumduğu bir grubu daha sonra kumpasçılıkla paralel devlet kurmakla suçluyorsa şayet, Atatürk'ün çocuklarının kimselerin ulaşamayacağı servetleri olmuşsa, mal varlığını özel hayatımdır deyip devletin başında iken gizlemişse, milleti fakirlik içinde borç içinde boğuşurken kendisi saltanat sürmüşse, üç bin odalı on bin odalı saraylarda oturmuşsa şayet, o zaman Diktatör diyebiliriz.Ama Atatürk'ün hayatında asla böyle bir durum olmamıştır. Tam tersine milleti ile bütünleşmiş, öldüğünde üzerine kayıtlı nerede ise hiç mal varlığı olmayan bir büyük lider olarak tek başına geldiği dünyadan tek başına göçmüş gitmiştir. Atatürk'e diktatör diyenler hasedlerinden bu sözü sarf ediyorlar, koca bir milletin her ferdi nasıl olur da bir lideri bu kadar sever ve bağlanır burayı anlayamıyorlar. Bu yüzden de diktatör diyerek çamur atmakta çareyi buluyorlar. Bilgi sahibi olmadığı konuda fikir sahibi olanların psikolojik sorunları vardır.
"Said Nursi Atatürk'e Açıkça Savaş Açmış Bir Kahramanımızdır" Diyen AKP Adayı Özekin'e, Çavuşoğlu Entresan Cevaplar Verdi!
Sancaktar'la 10 dakika videosunda Özekin'in "Bediüzzaman lakaplı Said Nursi için, "Atatürk'e açıkça karşı çıkmış ve bedelini ödemiştir, kahramanıımızdır;" şeklindeki sözlerine de yanıt veren Çavuşoğlu; Evet Said Nursi Atatürk'ü doğrudan hedef alan Said Nursi Atatürk'ü hedef almanın bedelini ben Allah'tan ilham aldım, Risale-i Nur isimli kitap yazdım, ben yazmadım Allah yazdırdı, yangın çıktı, mahalle yandı ama benim kitaplarımın bulunduğu ev yanmadı, kitabım evi yangından bile korudu, cezaevinde zehirlemek istediler Allah beni fare ile korudu, fare geldi benim yemeğimi yedi ve zehirlenip öldü, benim için fare kendini feda etti" diyerek ödedi. Yani bu saçmasapan sözleri kitaplarına yazabilecek kadar ileri gitti ve saçmaladı. İnsan bunları söyler mi? Bu sözleri söyleyenin saçlarını uzatıp sarıya boyayan ve mesihlik iddiasında bulunan Hasan Mezarcı'dan ne farkı var?Abdülhamit Han tarafından bir dönem tımarhaneye kapatılması emredilmiş bir adamdır Said Nursi düşünün işte, Mustafa Kemal'e kafa tutanların psikolojileri ne kadar bozuluyor. İnsan kendine kutsiyet atfeder mi? Devrin en büyük evliyaları kendilerini gizlemiştir, melamiliği tercih etmişlerdir, özellikle kendisinde var olan meziyetleri gizlemiştir, tevazuyu tercih etmiştir. Hatta bir çok evliya kendisini halkın keşfettiğini farkedince özellikle halkın kınayacağı işleri yapmıştır. Said Nursi'nin kitaplarında, İslama, akla bilime ters düşen bir çok söz var cümle var, bunları isterseniz başka bir gün değerlendirelim dedi. Rüya görüp evlenmeme kararı alan insanlar, hristiyan akaidine bağlı gibi davranıyorlar, hristiyan akaidi emreder rüya ile amel etmeyi, hristiyan akaidi emreder evlenmemeyi, İslam bilimi ise Okumayı, bilgi sahibi olup aklı ile hareket etmeyi emreder. Rüya ile amel etmeyi yasak eder hatta.
Kaynak Kıt, Kaynak Yok Diyenleri Kaynakların Üzerine Çöküp Milleti Fakirlik İçinde Sürünürken Kendileri Saltanat Sürerler!
Hristiyan akaidi emreder Allah'ın fakir kaynakların kıt olduğunu, kaynaklar kıt dersiniz kaynak yok dersiniz kaynakların tepesine çökersiniz, milletiniz fakirlik içinde borç içinde yüzerken sizler Allah'ın kaynaklarını milletten gizlersiniz milletten gizlediğiniz kaynakları, algı yöntemleri ile sizi olduğunuzdan farklı gösteren akıl hocalarınız ve size oraya gelmenizde yardımcı olanlar ile paylaşırsınız, Sizi o makamlara getirenler size taktıkları maskeyi düşürme tehditi ile getirdiği gibi götürme tehditi ile her istediğini yaptırtır, sizin saltanat içinde yaşamanıza göz yumarlar ama millete ait kaynakları da sizin vesileniz ile sahiplenirler, madenlerinize, denizinize, limanlarınıza gümrüklerinize çöreklenirler. Size milletinize size destek olan inanan omuz veren milletinize ihanet ettirirler diyen Nurullah Çavuşoğlu daha sonra Atatürk mutlaka çözülmesi gereken bir problemdir, bugünkü milletin yaşadığı sorunların kaynağıdır şeklinde değerlendirmede bulunan Özekin ve Albayraka'a şu sert ifadeler ile cevap verdi.
Evet Mustafa Kemal Atatürk; Türk'ü Yok Etmek İsteyenler ve Bu Topraklara Sahip Olmak isteyenler Açısından Büyük Bir Problemdir!
Düşünün İngiliz Kraliyet Ailesi, Papalık, Patrik, Yahudi Lobileri Ermeni Devleti kurma hayali görenler bir araya gelmiş bir plan yapmış Türk'ü yok etmek üzerine, Türk Milletine ait olan Misaki Milli sınırlarını bu Milletten almak üzerine ve Lord Cruzon'u bu planı uygulamak üzere görevlendirmiş. Plan uygulamaya konulmuş tam da bu esnada Mustafa Kemal diye bir adam çıkmış, Hakimiyeti Milliye isimli yerel bir gazete çıkartıyor Ankara'da, yazdıkları ile Haçlı Dünyası'nın ve içerideki işbirlikçilerinin planlarını deşifre ediyor, milleti ayıktırıyor. Bakmışlar kendi planlarını akamete uğratabilecek kadar tehlikeli sözler sarfediyor ve Anadolu coğrafyasında aydınlar tarafından çok ciddiye alınıyor, Mustafa Kemal dikkatle takip ediliyor. Bu esnada 1. Dünya Savaşı çıkıyor, Osmanlı bir kez daha yeniliyor ağır darbe alıyor. İşgal güçleri yedi düvel, onlarca devlet ve millet bir araya geliyor ve Türk'ü, Türk'lüğü yok etmek, topraklarını işgal etmek üzere Çanakkale'ye dayanmış. O dönem Osmanlı'nın Ordusunun başkomutan Alman Liman Van Fonders, Gazi Mustafa Kemal Liman Van Fonders'ı dinlemiyor ve O'na rağmen Çanakkale'de destanlar yazıyor, ülkeyi işgal için gelenleri püskürtüp yeniyor. Çanakkale'de yenilen Haçlı Birliği Mustafa Kemal'i bu şekilde yenemeyince, borçları bahane ederek Osmanlı ile anlaşma yapmak sureti ile topraklarımızı fiili işgale giriştiler. Osmanlı'ya Orduyu dağıttıran işgal kuvvetleri elini kolunu sallayarak bu kez savaşmadan, Türk Milleti'ne Türklükten vazgeçme şartı ile, sadece yaşama sansı vermek sureti ile Anadolu coğrafyasında konuşlanmaya başlamış, bu esnada bu topraklarda hüküm sürme ve Türk'ü yok etme hayali görenlerin ve içerideki işbirlikçilerinin yandaşlarının bir türlü çözemediği problem olan Mustafa Kemal bu kez halkın içine indi ve konuştuğu herkesi ikna etti. Bir Milleti uyandırıp ayağa kaldırarak Haçlı birliğini bir kez daha yendi. Bir kez daha Türk Milleti'nin yedi düvele karşı zafer kazanmasına vesile oldu. Laik Demokratik Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurdu ve tüm dünyaya tanıttı. Lozan sırasında dünya devletleri topraklar sizin olsun ama hiç değilse bizim Osmanlı'dan kopardığımız tavizler kalsın,madenler bizim olsun, boğazların kontrolü bizim olsun, kapütilasyonlar devam etsin gibi bir takım taleplerde bulunmuşlar, yani tam bağımsızlığı vermek istememişlerdi. Ama Atatürk İsmet Paşa'ya kesin talimat vermiştir, asla eğilme demiştir, hiç taviz vermemiştir, tam bağımsızlık istemiştir. Millete ait hiç bir değerden taviz vermemiştir. Bunun üzerine Lozan konferansları, dünya devletleri tarafından kesilmiştir ve uzlaşma sağlanmamıştır. Atatürk bunun üzerine savaş hazırlığına başlamış, belli bölgelere asker yığma kararı almıştır. Atatürk'ün kararlılığını gerekirse yeniden savaşacağını gören Dünya Devletleri bunun üzerine korkmuş ve yeniden masaya çağırdığı Türk heyetinin şartlarını harfiyyen kabul ederek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni tam Bağımsız bir devlet olarak muhatap almışlar ve Lozan Barış Antlaşmasına imza atmıştır. Sadece bununla sınırlı kalmayıp Atatürk'ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkesine uyma sözü vermişlerdir ve Atatürk dünyada savaşın durdurulmasını da sağlamıştır. Sonuçta Mustafa Kemal Atatürk Türk Milletinin değerlerinde gözü olanlar açısından çözemedikleri tek problem haline gelmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir de, benim kurduğum devlet; Türkiye Cumhuriyet Devleti ilelebet payidar olacaktır sözünü söylemiş ve bugün de bu devleti yıkma hayali görenler, Mustafa Kemal sevgisini bu milletin gönlünden silemediklerini, silemeden de asla bu devleti yıkma bu toprakları alma planlarında muvaffak olamayacağını anlayanlar için Mustafa Kemal problem olmaya devam ediyor ve kıyamete değin de bu topraklara göz dikenler için Mustafa Keamal Atatürk asla çözülemeyecek bir problem olacaktır.
Biz Mustafa Kemal'i Asla Putlaştırmadık Sadece O'nu Millet Olarak Çok Sevdik Hepsi Bu!
Sancaktar'la 10 dakika videosunda "Atatürk Putlaştırılıyor" iddiasında bulunan Ak Parti Uşak Milletvekili adayı Özekin'e cevap veren Çavuşoğlu; biz Mustafa Kemal'e asla Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplamış demedik. Asla O'na dokunmak bile ibadettir demedik, asla uluorta söylediği yalanları görmezden gelmedik, Atatürk'ün söylediği bir yalan yokta çok şükür. Yine biz Mustafa Kemal'e asla Peygamber gibi adam demedik. Mustafa Kemal'i putlaştırdığımız yönündeki iddialar kesinlikle yalan ve iftiradır. Biz Mustafa Kemal'i sadece çok sevdik dedi.
Atatürk'e Getirdiğimiz Eleştirlere Karşı Tez Ortaya Koymuyorlar, Hakaret Ediyorlar Diyen Özekin'e Çavuşoğlu'nun İlginç Cevabı!
İşte konuştuk var mı bir hakaretimiz; ben size çok yakışıklı olduğumu söylersem siz de bana "abi senin dişlerin ayrık şakağın çökmüş, neren güzel deme hakkına sahip olursunuz, bu sözleriniz gerçekse hakaret değildir. Doğruyu söylemek asla hakaret değildir" şeklinde Özekin'in kendisine hakaret ettikleri iddialarını yanıtlayan Çavuşoğlu; konuşmasını şımarıp haddini aşanlar, yanlış sözler sarfedebilir, bilmediği konularda haddi olmayan kişiler ile ilgili haddi aşan cümleler sarfedebilir. Haddi aşanlara şımaranlara, bu millet ne yapılması gerektiğini bilir ve sandıkta en güzel cevabı verecektir diye düşünüyorum diyerek sözlerini tamamlayan Çavuşoğlu böylece Özekin'in ortaya koyduğu tüm tezleri gerçekleri ortaya koyarak aklın ve bilimin ışığında çürütmüş oldu.
onlar akp karşıtlarını fişlediler,biz de vatan hainlerini fişliyorouz.hem de teknoloji kullanmadan cihaz kullanmadan kalbimizde fişliyoruz