Üç Büyük Parti de Uşak'ta Neden Cemaatçi (Paralel) Aday Gösterdi? Seçim Gerçekten Var mı Sizce?
Uşak'ta politika meydanı son zamanlarda gerçekten enteresan gelişmelere sahne oluyor. Önce geçtiğimiz yerel seçimlerde, kentte seçim öncesi Menzil tarikatına yakınlığını ısrarla kamuoyundan gizleyen, ama seçildikten hemen sonra neredeyse bütün icraatlerinde Menzilci kimliğini ortaya koyan Nurullah Cahan ile imtihan edildi Uşak, özellikle de Ak Parti kadroları ve halen bu imtihan devam etmekte. Seçimlerden önce Belediye Meclisi üyeleri adaylarının sıralamasının belirlendiği gece; Gülen Cemaati'ne yakın isimleri listede seçilebilir yerlerde ısrarla görmek isteyen Mehmet Altay ile Nurullah Cahan arasında ciddi bir gerginlik yaşanmış ve o gece Cahan'ın razı olmadığı Ali Osman Gürmen gibi bazı cemaatçi kimliği ile bilinen isimler listeye girememiş, tüm engellemelere rağmen de Mehmet Altay, Ülker'in bayiliğini yapan, hem ticari bağlantıları hem de özel yaşamı cemaat ile içiçe olan Zeki Ercel, Hazim Sesli'nin yakın arkadaşlarından Hasan Erdoğan, cemaatin mütevellisinde yer alan ve halen cemaatçi kimliğinden vazgeçmediğini her fırsatta dile getiren Ali Demirhindi'nin ortağı ve yakın akrabası olan, yine cemaatle öteden beri bağının olduğu bilinen Mehmet Demirhindi, yine cemaat ile çok sıkı ilişkileri olan ve asla cemaat aleyhinde beyanına rastlanmayan, hala Fethullah Gülen'den hocaefendi diye bahseden Mehmet Emin Akyay ve cemaatle sıcak bağları olduğu halde kimsenin nereyi tuttuğu bilinmeyen ancak seçim sonrası imar işlerini sımsıkı tutmasıyla Uşak'ta ünlenen Özer Erkek nasıl olduysa seçilebilir yerlerden aday yazıldı ve meclis üyesi olmayı başardı. Yani Ak Parti'nin paralel diye diye kavga ettiği ve ülkenin gündemini sözüm ona cemaat ile savaşa kilitlediği bir dönemde girilen yerel seçimlerde seçilen Ak Partili meclis üyelerinin 3'te 1'ine yakını yine cemaatçi olarak tabir edilen isimlerden oluşuyordu. Yukarıda isim isim verdiğim bu kişiler en azından cemaat bağlantıları şüpheli olan isimler olmasına rağmen ilginç bir şekilde üstelik Ak Parti listesinden meclise girmişlerdi.
Her neyse Nurullah Cahan, Ak Parti Genel Merkezi ile yaşadıklarını paylaşarak Mehmet Altay'ın cemaat lehine faaliyet gösterdiğini rapor etmesine rağmen Ak Parti Genel Merkezi Mehmet Altay'dan vazgeçmedi. TÜPRAG firmasının avukatı olarakta tanınan ve aday yapılmadan önce TÜPRAG'ın aday yapılması karşılığında TÜRGEV'e (Erdoğan'ın oğlunun Vakfı) yüklü miktarda bağışta bulunduğu da iddia edilen Altay, bir şekilde yeniden aday yapılmıştı. Altay üstelik iki kez üstüste aday yapılan ilk Uşak Ak Parti Milletvekiliydi. (TÜRGEV meselesinin detaylarına özellikle girmedim, bu ileride detaylı biçimde gündeme gelecek ve getirilecek bir konu) Bu sırada Rektör ataması da gerçekleşti ve Ak Partililerin tamamına yakının ve dönemin Uşak Valisi Seddar Yavuz'un Paralel olmakla suçlayıp mücadele ettiği Rektör Sait Çelik, üniversitedeki paralel kadrolaşma ve paralel torpil iddialarına rağmen yeniden Rektör atandı. Daha bu atamalar hazmedilemezken, OSB'nin başındaki, paralel yapılanmanın elini rahatlatan bir takım girişimlerde bulunan hükümet, Karma OSB'nin başına da paralelcilere yakın isimlerin gelmesi durumuna adeta elini oğuşturdu.
Uşak halkı, sözde ulusal çapta mücadele edilen ve Devletin gizli sırlarını başta Almanya, İngiltere, İsrail olmak üzere dünya devletlerine verdiği iddia edilen, yine açtığı okulların tamamında görev yapan öğretmenlerin bulundukları yerlerde CIA için ajanlık faaliyeti yürüttükleri bizzat Cumhurbaşkanı, Başbakan gibi önemli isimlerce deklare edilen, Dinlerarası Diyaloğun Türkiye taşeronu olan Gülen Cemaati'nin, Uşak'ta neden bu kadar şımartıldığını anlamlandırmaya çalışıyordu ki, bu sırada koalisyon kurulamadı ve yeniden seçim startı verildi. Kimse yapılacağına inanmasa da siyasi partiler ve YSK'nın iddiasına göre 1 Kasım'da Türkiye yeniden seçime gidecek, en azından şimdilik böyle söylüyorlar. Adaylar bir açıklandı ki evlere şenlik; Ak Parti'nin de, MHP'nin de, CHP'nin de yani üç büyük partinin de milletvekili adaylarının seçilmesi muhtemel ilk iki sıraları cemaatçi diye bilinen isimler. Ayrıca bunu cemaatin yayın organı olarak bilinen, bazı sözde gazeteler ve internet haber sitelerinde ilan etmekten de imtina etmediler. Yani cemaat açık açık "biz kazandık" diyor ve adeta şov yapıyor. Seçim sonuçları ne olursa olsun cemaat 3-0 kazandı diyerek manşet atabiliyor, cemaatin yayın organı gazeteler. Ak Parti; aday açıklanmasına üç gün kala Fethulah Gülen'le yanyana resimleri yayınlanan, Ali Erdoğan'ı CHP'ye gitmeden az önce Ak Parti'de pişirip Belediye Başkanı Adayı yapmayı deneyen, cemaat ile yakınlığı ayan beyan ortaya çıktığı gibi, cemaati her fırsatta kolladığı hatta yardımcı olduğu bilinen, TÜPRAG'ın avukatı Mehmet Altay'ı yeniden aday gösterdi. Bütün Ak Parti bu süprize şaşırırken, 2. Sıraya da yine 2002 seçimlerinde Ekrem Sesli'nin "benim referansımla aday yapıldı" diye açık açık söylediği, Sesli Battaniye fabrikalarının eski özel doktoru Alim Tunç yerleştirildi. Ak Parti Genel Merkezi'nin bu iki ismin ikisinin de cemaatçi olduğunu bilmeme şansı yok. Paralel ile mücadele ediyor ağızları yaptığı böyle bir dönemde Uşak'ta nasıl böyle bir risk aldı anlaşılır gibi değil.
MHP'de de durum aynı. Zira Abdullah Gül gibi cemaatin orta göbeğinde halen ismi anılan Abdullah Gül'e danışmanlık etmiş, Ak Parti'nin Merkez Bankası Başkanı yaptığı ve yıllarca uyum içinde çalıştığı (son bir kaç ay hariç ki o da MHP'ye gideceği belli olduğu için oynanmış bir mizansen kanaatimce) bir bürokrat olan ve Uşak'a bürokrasi hayatı boyunca zerre katkısı bulunmadığı için sıklıkla eleştirilen, kendi köylüsünden dahi oy alamayan, cemaat ile sıkı ilişkileri bilinen, ayrıca geçtiğimiz dönem seçilir, seçilmez Ali Yıldırım'a teşekkür ziyaretine giden Durmuş Yılmaz yeniden aday yapıldı. MHP'de 2. sıraya da cemaate yakınlığı ile tanınan ve ayrıca da Hazim Sesli ile yakın akrabalık ilişkileri olduğu bilinen Gökhan Özoğul aday yapıldı. Peki; geçmişte ayrı ayrı platformlarda "Vatan, Dayak Yemediğim Yerdir" ya da "Bayrak dediğin, bir bez parçasıdır" gibi beyanatlar vererek yüzbinlerce ülkücünün tepkisini çeken, daha geçtiğimiz yıl MHP'li yetkililerin "partimizi ele geçirmeye çalıştılar" diyerek suçladığı Fethullah Gülen ve cemaatini nasıl oldu da başına tac etmeyi kabul etti? Acaba Sinan Oğan ve Meral Akşener gibi isimleri tek çırpıda harcayan Bahçeli, cemaatin adayı olarak Aydın Doğan'ın geçmişte Cumhurbaşkanlğı teklifi götürdüğü Ekmelettin İhsanoğlu gibi isimleri de sırf cemaate şirin görünmek için mi yazmıştı?
CHP'ye gelince durum daha da vahim. Müntesip ya da bağlılılarının Atatürk'e deccal dediği bilinen, ömrünü Atatürk ilkeleri ile ille de Laiklik ile kavga ederek geçirdiği bilinen bir cemaat yüzünden partisinden ihraç edilen, üstelik geçmişte 10 Kasım törenlerine kasten katılmamak başta olmak üzere sayarsam yazıyı uzatacak bir çok saygısızlığı ile tanınan ve "bu saygısızlıklarınızı nasıl izah edeceksiniz" şeklindeki soruma "Heykelini yaptım, Cumhuriyet'i Biz Böyle Kurduk pankartı astım" gibi absürt ve özrü kabahatinden beter nevinden cevaplar aldığım Ali Erdoğan'ı, devam eden yolsuzluk davalarına, eşi aracılığı ile imar rantı elde ettiği iddialarına rağmen 2. sıraya aday yaptı. Tabi ki Hazim Sesli ve Ali Yıldırım ile olan dostluğunu her fırsatta ballandıra ballandıra anlatan ve cemaatin yurtlarına öteden beri yüklü bağışlar yaptığı bilinen Özkan Yalım da Genel Merkez'in bu kararını doğal olarak ellerini oğuşturarak karşıladı ve hazmettirmek için düğmeye bastı. Özellikle ön seçim sonrası tavırları sebebi ile, CHP'yi adeta yıpratmaya yok etmeye yönelik gayretler içerisinde olduğunu düşündüğüm Özkan Yalım, geçtiğimiz günlerde ulusal basının gündemine de düşen şehir eşkiyalarını aratmayacak hareketi ile de CHP'ye zarar vermeyi sürdürmekte ve cemaat abileri, Ali Erdoğan, Özkan Yalım hep birlikte partiye zarar vermek için ne ellerinden gelirse yapmaya hazır gibi görünmekteler.
Peki bu tablo karşısında, selamı sabahı dahi kestiği cemaatin en has adamlarının kendi adayları yapıldığını gören Ak Parti kadrolarının, Atatürk'e hakaret eden şaibeli bir Belediye Başkanı'nı aday gösteren CHP Genel Merkezi'nin bu tavrına karşın CHP Kadroları, yine Bayrak, Vatan gibi kavramlarının içinin boşaltılması için gayret sarfetmekle suçlanan, Dinlerarası Diyalog safsatasının Türkiye taşeronu Gülen Cemaati'ne yakın isimler adayları olan MHP kadroları nasıl bir tavır segileyecek? Bu seçimler gerçekten yapılacak mı? Yapılması halinde Uşak'ta tablo neden değişmeyecek? 1-1-1 sonucunu kim istiyor? Acaba 3 Partinin Genel Başkanı da Recep Tayyip Erdoğan'ın emrettiği şekilde mi davranıyor? Basri Yıldırım niçin aday yapılmayacağını bile bile istifa etti? O'nun yerine getirilen Servet Kuş'un eşi de, kendisi de halen cemaat ile iş birliği içerisinde değil mi? Nurullah Cahan nasıl bir tavır sergileyecek? CHP'liler partilerine sahip mi çıkacak yoksa cemaatçilere mi terkedecek? CHP il Başkanı Ferit Güray ve Merkez İlçe Başkanı'nın muhtemel tavrı ne olacak? Hangi yöneticiler Ali Erdoğan ile aynı karede gözükme cesaretini gösterebilecek? Onurlu duruşun gereği olarak adaylıktan istifa eden ama mücadeleye devam edeceğinin altını çizen İsmet Akın ve taraftarları nasıl bir tavır izleyecek? CHP için çok önemli bir soru da Nurullah Çavuşoğlu nasıl bir politik duruş sergileyecek? Her dönem CHP'lilikleri tartışılan Eğitim-Sen, ADD, Eğitim-İş gibi sivil toplum örgütleri ve sendikalar yine CHP'li olmadıklarını ispat edip, Ali Erdoğan'ın adaylığını destekleyecek mi? MHP'de, Ülkücü İşçiler ve Ülkü Ocakları şu ana dek sergiledikleri dik durşu sürdürecek mi? Türk Eğitim-Sen ve Türk Sağlık-Sen başkanları cemaatçi adaylarla yanyana olacak mı? Sendikalar ne yapacak? Muhterem Kuruçay'ın dik duruşunu Ali Kurt yıkabilecek mi? MHP cemaatlere teslim olacak mı? Yoksa MHP'de son sözü ülkücüler mi söyleyecek? Bu sorulara bir sonraki yazımda cevap arayacağım. Bu arada bayram sonrası gelişmeleri de takip ederek sizlere aktarma imkanı bulacağım. Bayram pazarında kovulan politikacılardan, köylerde sorular karşısında bunalanlara varıncaya değin hepsi ve daha fazlası bir sonraki yazımda...

akp cemaatle hiç de ters düşmedi ters düşen rte idi.. uşaklı koşa koşa sandığa gider anasını belleyen bu partiye yine oy verir..

fetö çetesi̇yle tek mücadele eden ak parti̇ bunun dişindaki̇ler durumu belli̇

kardeşim bırakın bunları yazmayı.bir konudada okulları yazsanıza. okullarda öğretmen yok. doğuran doğurana. bu çocuklar sınavlara girecekler. okulda hoca yok. nerde doğum... yorumun devamı.

chp ile eğitim-sen, add, eğitim-i̇ş bi̇r tepki̇ verdi̇ mi̇?b
biz eşmeden göremedik.

n.cihan .onu bunu iftia atacagina termalde bir tek bile giris icin fis kesilmiyor.termaldeki kalabaliga saymak mumkun degil .devletin paralari hesapsiz kitapsiz nerelere ... yorumun devamı.

tekrar ediyorum söylediklerimi birde yazarak belirteyim c.h.p hiç bir gerçek partlimize meydan okunacak yer deildir. gerçek cumhuriyet halk partililerin yeridirm.m.h.p ya... yorumun devamı.

o zamanlar makam mevki sevdalıları oraları mesken tutmak zorundaydı. akp li bakanların çocuklarına, bilal erdoğana ve osloda pkk ile masaya oturup mutabakat metni imzalay... yorumun devamı.
uşak cemaatin kalesi zaten bu kaleyi yıkmak süreç ister bütün iş adamları cemaatci uşağı asgari ücret boyunduruğuna almış ve sömürmeye son gaz devam ihalelerin hepside ce... yorumun devamı.