Uşak'taki Partilerin ve Adayların Durumuna, Seçimlere Anketler (İstatistikler) Işığında Genel Bir Bakış!
Seçimlere bir aydan daha az bir süre kaldı ama hala Uşak'ta seçim havası yok. Bilindik klişe tokalaşmalar, klişe fotoğraflar çekilip Facebook'ta paylaşmalar, halkın kalabalık bulunduğu yerlerde boy gösterip el sallamalar ve selamlamaların dışında politika adına nerede ise hiç bir hareketlilik yok. Halkın kararsızlığı gün geçtikçe azalıp oyunun rengi netleşeceğine garip bir şekilde artıyor. Gün geçtikçe azalması gereken kararsız sayısı gün geçtikçe tam tersine artınca seçim sonuçlarına dair öngörüde bulunmakta haliyle zorlaşıyor. Aday belirleme sürecinde bile bütün partilerde bugünkünden çok daha hareketli günlerin yaşandığını söylemekte çok rahatlıkla mümkün. Adayların açıklanması ile beraber iyice artan politik hareketlilik, beklenenin aksine gün geçtikçe artacağına gün geçtikçe azalmakta.
Öncelikle şunu belirtmeliyim, Marka Ajans olarak, bu güne dek bir çok seçim ortamı geçirdik. Gerek Sivil Toplum Kuruluşlarının seçimlerinde, gerekse siyasi partilerin seçimlerinde yaptığımız çalışmaların neticesini kamuoyu ile paylaşarak önceden tahminimizi ya da ön görülerimizi paylaştık. Çok şükür ki bu güne dek çok az sapmalar olmakla birlikte tahminlerimizde yanılmadık. Örneğin 2011 Milletvekilliği genel seçimlerinde, seçim sonucuna ilişkin şu öngörüde bulunmuştuk: "Ak Parti 110 bini aşar CHP 70 Bin rakamını zorlar, MHP ise 35 bin civarı oy alır." O tarihte yayımlanan yazımdan aynen kopyaladım bu cümleyi. Hatırlamayanlar o tarihte yayımladığımız yazıyı internetten bularak bakabilirler. Sonuçta Ak Parti 110 bin civarı oy alırken CHP 66 bin MHP ise 36 bin civarı oy almıştı. Yine geçtiğimiz 30 Mart yerel seçimleri için bizim öngörümüzü o zaman ki hiç bir siyasi parti kabul etmemiş, bütün siyasi partiler oylarının bizim öngörümüzden daha fazla olacağını belirtmişti. Ancak sandıktan, yine yaklaşık olarak, bizim öngördüğümüz rakamlar çıkmıştı. 20 Mart 2014 tarihinde yayımladığımız makalede seçim sonuçlarına ilişkin öngörümüzde Ak Parti'nin %40 MHP'nin %29 CHP'nin ise %25 diğerlerinin %5 oy alacağını belirtmiştik. Seçim sonucu ise %43 AKP, %31 MHP,%22 CHP,%4 Diğer şeklinde çıkmıştı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yine ha keza aynı şekilde çok az farklarla sonucu yakalamayı başarmıştık hatırlarsanız. Yine UTSO seçimleri başta olmak üzere bir çok sivil toplum örgütünün seçimlerinde de yine küçük sapmalarla da olsa öngördüğümüz rakamlar çıkımıştı. Daha geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Rektörlük seçimlerinin sonuçlarını oy sayılarını vererek öngörmüştük ve öngörülerimiz çok küçük diyebileceğimiz sapmalarla gerçekleşmişti. Bu seçimlerle ilgili öngörümüzü de yine seçimlere bir hafta kala sizlerle paylaşırız diye zannetmekteyim ve tutturacağımızı ümid etmekteyim, çünkü gerçekten çok emek sarfediyor ve yine ince eliyor sık dokuyoruz.
Gelelim şimdi üç siyasi partinin adaylarının analizine; Ak Parti'de adaylar açısından halktaki yansıma açıkça söyleyeceğim tam bir fiyasko. 1. Sırada bulunan Mehmet Altay'ı kime sorarsanız sorun duyacağınız yanıt aşağı yukarı aynı; "Ne yapmış ki milletvekilliği boyunca el kaldırıp indirmekten başka neden tekrar aday yaptılar ki O'nu" Hangi mahalle ya da ilçede, hangi türde seçmen kitlesine sorarsanız sorun, Ak Partililerin büyük çoğunluğu da dahil Altay'la ilgili üç aşağı beş yukarı bunu duyuyorsunuz. 2. Sıra Adayı Eyüp Gökhan Özekin'e gelince; tepeden inme gelmesi sebebi ile Ak Partililerin dahi yakınen tanımadığı Özekin'in Atatürk'e hakaret içeren konuşmalar yaptığını bütün Uşak'ta nerede ise duymayan kalmamış. Bu hususta hassasiyeti olduğu bilinen Uşak'tan aday gösterilme talihsizliği yaşayan Özekin'in bir çok köye sırf tepki gelmesi endişesi ile çalışmalara bile götürülmediği biliniyor. Özekin'in daha çok önceden partililerce organize edilen ve sıkıntı yaşanmayacağına emin olunan yerlerde çalışmalara katıldığı ve halkın hassasiyetinin göz önünde bulundurulduğu bilinmekte. Bu aslında Ak Parti Teşkilatı'nın bence takdir edilesi bir davranışı olarakta nitelendirilebilir. Nitekim Ak Parti Teşkilatı pek tabiki bu hususta dikkatli davranmayıp, Özekin'i her yere götürmeyi de deneyebilir ve çıkabilecek olası tatsızlıkları da göze alabilirdi. Bunu yapmayarak kendi çalışmalarına gölge düşürmesi pahasına Özekin'i vitrine koyarken, halkın içinden mümkün mertebe uzak tutmaları bence takdir edilesi bir davranıştır. 3. Sıra Milletvekili adayı Hüseyin Keskin ise kendisinden beklenmeyen bir performans ortaya koyarak, çalışmaz diyenleri mahçup etti ve en az birinci ve ikinci sıra adayı kadar çalışmalara katılım sağlamakta. Konuşma konusunda da epeyce yol katettiğini gözlemlediğim Keskin, Ak Parti'nin adayları arasında konuşma kaabiliyeti en gelişmiş ismi diyebilirim. Keskin'in özellikle spor salonunda gerçekleşen aday tanıtım toplantısındaki konuşması beğeni topladı.
CHP bilindiği üzere bu seçimlerin ön seçim yapmış olması hasebi ile seçimlere en avantajlı giren siyasi partisi oldu. Bir önceki makalemde detayları ile anlattığım için bu yazımda ön seçimin avantajlarını uzun uzadıya anlatmayacağım. Ön seçimin sonuçlanmasının ardından diğer iki büyük partinin adaylarının atama gelmesi ile beraber hepten avantajlı hale gelen CHP'de ise, açıkçası bu avantajlar yeterince kullanılabilmiş değil. En azından adayların açıklanıp startın verildiği günkü heyecanın halka yansıtılamadığını, hatta CHP tabanında bile eski heyecanın yaşanmadığını söylemek rahatlıkla mümkün. Özkan Yalım ismi ile ilgili belki de beklenti çıtasının ön seçim sürecinde fazla yükseltilmiş olmasından kaynaklıdır ama halkın heyecanı ve ilgisini yeterince karşılayamamış gibi görünüyor. Gittikleri yerlerde daha sonra yaptığım kamuoyu yoklamalarına göre Milletvekili seçileceğine kesin gözü ile bakılan Yalım'dan beklenti gün geçtikçe düşmekte ve başarılı bir milletvekilliği yapabileceği beklentisi ya da heyecanını halkta uyandırabilmiş değil. İsmet Akın ile ilgili gittiği hemen her yerdeki insanların arkasından kurduğu cümle şu; "İsmet Akın gönülsüz gibi çalışıyor zaten, ayıp olmasın diye gezer gibi. Konuşmayı da ayıp olmasın diye yapar gibi bir havada yapıyor." Mustafa Aydın ile ilgili şimdilik bir şey söylemeye ihtiyaç duymuyorum. Sonuçta Ak Parti tabanındaki ve MHP tabanındaki memnuniyetsizlik ortada ve bu gayet normal. Ama CHP tabanındaki memnuniyetsizliği nasıl ifade edebiliriz ben gerçekten şaşırıyorum.
Gelelim MHP'ye Durmuş Yılmaz adaylığı ilk açıklandığı gün ve akabindeki hafta kamuoyunda ciddi ilgi ve heyecan uyandırdı. Ama Yılmaz'ın; seçim meydanlarına inip halkın arasına karışınca tam bir hayal kırıklığı sebebi olduğunu çok rahatlıkla söyleybiliriz. Zira gerek konuşma kaabiliyetinin nerede ise hiç olmaması, gerekse politikadan ve halktan uzak bir yaşam biçim sergilediği bilinen Yılmaz'ın politika sahnesine çıkınca yaşadığı şaşkınlığı halk arasında hayal kırıklığı sebebi oldu. Yılmaz'ın cemaat ile bağının olduğu yönündeki iddialar, Abdullah Gül'ün adamı olduğu yönündeki iddialar halkın kafasını karıştırırken, geçtiğimiz günlerde bir TV kanalında yaptığı "MHP ekonomi politikalarını ve ekonomik vaadlerini bana sormadan oluşturdu" açıklaması bu kafa karışılığına adeta tuz biber ekti. Halktan kime sorsanız atama aday gelmesine karşı, atama yapan Genel Merkez'e kırgın olan Uşak halkı atanarak gelmeyi kabul edenlere de kırgın esasında. Yani atama ile Uşak'a aday gönderilen arkadaşlar diyebilirlerdi ki; "Sayın Genel Başkanım beni mümkünse Ankara İstanbul gibi atamayı hazmedebilecek kentlere yazın, değilse başka yerden yazmayın. Bu taşrada siyaset yapan arkadaşlara da haksızlık olur, ayıp olur, beni buralara yazamayacaksınız, Milletvekili olmasakta olur. Memleketime ya da partime hizmet için illaki aday ya da vekil olmam gerekmiyor" şeklinde söyleyen çok vatandaşla karşılaştık çalışmalarımız boyunca. Gelelim 2. sıra milletvekili adayı Gökhan Özoğul'a; Özoğul malumunuz çiçeği burnunda bir politikacı o yüzden kendisini fazla eleştirmek istemiyorum. Zira zaten kentte politika yapacak insan bulamıyoruz, insanların politika ve politikacıdan adeta cüzzamlıdan kaçar gibi kaçtığı bir ortamda, genç politikacıları teşvik etmek gerektiğini düşünmekteyiz. Gökhan Özoğul malum; CHP'den, aday olmadan bir hafta önce istifa etti, yani MHP'nin ilk iki sıradaki adayı öncelikle kendilerinin MHP'li olduklarını ispat etmekle uğraş vermekte. Fakat özverili çalışmalarını inkar etmek mümkün değil. Ayrıca ilk çıktığı güne oranla politikaya çabuk uyum sağladığını ve konuşma kaabiliyetini beklenenin üzerinde geliştirdiğini söylemek mümkün. En azından kürsüye çıktığında söyleyecek sözü var ve konuşabilen politikacı kıtlığı yaşanan bir dönemde çatır çatır olmasa da günü kurtarabilecek kadar konuşabiliyor Özoğul. Kendisine gelecek vaad eden bir politikacı diyebiliriz. 3. Sıraya MHP Genel Merkezi tarafından Ali Erdoğan krizi sırasındaki muğlak tavırları ve ifadeleri sebebi ile cezalandırıldığı için konulduğunu düşündüğümüz Muhammet Gür; seçim koordinasyonunun başına geçti ve var gücü ile çalışmalara katılıyor ve yönlendiriyor. Daha önceki seçimlerde koordinasyonun başına geçtiğinde MHP'yi başarıya taşıdığını Nurullah Çavuşoğlu'ndan öğrendiğim Gür, bakalım bu kez de partisini başarıya götürebilecek mi? Aslında MHP 1. Sıraya Muhammet Gür, Metin Deniz Savaş, Alpay Özgür, İsmail Oskay ya da Şuayip Başyiğit gibi MHP tabanını tanıyan ve kendisini izah edebilecek bir ismi koysaydı kanatimce şu şartlarda çok daha başarıya yakın olabilirdi. Ama ilk iki sıraya tabanı hiç tanımayan isim koyan MHP bence büyük bir hata yaptı. Çünkü MHP ideolojik bir parti ve tabanı aksiyonel bir taban. Adayların söylemlerine bu durumlar yansımayınca taban motive olamıyor ve yeterince tabandan verim alınamıyor. En azından şu anki tablodan edindiğim intiba bu.
Adayların açıklandığı gün itibarı ile bir hafta içerisinde yaptığımız anket çalışmaları sonunda kararsız oranı %30'larda iken bu oran adaylar dolaştıkça ve seçim yaklaştıkça azalacağı yerde peyder pey artıyor.Şimdilerde kararsızların oranı %38'i aşmış durumda. "Adayınızı yeterince tanıdığınızı düşünüyor musunuz" sorusuna halkın cevabı ise %88 oranında "hayır" şeklinde. Oy vereceği partinin adaylarının üçünün birlikte ismini sayamayanların oranı bile %26. Yine "oy vereceğiniz partinin adaylarının kentin sorunlarına hakim olduğunu ve çözüm üretebileceğini düşünüyor musunuz" sorusunun yanıtı %35'lere varan oranda "kesinlikle hayır" şeklinde. Yani Uşak halkı oy vereceği partilerin adaylarının kenti, kentliyi ya da sorunlarını bildiklerini dahi düşünmüyorlar. "Partinizin adayını beğeniyor musunuz" sorusunun cevabı ise %52 "Evet", %34 "Hayır", %14 "Görüş belirtmek istemiyorum" şeklinde sonuçlanıyor. Yani aslında Uşak halkı sandığa gidip kerhen oy verecek; genel itibarı ile ne umudu var ne beklentisi. Aslında siyasetten genel bir memnuniyetsizlik söz konusu bu da ayrı bir konu.
Sonuç olarak aslında Uşak halkı ve üç partinin tabanı da durumdan hiç memnun değil. Bütün siyasi partilerde tam bir moral bozukluğu hakim. Bunu evlerin ve esnafların camlarına, balkonlarına asılı olan parti bayrağı ya da aday resimlerini şöyle bir gözlemleyip önceki seçimlerle kıyaslasanız bile rahatlıkla farkedebilrsiniz. Yine üç siyasi partiye de gün içerisinde bir kaç defa ziyaret edip önceki seçimlerle kıyas ederseniz de görebilirisniz. Hatta bu yazıyı okuduktan sonra kendinize bir sorun lütfen "ben kime oy vereceğim" diye. %38'in içinde iseniz kararsızım diyeceksiniz. Şayet karar verdi iseniz "peki adayımı tanıyor muyum" sorusunu sorun. Ardından da "peki bu adayın Uşak'a katkısı olacağından beklentim var mı ya da "partimin adayı içime siniyor mu" sorusunu sorun kendinize. Sonra da aynı soruları etrafınızdaki hiç değilse on kişiye sorun, bana hak vereceksiniz emin olun. Eleştirdiğim insanlardan, siyasi partilerimizden haddi aşmışsam özür diliyor, gazeteciliğin gereğinin bu olduğunu kendilerine hatırlatıyorum. Cevap haklarının her zaman kendilerinde saklı olduğunu diledikleri zaman Uşak Haber Merkezi ve Son Nokta Gazetesinden cevap verebileceklerini de belirterek herkese saygılar sunuyorum.

gerçekten uşakta bu seçim çok çetin geçecek gibi.benim gördüğüm 1-1-1 şeklinde.hem durmuş yılmaz ekonominin başına geçip uşağı ihya edecek,hemde tüm ülkeyi.tüm halkıma se... yorumun devamı.

sen mhp ile hdp ye koalisyon yapacak de asıl koalisyonu senin akp ile hdp yapacak hatta yaptı bile hdp %10 u geçerse al başkanlığı ver özerkliği diyecek geçemezse sayemde... yorumun devamı.

hdp ye oy kaydırmak için, istanbul da organize bir grup çalışıyor. kuğu mehmet diye finans çevrelerinde tanınan yabancı bir banka çalışanı görevlendirmeli 3 aydır anadolu... yorumun devamı.

adaylar arasindaki̇ farki görmek i̇çi̇n televi̇zyonu açin kanallari dolaşin.akp ni̇n adayi ancak yerel televi̇zyonda .chp yi̇ne ayni.ama durmuş yilmaz ntv,cnntürk.kanal d... yorumun devamı.

kardeşi̇m uşak'in 2 veki̇li̇ belli̇ 3.eyüp gökhan özeki̇n mi̇ durmuş yilmaz mi? özkan yalim i̇le maehmet altay kesi̇n mecli̇ste aha buraya da yazdim.

arkadas uyanalim artik chp-mhp cemaatle iliskilerini cumhurbaskanligi secimlerinde cok acik ve net görmedikmi, ne chp nede mhp ye cumhurbaskani adayi dahi cikrtmadi abd f... yorumun devamı.

chp 1. sira adayi özkan yalim ayni zamanda hangi̇ yabanci ülkeni̇n vatandaşidir. taşidiği pasaportlari açiklayabi̇li̇rmi̇ ? bi̇r başka ülke vatandaşliği alirken etti̇ği̇ ... yorumun devamı.
durmuş yılmaz gibi değerli bir şahsiyet seçilemezse bu uşağın bir ayıbıdır. bence akp kan kaybediyor olsada milletvekilleri 1 1 1 olarak dağılacak