Ramazan ayı; Allah'ın Müslümanların huzur içinde yaşamasını murad ettiği bir aydır. Bu yüzden Ramazan ayında tartışmaya girilmesi bile hoş karşılanmaz. Oruç tutan kimsenin birisi kendisine ile tartışmaya kalksa o kişiye oruçlu olduğunu dolayısı ile tartışamayacağını hatırlatması haklı da olsa oruçlu iken kimse ilke tartışmaması ve kimsenin kalbini kırabilecek bir zemine bile kaymaması gerektiğini bizzat bize orucu tavsiye buyuran Peygamber (as) telkin etmiştir. Ama Allah için oruç tuttuğu iddiasındaki bazı kişilerin Allah için tuttuğu oruca birilerini ortak etme gayretleri ve oruç olduğunu hatırlatıp dururcasına ve imtiyazlı davranılmasını istercesine davranması ramazanı burnumuzdan getiren en önemli sebep olarak göze çarpmakta.
Ayrıca televizyonlara çıkıp sözüm ona dini sohbet eden soytarılar da yine Ramazanı burnumuzdan getirdi. Ayrıca mükellef iftar sofralarının fotoğrafları ve hiç fakirin çağrılmadığı zenginlerin has köşelere oturduğu hayır yemekleri... En kötüsü de belediyenin imkânları ile şov yapan belediye başkanı Nurullah Cahan'ın yaptıkları oldu.
Bir akşamüzeri fırın önündeki bir uzun kuyruğa yanaşan adam en öne geçmiş, tabiî ki insanlar itiraz edince adam ben oruçluyum demiş idare etmelisiniz beni. O sırada kuyrukta sıra bekleyenlerden birisi en öne geçen oruçluya seslenerek ulan demiş “ben üç yıldır aralıksız her gün oruç tutuyorum da kimseye demedim ve kimseden imtiyaz beklemedim. Sen nasıl olur da oruçlu olduğunu bahane gösterip en öne geçersin” bunun üzerine oruçlu olduğu gerekçesini öne sürerek en öne geçen adam sırayı terk etmiş kolları havada keyifle oynayarak. Tabii ki ahali şaşkın, sormuş neden oynayıp seviyorsun diye sormuşlar. Adam ben aslında şeytanım ve üç yıldır bu adama orucuna riya karıştırmak için topluma ilan ettirmeye çalışıyor bir türlü muvaffak olamıyordum. Oruç olduğunu insanlara söylemiyor hiç riya sokmuyordu bu yüzden ona bu tuzağı kurmuştum ve o da bu tuzağıma düştü ahaliye oruçlu olduğunu söylemiş oldu. Yani aslında onun samimi olarak oruç tutmadığını Allah’a ispat etmiş oldum demiş.
Oruç insanın kendi nefsini terbiye etmek ve Allah'a yakınlaşmasına vesile olması için yalnızca Allah rızası için insanın yemekten içmekten vs. nefsi zevk ve keyiflerden kaçınılmasını gerektiren bir ibadettir. Altını çizere söylüyorum oruç bir ibadettir ve oruçlu insanın elleri de oruç tutmalı harama uzanmamalı. Dili de oruç tutmalı, gıybetten dedikodudan, iftiradan yalandan uzak durmalı ve asla kalp kıracak sözler sarf etmemeli. Gözü de oruç tutmalı harama bakmamalı. Ayrıca oruç tutan insanın iftar ve sahurda yediklerine de azami dikkat etmesi gerekir. İftarda ve sahurda yediklerinin de helal olduğundan alın teri ile kazanılıp sofraya getirildiğinden emin olması lazım. Yani parasının kimin cebinden ödendiğini bilmediği iftar sofralarında iftar edenler, akşama kadar boşu boşuna aç kalmış olabiliriler. Ya da haram yollardan kazanıp hak etmediği paralarla donattığı sofralarda orucunu açanların da açlığı nafiledir diyebiliriz.
Çoluğuna çocuğuna haram yedirmiş olmasının bedelini ise dünyada ayrı ahrette ayrı ödeyecektir emin olun. Nitekim haram lokmalarla büyüttüğünüz çocuklarınızın Devletine Milletine ailesine yararlı çocuklar olmasını beklemeniz bence sizin gördüğünüz ham bir hayalden ibarettir. Nitekim isimlerini her namazda zikredip salatu selam yollamaya Allahın bizleri mecbur bıraktığı (Bakınız Salli Barik Duaları) Ehli Beyt efendilerimiz yani Muhammed Mustafa Efendimiz ve Ailesi oruç tuttuklarını çoğu kez en yakınlarına bile hissettirmezlerdi. Zaten oruç Onlar için sadece Ramazan'da yapılan bir ibadet değildi. Ramazan dışında da zaman zaman oruç tutarlardı ve sevabını yalnız Allah'tan bekledikleri için kimseye oruçlu olduklarını hatırlatarak yardım istemezlerdi.
Neyse konumuza dönelim. Ramazan boyu halkımız arasında tartışılan en önemli ve can sıkıcı konu: Oruca ve oruçluya saygı meselesi oldu diyebiliriz. Oruç tutan insan oruç tutmayanları yemek yerken görse onları mahcup etmemek adına görmezden gelebilmeli ya da usulca afiyet olsun deyip geçebilmeli diye düşünüyorum. Çünkü müslüman müslümanı asla utandırmak istememeli ve oruç tutmayı bir ayrıcalık ve üstünlük vesilesi gibi görmemeli. Zira bu tür işlerde üstünlük takvadadır yani kişinin niyetindedir ve niyetin güzelliğini amelin salih bir amel olup olmadığını yalnızca Allah bilir ve O’nun takdirindedir.
Bu yüzden Allah bazen sağlık ya da benzeri sebeplerle oruç tutmayan ama oruç tutmamanın mahcubiyetini yaşayarak Allah'tan af dileyen birisinden razı olduğu gibi, oruç tutup insanların başına kakan ya da oruçluyum diye hava atar gibi insanları rahatsız edecek davranışlar sergileyen birisinden razı olmayabilir. Hesabını veremeyeceğiniz bir orucu tutmaktansa tutmayın o orucu ve tutmadığınızın hesabını verin Allah’a. Nitekim oruç tutmayan birisini Allah bağışlayabilir. Ama oruç tutuyorum diye kul hakkına giren başkalarının amel ya da ibadetlerinin münker nekir gibi hesabını soran veya sırf oruç tutuyorum diye başkalarının hakkına giren kimselerin affı için o hakkına girdiği kimselerden de helallik alması gerekir.Dolayısıyla orucunu yalnızca Allah rızası için tutan birisinin başkalarından hele de oruç tutmayanlardan yardım beklercesine davranış sergilemesi heleki oruç tutmayanlara hakaret etmesi, hele hele dört başı mamur iftar sofralarından fotoğraf verip oruç tuttuğunu cümle aleme ilan etmesi, nefis terbiyesi için tutulan orucun ruhuna aykırıdır diyebiliriz.
Bir sonraki yazımda televizhyonlarda boy gösteren ve İslama zarar vermekten başka hiç bir işe yaramayan, Ramazan programları ve program sırasında dinimizden ziyade televizyon sahiplerinin ve iktidarın önceliklerini göz önünde bulunduran fetvalara imza atan sözde hocaları ve kaynağı belirsiz iftar sofralarında yörük sırtından kurban kesenler misali arzı endam eden hükümet ve belediye yetkililerinin eziyetlerini kaleme alacağım.
Bilindiği üzere bir sofranın adının iftar sofrası olabilmesi için ilk şart; o sofranın, helal yollardan elde edilmiş kazanç ile kurulmuş olması ve sofrada mutlaka gerçekten oruç tutan ve fakir durumda olan insanların bulunmasıdır. Peki Uşak'ta ya da Ankara'da kurulan ve adeta siyasete malzeme yapılan, bu sözde iftar sofraları, olması gereken şartlara uyuyor mu? Bu ve benzeri Ramazanı burnumuzdan getiren ama Ramazan boyunca yaşamak zorunda kaldığımız hadiseleri bir sonraki yazımda kaleme alacağım. Şimdilik esenkalın.
ulucami ne zaman bitecek mağduruzzzzz