Hepinizin malumu olduğu gibi; CHP'nin Sayın Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; Sayın Cumhurbaşkanı aleyhinde bir takım beyanatlar veriyor ve anladığım kadarıyla belgelerini de ortaya koyuyor. Nedir konu bilmem ama şu kesin en iyi ihtimalle; biz burada beş kuruş gelir elde etmediğimiz bir internet gazetesine bile vergi ödemek zorunda bırakılırken; hatta asgari ücretli çalışanların bile vergisini (400 küsur lira) ödemek zorunda bırakılırken düşünün o para vergiye gitmese Asgari ücretlinin maaşına yansıyacak. Yani aylık 1000 Lira civarı gelir elde eden kimse bile vergi ödemek zorunda bırakılırken; Sayın Erdoğan'ın yakınları vergi ödemeksizin para kazanmak maksatlı ismini bilmediğimiz bir sözde Devletin topraklarında ticaret yapmış. Yani Türkiye'de üretebilecekleri katma değeri başka ülkeler de üretmişler. Sermayelerini Türkiye'de bir takım ticari ya da sanayi işlerinde kullanarak para kazanmayı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine vergi ödeyip Devleti güçlendirmeyi, istihdam oluşturup insanımıza ekmek kazandırmayı vs. yeğlemeyip bir takım çetrefilli işlerin de döndüğünü anladığımız bir adacık ile ticari ilişki içine girmişler.
Tabi bu para transferleri gayri meşru yollarla kazanılmış paralarla mı yapıldı? Yada iddia edildiği gibi kara para aklama vs. gibi durumlar da söz konusu olabilir mi? Bilemeyiz. Kaldı ki bu bizim değil hukuk adamlarımızın konusu ve ben aslında bu konuyu bu saate kadar pek çok şeyi saklayan Kılıçdaroğlu'nun bu saatte dile getirmiş olmasını da çok uygun bulmadım. Biz kendisinden Davutoğlu'nun IŞİD'e yardımlarının belgelerini açıklamasını bekliyoruz, biz kendisinden Abdullah Gül'ün FETÖ'yü Devletin içerisine nasıl yerleştirdiğine ilişkin bilgi ve belgeleri açıklamasını bekliyoruz. Biz kendisinden Bylockçu Milletvekillerinin listesini açıklamasını bekliyoruz ki tüm bu konuları daha önce bizzat kendisi dile getirdi diye haklı olarak bekliyoruz. Ama O nedense bu konuyu üstelik böyle uygunsuz bir vakitte dile getirerek muhalefet etmeyi tercih etmiş. Ne diyelim siyasi faturasını da kendi öder ya da varsa bir siyasi semeresi ya da getirisi de kendisi edinir. Kaldı ki Sayın Erdoğan ve kurmayları kendi lisanlarınca verdi cevabını ya da vermeye çalıştı. Bizim bu gün yarın cezaevi yolcusu olacağına kesin gözü ile baktığımız sözde belediye başkanı (sözde diyorum çünkü bırak halkı, belediye personelini bile kendine ram edemeyen, şatafatlı açılış töreni düzenleyip 50 kişiyi getiremeyen kişi belediye başkanlığı yapmıyordur) neyse bir açıklama yapmış hemen üstüne elzem edinip. Hem de ne açıklama neredeyse üç kelime var kendisine ait üçü de hakaret. Müfteri diyor kindar diyor, diyor oğlu diyor. Hani desek ki konuyu bilmiyor olayı anlamıyor üzerine vazife edinip ağzına geleni söylüyor sonra da bunu belediyeden maaşlı sözde gazeteci müsveddelerine sözde gazeteci müsveddesi diyorum çünkü bunlar gazeteci müsveddesi bile olamayacak kabiliyet ve birikim de insanlar. Hiç bir gazeteci ve gazeteci müsveddesinin selam vermeye değer görmediği sözde gazeteciler O'nun ağzından çıkanı bu ne diyor demeden yazıyor hatta manşet atıyor. Güya kahramanlaştıracaklar rezil ettiklerinin ve riske attıklarının farkında bile değiller.
Öncelikle söyleyeyim bu yazıyı köşe yazarı kimliğim ile değil Cumhuriyet Halk Partili bir sülalenin içinde büyümüş, beğendiğim bir genel başkanla buluşamadığı için üyesi olmamakla birlikte her zaman CHP Kültürünü benimsemiş ve yaşamış, kendini CHP'li diye tarif eden ama siyasete pek bulaşmayan mağdur edilmiş bir işletmeci kimliğim ile yazıyorum. Bekledim ki bizim CHP il Başkanı ya da şaibelerle dolu bir kongrede seçilen çiçeği burnunda merkez ilçe başkanı bir açıklama yapar da bu hadsize haddini bildirir. Milletvekili Özkan Yalım'dan zaten beklemedim. Çünkü ben O'nun CHP'li olmadığına karar vereli ve O'na CHP Milletvekili demeyi keseli çok oldu. O benim için sadece Milletvekili, ne kadar yapıyorsa artık? Neyse o ayrı bir yazının konusu olsun. Maalesef partiyi göz göre göre Özkan Yalım'a teslim etmeye çalışan İl Başkanı Ali Karaoba da yeni merkez ilçe başkanı Halil Aslan'da Genel Başkana kindar diyen müfteri diyen densize höst diyemedi. O zaman biz bu haddini bilmeze höst demeyelim de haddini bil diyerek; kendini Ülkücü refleksleri de olan bir CHP'li olarak tanımlamanın bedelini ödeyelim istedik.
Malumunuz dün bir açılış töreni tiyatrosu ya da mizanseni gerçekleşti Uşak ve Ankara'da, Cahan; Uşak'ın gerdanlığı diye tarif ettiği ve parasının tamamını DSİ'nin ödemesine rağmen bir türlü bitirmeye kadir olamadığı Dokuzsele Islah projesinin açılışını gerçekleştirdi. Projeyle ilgili bir şey söylememe gerek yok. Zaten Sayın Cumhurbaşkanı; Cahan buraya gerdanlık diyor efendim denilince kendisine; yapma ya demek Uşak hiç gerdanlık görmemiş diye tiye alarak proje hakkında söylenmesi gerekeni söylemiş. Hakikaten de hiç gerdanlık görmesek bu ucubeyi gerdanlık diye yutabilirdik. Düşünün açılışını yaptığı ıslah projesini bizzat Sayın Erdoğan tiye alıyorsa Uşak halkının umurunda olur mu? Zaten kimsenin de umurunda olmamış ki kimse gitmemiş. Düşünün Belediye personeli amiri memuru işçisi derken saysan 1000 kişi, UTAŞ zaten 3000 Kişi çalıştırıyor ayrıca sırf bu işler için maaşa bağlanan birçok bankamatik işçisi var deniyor. Sizce neden gelmemişler? Hadi diyelim Cahan'ın belediye personeli ile arası açık UTAŞ ile ha keza öyle? Ya Ak Partisi neden katılım sağlayıp Cahan'a destek vermiyor hiç bir etkinlikte. Hani Milletvekilleri uzun süredir yoklar farkında mısınız? Ak Partinin belediye meclisi üyeleri il genel meclisi üyeleri il ilçe yönetimleri ilçe belediye başkanları ilçe başkanları derken sadece Ak Partide istese en az 500 Kişi toplar. Sizce neden katılım sağlamadılar. Zaten katılanlar da başta Vali ve İl Başkanı olmak üzere kerhen katılmış havasındalar. Görüntüleri inceleyen herkesin varacağı netice budur. Uzatmayalım halk zaten destek vermiyor. Ne çevre esnafı var açılışta ne de çay çevresinde ikamet eden mahalle sakinleri gelmişler. Hadi halk yolsuzluk iddialarından ve beceriksizliğe rağmen küstahlıklardan bıktı da gelmiyor ama ya Ak Partililer Onlarda bıktı demek. Belediye personelini zaten Nurullah Çavuşoğlu ve bazı adaletli savcılar da olmasa ya işten atıp temizleyecekti tamamını ya sürgüne gönderecekti, Kayyum atanan belediyelere.
Ne hazin tecelli değil mi? Şimdi şehrin Valisi O'nun başkanı olduğu belediyeye Kayyum atanacak (hatta belki de atandı da ilan için bekleniyor) görünen bu. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste dedikleri bu olsa gerek. İlahi Adalet işte, Kayyum atanan belediyelere sürgüne gönderilme tehdidi ile karşı karşıya kalan belediye personelinin ahı tuttu sanırım başkanı. Zaten bana sorarsanız sadece bizim sitede çok beğenilen bir yazı dizisine imza atan Selver Pınar Peker'in ahı yeterdi O'na. Çünkü ben tanığım, işine nasıl âşık olduğuna, işyerine ziyarete gelmedik diye ne çok gücenmişti bize. Ama hiç bir gerekçe yokken sadece bizi kötülemedi diye bizimle merhabayı bile kesme noktasına geldiği halde, bizden görülüp işten çıkartılan ve bütün hayal dünyası yıkılan, gencecik, kültürlü okumuş hayat dolu, kendini iyi ifade edebilen özgüveni yüksek yazarlık yapabilen bir kızımıza sahip bile çıkamadık vakti zamanında. Neyse bizde O'nun adına da ah etmekle yetiniverdik artık ama inanın sadece O'nun ahı bile bunları devirmeye yeterdi. Kaldı ki Pazarcıdan, taşerona, benim gibi işletmecilerden, belediye personeline, rüşvet (haraçta diyebiliriz) aldıkları minibüs esnafından kendisinin seçilmesi için çalışan masum Ak Partililere varıncaya değin pek çok kişinin ahını aldılar hem de ekipçe. Ekipçe derken Hakan Uludağ Ufuk Uğur Ali Rıza Çümen ve ismini yazmaya değer görmediğim malum isimleri kastediyorum ve hepsini hapiste göreceğimizi adım gibi biliyor şimdiden bir kere ziyaret sözü veriyorum. Kendim gelemesem de selamım ulaşacak cezaevinde kendilerine söz...
Her neyse bizim kendini hala belediye başkanı zanneden zevat nasıl olsa epeydir bizim yazıları dava etme âdetini bıraktı ve bizi mahkemeye vermez oldu nasılsa? Diye düşünerek atmadım o manşeti yazıma... Riyakâr derken ne kastettiğimi? Dalkavuk derken ne kastettiğimi? Küstah derken ne kastettiğimi iyice izah edeyim ki kimse de bize haddini bil Erkan demedi bu güne dek bundan sonra da diyemesin inşallah. Ama yazı uzuyor uzarsa uzasın Kandil gecesi bu gece ve Allah için bu işi yapabilmeye müsaitim dileyen okusun beğenmeyen yarıda bıraksın. Kim bilir belki de zaten bu son yazımız olur. Sabahın sahibi Allah demiyor muyuz? Doğruları biz de dile getirmezsek gazete sahipleri olarak, kim dile getirmeye cesaret edebilir. Madem bu meslek üzerinden ekmek yemek derdindeyiz o halde herkesten önce biz cesaret etmeli risk almalıyız. Bir adamdan bahsediyoruz. Vali nefret ediyor ve açıkça belli ediyor hatta kimilerinin yanında açıkça söylüyor. İl Emniyet müdürü ve yardımcılarının bazılarının tavrı ha keza ortada uzun zamandır. İl Milli Eğitim Müdürü elinden illallah demiş adam neredeyse her gün Onun yüzünden istifa noktasına geliyor ama Vali'nin ve Devlete olan bağlılığının hatırına görevine devam ediyor. Aynı adam başka daire amirleri ile de kötü. Rektörü cezaevine ben attırdım davaya müdahil oldum diye beyanat veriyor. Geri zekâlı bilmiyor ki suçunu itiraf ediyor. Medya önünde suçunu itiraf edene de geri zekâlı demeyeceğiz de kime diyeceğiz Allah aşkına? Fetö soruşturmasına müdahil oldum diyen bir siyasetçi kendi suçunu itiraf etmiş olmuyor mu? Efeliğini meydana koymak isterken hırsızlığını ortaya çıkaran gibi. Hazır "Hırsız" demişken bunlar o kadar yüzsüz ki; geçtiğimiz günlerde bir röportajda sitemizin editörü ve genel yayın yönetmeni başarılı gazeteci Nurullah Çavuşoğlu açıkça hırsız dedi bunlara. Bunlar dava etmediği gibi yalanlamaya bile gerek duymayacak kadar yüzsüzler düşünün. Tabi Çavuşoğlu daha önce hırsızlığı mahkeme huzurunda ispat edip tescilletince hırsız deme hakkı doğuyor hepimize.
Neyse düşünün şehirde bir adam yaşıyor protokolün neredeyse tamamı ile papaz, bazılarını cezaevine attırmış ve kimilerini de attırmakla ya da görevden aldırmakla tehdit edip yola getirmeye çalışıyor. Aynı kişi Belediye personelini FETÖ'cü ilan etmeye kalkıyor Allah'tan Nurullah Çavuşoğlu var da muvaffak olamıyor. Aynı kişiden pazar esnafı nefret ediyor. Aynı kişinin faceboook paylaşımlarının altına açık kimliği olan sade vatandaşlar bile açıkça hırsız diye yorum atıyor. Kaldırmaya bile gerek görmüyorlar hepsinin çıktısı var elimizde. Ama bu kişi ben bu şehrin belediye başkanıyım diyor. Sokağa çıkamıyor esnaf yanına gidemiyor. İş adamlarının hepsiyle papaz ama ben belediye başkanıyım diyor. Hadi oradan derler adama. Bir de Ergün abime dava açmış "bana kendini belediye başkanı sanan" dedi diye bu yazı aynı zamanda savunma niteliğinde olsun diye yazılmış olsun. Ergün Abim de biz gibidir yalan söylemez bir şeyi diyorsa doğrudur ve biz bunu ispat ederiz her türlü. Uşak şehrinden günde 40bin araç geçiyor diyen kendisi ama transit geçsin şehre beş kuruş bırakmasın hatta benzin bile almasın der gibi bir sürü battı çıktı yaparak dünyanın parasını betona gömen zavallıya belediye başkanı denir mi? Üstelik trafiği rahatlatacak bir çevre yolumuz olmasına rağmen o çevre yolunu tamamlamak yerine dünyanın parasını beton ve demire dökerek işçiliği de dışarıdan getirdiği insanlara yaptırarak, şehrin insanının alnının teri ve hakkı olan parayı çarçur edene ne diyelim sizce? Ne diyelim sizce biz Ataparkı çingene çadırına çeviren, İsmet Paşa Caddemizi seyyar satıcılar pazarına dönüştüren zihniyete belediye başkanı mı? Yoksa Kendini Belediye Başkanı sanan mı diyelim?
Şimdi gelelim konumuza Cahan efendi Kılıçdaroğlu ile Erdoğan'ın arasına girecek cüreti de kendinde bulmuş. Girin bakın internete kaç tane belediye başkanı acaba üstüne vazife edinip bu konuda açıklama yapma gereği duydu? Hadi İl Başkanı ya da Milletvekili yapsa neyse diyeceğim de arkadaş sana ne oluyor. Hadi diyelim Sayın Erdoğan'a yüzlü gözükmen gerekiyor görevden alınacağın konuşulurken mecburen dalkavukluk edip açıklama yapacaksın bari ayakları yere basan şeyler söyle. Konuya bir hâkim ol. Bu insanlar neyi tartışıyor acaba? Diye sorgula. Müfteri demeden önce iftiralık bir durum olup olmadığından emin ol. Ne bileyim Kindar dersem ben bu Kılıçdaroğlu'nun kindar olduğunu ispatlayamazsam ne olur? Diye düşün. Sen Kılıçdaroğlu'nun kindarlığını ispat edebilecek kadar yakın değilsin ki O'na. Ama ben senin ne mal olduğunu anlayabilecek kadar ve yüzüne ne mal olduğunu söyleyebilecek kadar yakın oldum mesela. Sen de bu kadar yakınsan Kılıçdaroğlu'na kindarsın diyebilirsin. Kime kin gütmüş Kılıçdaroğlu? Erdoğan'a mı? Geçtiğimiz günlerde kendisi söyledi ABD'ye teslim edilecek siyasetçimiz ya da Cumhurbaşkanımız yok bizim diye bu adam nasıl kin güdüyor olabilir. Anlaşılan o ki Kılıçdaroğlu kindar birisi ise bile sen bun ispat edebilecek bir düzeyde değilsin. Kaldı ki Kindar olan sensin bunu seni tanıyan herkes bilir Cahan efendi. E o zaman Müfteri olan da sensin. Kindar olduğuna emin olmadığın bir insana kindar dersen iftira etmiş olursun. Kindarsa bile iftiracısın çünkü sen bundan emin değilsin ya da ispata ehil değilsin. Müfteri de iftiracı anlamında bir kelime olduğuna ve sende Kılıçdaroğlu'na iftira ettiğine göre müfteri olan da sensin. Kaldı ki belediye personeline ve bize ettiğin iftiralar da halkın malumu. Müfteri olan sen, kindar olan sen, haddini bilmeyen küstah sen, kimsece sevilmeyen sen ama belediye başkanı da sen. Öyle mi? O zaman siyasetçileri tebrik etmek lazım. Nasıl oluyor da sen hala belediye başkanıyım diyebiliyorsun şaşıyorum. Hadi diyelim şehircek hata ettik sana bir şans verdik daha ilk yıl ne mal olduğunu anlamıştık düşün üzerinden iki yıl daha geçti hala sen başkanım diyorsan başta CHP ve MHP'de siyaset üretenler olmak üzere şehrin siyasetçilerine yazıklar olsun. MHP'nin İl Başkanının maaşa bağlandığı söyleniyor yazılıyor belgeleri yayınlanıyor, Milletvekili Yalım zaten epeydir maaşlı belediye personeli gibi davranıyor. Malum pazarcılar isyan ettiğinde gelip Cahan efendiyi savunarak pazarcının canını sıkmıştı, daha pek çok örnek verebilirim. Belediyeden Maaşlı Müdürler gelip dağılın demiyor pazarcıya, emniyet demiyor, savcı demiyor, halk demiyor ama bir milletvekili kimlikli çıkıp geliyor arkadaşlar dağılın başkan haklı diyor ve bu milletvekili AKP'li değil düşünün haksızlığı bildikleri için Onlar bile gelmiyor ama ben CHP Üyesiyim diyen bir Milletvekili gelip Cahan efendiyi savunuyor. Ali Karaoba'nın özel hastane dediği ama tıp merkezi şartlarını bile taşımadığı halde Menzilci Sağlık Müdürünce ruhsat verildiği söyleniyor ve kendisi Başkanla en zor zamanında fotoğraf veriyor. Dilek Yılmaz zaten dümen sularına gireli çok oldu gidip Ufuk Uğur ile anlaşarak Ali Erdoğan aleyhinde ifade verdiği konuşuluyor. E bize de gazeteciler olarak ne ala memleket demek düşüyor.
Vallahi gazetecilik yapmaya hacet kalmadı arzuhalci gibi olduk. Çocuğu okulda dövülerek mağdur edilen bize gelir. Haksız yere ev hanımı eşi FETÖ'cü diye hapse atılan bize gelir. Sokağı kazılıp aylarca çamura toza mahkûm edilen zaten her gün burada, hiç gitmiyor. Birisinin sokağı yapılsa diğerininki bu sefer aylarca kazık kalıyor. Kurumunda yolsuzluk yapmadığı ve yolsuzlukla ve FETÖ ile kendi çapında BİMER CİMER vs. yolu ile açıkça mücadele ettiği için mobbing uygulaması gören hatta sürülen amcaoğlum Orman Mühendisi İsmail Çuhadar vb. bize gelir. Sürgüne gönderilen memur, bankaların mağdur ettiği aileler, UTAŞ elemanlarından dayak yiyenler, daha kimler kimler? Hepsi de sorunlarının Devleti yönetenlerce çözülmediğini hatta bilakis sorunlarına çoğu kez Devleti yönetenlerin sebep olduğunu şikâyet eder bize ve sorunlarını dile getirmemizi isterler. Biz de yetişebildiğimiz kadarıyla bir yandan yolsuzluklara, tüyü bitmedik yetimin hakkına dikkati çekerken diğer yandan da problemleri çözmeye mümkün değilse de dile getirmeye çalışıyoruz. Birçok problemi kurum müdürü ile devreye girerek haberleştirmeye gerek olmadan çözdüğümüz de oluyor. Bunun pek çok örneğini gerek İl Milli Eğitim Müdürü Bülent Şahin gerekse Valilik personeli ya da diğer daire amirleri öteden beri yaşayagelmiş ve halen yaşamaktadır. Samimi söylüyorum gazeteci gözüyle bile bakmıyoruz çoğu kez, yeter ki vatandaşın problemi çözülsün. Düşünün şehrin insanının boğuştuğu sorunları. Trafik ve otopark çilesinden, ya da hiç bir kültürel sosyal etkinliğin adam gibi yapılamayışından her şeyin içine siyasetin ya da siyasetçinin girmesinden gına getirilmesine varıncaya değin, her gün burun buruna olduğumuz pek çok sorunu dile getirmeye gerek bile duymuyorum. Şehrin bir aşığı var, Âşık Tolgacan şimdiler de Ankara'da Halk Ozanı sıfatı alabilmek için bir sınav ve bir yarış veriyor ama ne hazin kimsenin haberi bile yok. Şehrimizde bir piyano sanatçısı var işinin aşığı elinden tutulsa çok farklı yerlere gelebilir aynı zamanda öğretmen ve çok naif bir insan ama kimse farkında bile değil, daha ne cevherler ne değerleri var şehrimizin gündem edemediğimiz. Peki, siz neden gündem etmiyor kamuoyuna mal etmiyorsunuz? Demeyin; Birincisi zaman zaman da olsa bu türden destek yazı ve haberleri paylaşıyoruz. Düşünün ki sırf hemşehrimiz diye Maykıl lakaplı bir çocuğa bile destek atmıştıkta bize kesin söz verdiği halde bir kere Uşak'tan bahsetmemişti TV ekranında canlı yayında. İkincisi inanın çok daha ağır problemleri olan şehirde gazetecilik yaparsanız bu tür haberlere ya da yazılara ayıracak vaktiniz kalmaz. Ancak böyle aklınıza geldikçe makalenin içinde bahsedebilirsiniz. Üçüncüsü de kime az destek verip popülarite edinmesini sağlasak hemen siyasetçiler yanaşıyor etrafına. O'nun toparladığı kalabalığa yüzlü gözükmek ya da o kalabalık kendisini destekliyormuş havası vermek için. Siyasetçiler elleriyle şehrin değerlerini yok ediyorlar farkında bile olmadan. Tiyatro grubu kurulur siyasetçi istismar eder, müzik grubu kurulur popüler olur siyasetçi istismar eder, bir Uşaklı bir sanat icra eder insanlar seyre gelir siyasetçi işi kendi şovuna döker. Basketbol kulübü kapatılma noktasında iken sahip çıkmayanlar ki o zaman da Nurullah Çavuşoğlu'nun şahsımın ve eski ortağım Arif Akçakaya'nın da ciddi desteği ile şehrin tek basketbol kulübünün kapatılması önlenmişti. Sağ olsunlar şehre hep katkısı olan arkadaşlarımız Mustafa Kuvvet, Muhammed Gür, Osman Tekbaş, Ahmet Ali Dinç ve Yavuz Sağlan gibi isimlerinde ciddi katkıları ile takım şampiyon olunca ve tribünler tıklım tıklım dolunca bizim takımı ilgisizlikleri sebebiyle kapanma noktasına getiren siyasilerin ilgi odağı oluverdi birden. Bir başarı öyküsü yaratamayan siyasetçiler başkalarının başarılarının üzerine konarak siyasi rant elde etmenin derdinde. Düşünsenize Uşakspor diye bir kulübümüz yok. Bu ismi kullanamıyoruz. Hadi Onu geçtik bir tane futbol kulübümüz var O kulüpte kasabalar da oluşturulan sıfır bütçeli kulüplerin oynadığı liglerde top koşturuyor ve liderliğin bile kavgasını verir hale gelmiş bunca bütçeyle ve destekle. Malum siyasetçiler o işinde içine ettiği için tribüne gidip Haş Haş Haş Ki ki ki diyemiyoruz. Çünkü siyasetçilerin ikiyüzlü sırıtmalarına tanık olmak istemediğimiz gibi siyasi rantlarına aracı olmakta istemiyoruz.
Aslında CHP'li siyasetçilere ille de ne yaptığını bildiğini pek sanmadığım Özkan Yalım'ın güdümünde olduğu herkesçe kabul edilen güdümlü merkez ilçe başkanına bir çift daha sözüm olacaktı ama kabul ediyorum ki yazı çok uzadı. Lütfen yazının tamamını okuyanlar bize haklarını helal etsinler yorduk belki ama okuduklarınızın tamamını şöyle bir gözden geçirip ana fikri çıkartma zahmetine de girerseniz emin olun okuduğunuza değdiğini göreceksiniz. İzmir'e uzaklığı Arabayla 2 saat, Ankara'ya 5 saat İstanbul'a 7 saat olan bir şehirdeyiz yani adeta batının Çanakkale boğazında ikamet etmekteyiz. Yaylalar üzerine kurulu iklimi ve doğası mükemmel şehir olmakla birlikte insanı sıcak samimi esnafı iş bilir, kültürlü vatansever kuvvacı insanların yaşadığı, Atatürk aleyhinde konuşanların Meclislerde yer bulamadığı, asayiş olaylarının çok az yaşandığı pırlanta gibi bir gençliğe yani beyin ve iş gücüne sahip bir memlekette yaşıyoruz. Tarihi kültürel birikimi ve geçmişi harikuladeliklerle dolu bu şehrin adı Âşıklar Şehri üstelik ve bu şehirde Dünyanın İkinci Büyük Kanyonu Avrupa’nın en büyük altın madeni var. Bu şehirde hiç bir yerde göremeyeceğiniz doğa güzelliklerini bağrında yaşatan Taşyaran Vadisi gibi doğal parkları bulunan, sıcak ve soğuk su kaynaklarının bol miktarda bulunduğu, Murat dağı gibi bir su kaynağının gölgesinde, Karun’dan Selçikler Sebaste'ye saymakla bitiremeyeceğimiz pek çok tarihi medeniyeti bağrında yaşatan, halısı ve kilimi ile de sanayicisi ile Karahallı’sı ile de meşhur bir şehir olabiliriz ama biz daha meşhur bir şehir bile değiliz. İnsanlar adımızı bile duymamış ve ayrıca bu şehirde evet bunca nimeti bağrında barındıran şehirde binlerce gencimiz işsiz, yüzerce yuva dağılmış durumda yüzlercesi dağılma aşamasında. Eğitim özellikle Liselerde durma noktasına gelmiş parası olan asla Devlet okuluna çocuk yollamıyor bu şehirde. Beğeniriz beğenmeyiz Seddar Yavuz Vali, çocuğunu Devlet okuluna yollamıştı başka tanıdığımız üst düzey siyasetçi ve bürokrat olmadı çocuğunu özel okula yollamayıp Devlet okuluna yollayan. Elbette istisnai durumlar vardır lütfen çocuğu Devlet okulunda okuyanlar ya da okul çağında çocuğu olmayan bürokrat ve siyasileri müstesna kıldığım bilinsin. Ama bizim takip edebildiğimiz kadarı ile durum bu. Özel okullar desen ikisi de siyaset ocağı haline gelmiş, siyasetin dizayn edilmeye çalışıldığı merkezler gibi hareket ediyor ve ikisinde de öğretmenlerin pek çoğu asgari ücrete razı olan kesimden yani iş bulamadığı için mecbur kalan öğretmen çevresinden oluşuyor. Kurbanlarda dışarıdan hayvan gelmese kurbanlık bulamayacağımız kadar hayvancılığımız bitmiş, sanayimiz durma hatta yok olma noktasında. Gerçekten siyasilerimiz ya da yöneticilerimiz bunu nasıl becerebildi? Okul servisi ihalesi yapılır şaibe olduğu söylenir, öğrenciye yemek ihalesi yapılır ihale bile olmadan veriliyor denir. Minibüsçüler belediyeye haraç verir hat değişikliği karşısında. Parayı vermeyen mağdur edilir. İl Özel İdareyi zaten yazmayı terk ettik. Çoktandır İl Genel Meclisi toplantılarına ilgi göstermiyorduk artık belediye meclisi toplantılarında olan bitenler de ne bizim nede diğer basın mensuplarının ilgisini çekmiyor. Partiler yönetimlerini ilan edemiyor. Çünkü ilan edildiği takdirde meslekleri, mezuniyetleri, kariyerleri, saygınlıkları ve gelirleri itibarı ile incelendiğinde ortaya çıkacak gerçekler hiç kimseyi memnun etmeyecek. Bunu bildikleri için listeyi ilan bile edemiyorlar. Zaten hiç bir araya getirip fotoğraf bile verdiklerini görmüyoruz. Partiler sözde kongre yapıyor hadi biz ilgilenmedik ya başka gazeteci hatta müsveddeleri ya da sözde gazeteci müsveddeleri bile ilgilenmiyor. Zaten basında yer bulsa da oy veren seçmen kitlesinin ve üyenin kahir ekseriyasının umurunda bile değiller. Oysa bu şehirde siyaseti pekâlâ bunlardan çok daha güzel yapan ya da yapabilecek o kadar çok güzel insanlar var ki gerek MHP gerekse CHP'de. Bu herifin belediye başkanlığına şehirdeki kendi sonlarını hazırladığın fark eden Ak Partililer ama gerçek Ak Partililer son verdi.
Riyakarlık ve dalkavuklukta zirve idin, küstahlıkta da zirve olduğunu ispat edip ZIRVALADIN Cahan!
hacı abi öncelikle selamün aleyküm..i̇smini çok duydum..hatta bir zamanlar sahip olduğun ata parkta ki işletmene de arkadaşlarımla çokça geldim tanışma fırsatı olmadı yazarda çuhadar olunca dedim herhalde aynı çuhadar.nitekim ta kendisiymişsin..güzel konulara değinmişsin kimseyi çok fazla üzmeden edep saygı çerçevesinde üç etkin siyasi partiye eşit denecek nitelikte giydirmişsin spordan,geçmiş tarihe,kurumlardan,özel şirketlere,bireysel kişilerden toplumlara..hepsine yer vermişsin lakin sen doğruları korkmadan söyleme cesaretine sahip olduğun gibi bende "yanlış" bildiğin bir durumu düzeltmek istiyorum..selver pınar çok önceden beri edindiği doğu-batı,,,kuzey-güney insanını ayırt etmemeyi öğrenecek.bu memleket hepimizin kimsenin babasının bostan tarlası değil.i̇stediği kadar diploma olsun master yapsın mühim değil ama kişi ötekileştirmektir ayırmak ne okul dinler ne diploma..bu konu da biraz hassas olmak gerek..konunun üzerinde duracağından şüphem yok.iyi çalışmalar kolay gelsin
Allah aşkına yardımcı olun. teşeron olarak çalışıyoruz. maaşlarımızı uşak belediyesi utaşa yatırdığını söylüyor. utaş 15 inde alacak olduğumuz maaşları 21 inde yatırdı. ama yarısını yatırdı. düşünün ya yarısını. sinir krizi geçirmemek elde değil. 700 tl yatırdılar. e gerisi ne olacak. yok 10 gün sonra yok bilmem ne. kardeşim siz belediyenin yatırdığı parayı ne yaptınız. bizim hakkımızı ne yapıyorsunuz. Allahınızdan bulacaksınız nasılsa. birisi sesimi duysun yardım edin maaş yatırmadılar. sorun su tahakkukta çalışanlara sorun su kesme bağlamada çalışanlara sorun otoparklara. bir yetkili duysun sesimizi nolur. kira veremedik kredi ödeyemedik. kredi kartı yatıramadık. siz gezip tozarken biz ne yapalım biz. nolur yardım edin. :(
uşak ın belediye başkanını hala nasıl görevden almıyolar anlam veremiyorum adam resmen esnafı dövüyor,otoparkçılık yapıyor,yalakalarını ihya ediyor yollar zaten malumunuz köstebek yuvası insanlar hangi yolu kullanacaklarını şaşırmış halde,yollara yapılan lalerin maaliyeti belli gideri belli ama çok yüksek gösteriliyor,elektrik ve su faturaları aldı başını gitti 45 yıldır uşakta yaşıyorum bu kadar büyük bir rezalet yönetimin bu kadar yakışmayan bir insanın geldiğini hiç görmemiştim bence akp yönetimi bu tarz insanları aralarından çıkartmalıdır yoksa daha çoook akp lekenecektir yazıktır ama uşak hiç bu kadar borca girmemiş bu kadar küçük düşürülmemiştir çok yazık
gelmiş geçmiş belediye baskanlarinin icinde en büyük esnaf düşmani cahan dir...ama bunun birde obur dunyasi var yarina kalirda yanina kalmaz cahann
aşağıdaki yorumları okudum ve birkaçı hiç hoşuma gitmedi cahanı pışpışlayan cahanın köpeği olmuş bi kaç vatandaş var neyin ne olduğunun farkında değil cahan uşağımızı modern yapayım derken iyice zıvanadan çıkarttı topraklı yollar, düzensiz trafik bir an evvel gitmesi için dua ediyoruz. erkan bey kesinlikle muazzam bir yazı yazmış ellerine ve yüreğine sağlık
bu başkanı almazsa bir dahaki belediye seçimlerinde akp başka aday gösterse bile geçemez..millet bu başkan yüzünden akp ye gıcık oldu..o yüzden mutlaka alınır bence..
alınacakları ile ilgili haberlere olan itimat kaldı mı sormak gerek , seçim geldi oldu zaten yıllar geçti alınacak alınacak denirken........
dün gece bu yazı için bir yorum göndermiştim sağolsunlar yayınlamışlar lakin aynı dün gece burada ki yorumum gibi uşakta 9 kadın fetöden tutuklandı haberinin altına da fetönün nasıl aşşağılık bir din düşmanlığı güttüğü ile alakalı yorum yazmıştım lakin yatınlanmamış...aklıma birden acaba sorusu geldi.ancak bu halk sizlerin de fetöcü düşmanı olduğunuzu iyi biliyor..bence yorumu okuyup yayınlama gereği duymayan yöneticiniz veya editörünüzü tekrardan gözden geçiriniz