Ali Erdoğan 2009 yılında MHP’den seçildi ama daha yolun başından itibaren MHP’liler belediye imkanlarına cemaatin çöreklenmesine isyan etmeye ve Ali Erdoğan’a muhalefet etmeye başladı. Bu gün de Cahan; en çok Ak Partililer tarafından eleştirilmekte, Menzil cemaatinin Belediye imkanlarına çöktüğü gerekçesiyle.
Ali Erdoğan MHP’de kendisine yükselen sesleri bastırabilmek için cemaatin dışında bazı partililere ve meclis üyelerine bir takım imkanları peşkeş çekmek suretiyle kendisine tırnak aradı. Özellikle bazı belediye meclis üyelerini UTAŞ ismi verilen arpalıktan nemalandırarak kendine nüfuz edindi. Bu günde Nurullah Cahan’ın, biatını aldığı bazı partililer ile birlikte Menzil yapılanmasına UTAŞ üzerinden ciddi rantlar sağlaması ile suçlanıyor.
Ali Erdoğan’da arkasına emniyetten, valilikten vesair bazı devlet kurumlarından destek alarak sağı solu tehdit ediyor kendisine biat etmeyenleri, başta Asayiş Şube Müdürü Yılmaz Baytun, Milli Eğitim Müdürü Recep Düzgün Vali Özdemir Çakacak gibi isimler olmak üzere cemaate yakın pek çok ismin gücünden yararlanarak kendine düşman bildiği insanlar üzerinde baskı oluşturma yolunu seçiyordu. Bu günde Nurullah Cahan’ın aynı yöntemleri uygulayarak insanları dize getirmeye çalıştığı biliniyor. Düşünün ki Orman Bölge Müdürünü Uşak Orman Müdürüne aratarak yaptıkları ihaleyi iptal etmelerini isteyebiliyor. Düşünün ki KOM’da görevli olduğunu söyleyen bazı polisler Uşak Haber Merkezi ofisine gelerek sizi soruşturuyoruz, hakkınızda tahkikat yürütüyoruz diyerek tehdit edebiliyor. Düşünün ki; UTAŞ Başkanı, Nurullah Çavuşoğlu’na Arif Akçakaya aracılığı ile haber gönderip yazıp çizmemesini istediğini, devletin savcısına verdiği ifadelerinde bile kabul edebiliyor. Düşünün ki; SGK’dan görevli olarak gelen memurlar Cahan’ın isteği üzerine aldıkları talimat gereği denetime geldiklerini açıkça ifade edebiliyorlar denetime gittikleri iş yerine. Düşünün ki Uşak Valisi bizim verdiğimiz dilekçe ile mühürlediği Uşak Haber Merkezi ve Son Nokta Gazetesi’nin ofisini hala sırf Nurullah Cahan’ın hatırı için halen kapalı tutabiliyor. Cahan’ın hatırı için böyle davrandığını düşünüyoruz zira bizim Uşak Valisi Ahmet Okur’un bize kızmasını gerektirecek en küçük bir yazımız ya da fiilimiz söz konusu değil. Ayrıca Okur, Defterdar beyin ofisin açılması lazım aslında şeklindeki telkinine İçişleri Bakanlığından emir beklediğini söylüyor. Düşünsenize ofisin mühürlenmesi hadisesi bizim verdiğimiz dilekçe sonrası oluyorsa yani herhangi bir talimat olmaksızın gerçekleşiyorsa İçişleri Bakanının talimatı ile konunun ilgisinin olduğunu nasıl düşünebiliriz? Düşünsenize, belediyede 54 memur-işçi hiçbir adli ya da idari soruşturmaya tabi tutulmaksızın Cahan ve ekibi tarafından paralelci ilan ediliveriliyor ama bu ilan için gerekçe olarak emniyetin istihbaratları gösteriliyor. Cahan, Valilikte daha sonra açıklama yapıyor bu tasarrufun belediye kaynaklı istihbarat olduğunu söylüyor ama iki gün sonra Ufuk Uğur yeninden Emniyet İstihabratını işaret ediyor, üstelik tatmin olmadığını söyleyerek suçlayabiliyor ama kimse siz ne yapmaya çalışıyorsunuz diyemiyor bu ekibe?
Düşünsenize Savcılık Paralel Terör Örgütü operasyonu yürütüyor ama Ufuk Uğur sağda solda operasyonu kendinsin yürüttüğü algısını oluşturmak için dedikodular yayıyor. Sanki soruşturma üzerinde soruşturmayı yürüten Başsavcı Vekili Hacı Aykut Aydın ve Bahadır Sakaoğlu’nun da üzerinde bir etkisi varmış izlenimi uyandırarak bu durumu bile bir fırsata dönüştürmeyi düşünebiliyor. Bunların benzerlerini Ülkü Ocaklarında görevli gençlere paralelciler kumpas kurduğu süreçte Bakır Mutlu önderliğindeki ekip ve Ali Erdoğan da yapmıştı hatırlarsanız.
Ali Erdoğan Gülen Cemaatinin okullarına yurtlarına vs. çok ciddi iltimaslar geçtiği sebebiyle tarafımızdan pek çok kez eleştirilmişti ki; şimdilerde bizim yazılarımızın pek çoğunun iddianameye kaynak olduğunu bilmekteyiz. Bu günde Nurullah Cahan’ın Menzil yapılanmasına yaptığı jestlerle ilgili pek çok habere ve makaleye imza attık.
Ali Erdoğan Gülen cemaatini Belediyede kadrolaştırmak suçlamasıyla defalarca tarafımızdan eleştirilmişti. Bugün de yine bizler defalarca Menzil kadrolaşmasına dikkat çeken haberlere imza atmaya mecbur kaldık.
Ali Erdoğan da Karun AVM, Anadolu Mola başta, Ağaoğlu’na ait işletmeler ve TÜPRAG başta olmak üzere pek çok büyük şirketin usulsüz şekilde imara aykırı tasarruflarda bulunmasına göz yumuyor ve karşılığında rant elde ettiği yönünde iddialara muhatap oluyordu. Nurullah Cahan da aynı şekilde bu tarz işlere göz yummayı sürdürmekle kalmadığı gibi, Anadolu Mola’nın yaptığı usulsüzlüğün aynısını başka firmanın da yapmasına göz yumabiliyor. Anadolu Mola’nın bulunduğu yer malumunuz olduğu üzere, sonradan ara bölmeleri duvarları yıkılmak suretiyle tıpkı Karun AVM gibi ruhsata aykırı hale getirildi. Yani mevcut haliyle depreme dayanıksız. Üstelik kira sözleşmesinin tarihi dolalı yıllar olmasına karşın yıllardır süresiz sözleşmesiz kiracı olarak Belediyenin terminal olarak yaptığı yeri iltimaslı bir şekilde işgal etmekte. Anadolu Mola ile ilgili hukuk yolunu açması beklenen Cahan, hemen o mekanın sırtına aynı şekilde bir mekan açılmasına daha müsaade ediveriyor.
Ali Erdoğan da çevre yolları ve benzeri gelişmesi beklenen ama mülk sahiplerinin haberdar olmadığı alanların etrafında ciddi imar rantlarına göz yumduğu ve de başkalarının üzerinden de olsa mülk edindiği yönünde iddialar ile gündeme gelmişti. Cahan da yine imar rantı konusunda Ali Erdoğan’ın izinde olduğunu ispat eder nitelikte iddialar ile gündeme geliyor.
Ali Erdoğan da belediyenin hizmet ya da mal alımı ihalelerin tamamına yakınını cemaatine yakın firmalardan aldığı yönünde iddialar ile gündeme gelirdi. Nurullah Cahan da aynı şekilde iğneden ipliğe gıdadan inşaat malzemesine her şeyi Menzilci olarak bilinen firmalardan aldığı yönünde iddialar ile gündeme gelmekte.
Ali Erdoğan’ın zamanında da belediyenin işlerinin tamamına yakınını şimdilerde Menzil yapılanmasının içinde olduğu iddia edilen bir elektrik firmasına yaptırırdı. Nurullah Cahan da aynı firmayı ihya etmek için ne gerekiyorsa yaptığı gerekçesiyle sık sık eleştirilmekte. Hatta neredeyse her sokağa diktiği lale figürlü direklerin tamamını fahiş fiyata aynı firmadan aldığı ve sırf bu firmaya para kazandırmak için lale devri başladı esprisine sebep olan aydınlatma direklerini satın alıp diktirdiği yönündeki iddialar ile eleştiriliyor.
Ali Erdoğan da İsmetpaşa, pazar yeri esnafı başta olmak üzere esnaf kesimi ile ciddi bir kavga içerisine girmişti ve küçük esnafı yok etmek için ne mümkünse yapmış, AVM’lere büyük ölçekli firmalara büyük jestler yaptığı sebebi ile eleştirilmişti. Şimdilerde Nurullah Cahan’ın da aynı şekilde küçük esnafın burnundan getirebilmek için zabıta ve fen işleri başta olmak üzere belediyeye bağlı bütün kurumları devreye koyduğu ve zulme ortak ettiği konuşulup duruyor.
Ali Erdoğan da şehir içi ulaşım hatları ile pek bir meşgul olmuş ve mahkemelik olmuştu. Şimdilerde hat değiştirmek için hat sahiplerinden bağış adı altında rüşvet almak dahil pek çok suçlama ile karşı karşıya kalan Cahan ve ekibi de hat sahipleri ve minibüs şoförlerinin yarıya yakını ile adeta savaşa girişmiş vaziyette ve hat sahiplerinin haklarını ellerinden almak için ne gerekirse yaptığı ve hatta tehdit ettiği bilinmekte en azından konuşulmakta…
Ali Erdoğan da iyi ya da kötü niyetli hiçbir uyarıya kulak asmaz, despotça dediğim dedik kafası ile hareket ederdi ve yakın ekibinin tamamı yolsuzluklarla anıldığı halde kimseyle ilgili bir işlem yürütmez soruşturma dahi açmazdı. Cahan da yine aynı taktiği uygulayarak mağdur vatandaşa tavşana kaç tazıya tut şeklinde bir davranış biçimi sergilemekte, ayrıca despotizimin ve diktatöryanın dibine vurmakta…
Ama şunu kabul etmeliyim ki; Ali Erdoğan’ın ekibi daha profosyoneldi ve bu kadar açık yapmazdı bu işleri. Nurullah Cahan ve ekibi çok daha kabiliyetsiz çıktı ve bütün Uşak, Uşak Belediyesi’nde ciddi bir talan düzeni olduğunu kabul ediyor. Dilerseniz tanıdığınız tanımadığını 50 kişiye “belediyede sence neler oluyor” sorusunu sorun iddia ediyorum en az 45 tanesi talan ve rüşvet furyasından size bahsedecektir ve pek tabiî ki cemaat yapılanmasından. Ama şu da bir hakikat ki Ali Erdoğan ve ekibi asla Nurullah Cahan ve ekibi kadar cüretkar değillerdi ve bu cemaat talanını bu kadar yaygın hale getirmemişlerdi. Ayrıca Ali Erdoğan ve ekibinde kaba kuvvet Cahan ve ekibi kadar ön planda değildi. Bu ekip pek çok asayiş suçunu hiç kasmadan işlediği konuşulmakta. Bunu da Ali Erdoğan’ın Ak Parti desteğini alamamasına bağlıyorum.
Malumunuz Ali Erdoğan da o dönem iktidarda bulunan Ak Parti’ye geçebilmek için az takla atmamıştı ama başaramamıştı. Cahan zaten Ak Parti’den seçildiği için kanaatimce Ali Erdoğan kadar da engelleme ile karşılaşmıyor ve çok şımartılıyor. Bana öyle geliyor ki adli merciler bu ekibe siz çok oldunuz demezse, tez zamanda Uşak halkı diyecek. Allah muhafaza iyi şeyler yaşanmayabilir endişesi içerisindeyiz zira esnafın canı burnunda halkın da hiç keyfi yok. Hemen herkes belediyeden ve işlerin yürümediğinden muzdarip, hemen herkes Menzil yapılanmasından rahatsız, zaten millet cemaatlerin ne mal olduğunu çok net gördü ve neredeyse hepsinden adeta nefret eder hale geldi. Eskisi gibi cemaatlere rağbette kalmadı, sohbet evlerine giren çıkan bile yok artık.
Paralel çeteyi konu edindiğimiz "Birisi bu Uşak çetesini durdursun" başlıklı bir yazı yazmıştım geçmişte, o yazıyı dikkate değer bulmayan adli mercilerdeki yetkililer şimdi paralel soruşturmadan yargılanmakta ve tutuklu bulunuyor. Ümit ediyoruz ki şimdi ki yazılarımız dikkate alınır da, yeni bir cemaat yapılanmasından kaynaklı bir soruşturmaya gerek bile kalınmaz.
Ne yapsalar Devlet imkanlarını değil de Allahın imkanlarını ellerine geçirip cennete de soksalar Türk Milleti artık bu cemaatlerin hiç birisine eyvallah etmeyecek minnet etmeyecek gibi görünüyor.
bir önceki yazınız daha net anlaşılırdı bu yazı devrik cümle ve anlatım bozukluğu çok kısa ve net yazın yorum çok katmayın bence