Siyasetçiler Savcılığa soyundu, haysiyet cellatlığı yapıyor; Savcılar seyrediyor!
Bizim gazetemizi Fetö'nün gazeteleri ile aynı listeye yazdırıp kapattıranlar kimler? Ve neye dayanarak kapalı tutuyorlar? Kim bu belediye personelini FETÖ'cü ilan ederek bu insanları şaibeli duruma soktu? Kim bazı FETÖ Soruşturmasıyla ilgili bazı bürokrat yada Savcıların bu soruşturmayı rant aracı haline getirdiği iddiasını yada iftirasını ortaya attı? Kim siyasi rakiplerine FETÖ'cü diye yafta vurdu? Mehmet Altay'ın Fetullah Gülen'le yıllar önce çekildiği resimlerini bilgisayarından çalıp basına servis edenler kimler? Kim Belediyenin musluklarını FETÖ şüphesi üzerinde barındıran kişilere bağladı? Kim FETÖ'cülüğü sebebiyle Devlet Memurluğundan atılan memurlara sahip çıkma ve işine devam ettirme cüretini gösterdi? Kim esnafa, sanayiciye, mütahite tehdit ve baskı uyguladı? Kim güpegündüz adam dövdü yada dövdürttü? Bu suçların hepsi ve daha fazlası şehrimizde işlendi halen de işleniyor biliyor musunuz? Ve biz hala bu memlekette kanunların uygulandığına inanıyoruz yada kanun adamlarının varlığına inanıyoruz. İnanılır gibi değil ama gerçek ilk keşfedildiği yıllarda ABD'nin en ücra kasabalarında bir tek şerifin asayişi sağladığı hayali Teksas şehirlerinde bile bu kadarı emin olun yaşanamaz. Ama bizim şehrimizde bir grup tarafından bu ve çok daha fazlası suç bir arada işlendi. Dikkat edin bu suçların işlendiği iddia edildi bile demiyorum işlendi diyorum. Çünkü bu gerçekleri bütün Uşak biliyor.
Bütün Uşak biliyor UTAŞ adındaki firmanın Belediyenin parasını; belediyeden bedelsiz devraldığı araçları yine belediyeye kiraya vermek suretiyle nasıl iç ettiğini? Bütün Uşak biliyor şehrin neredeyse her sokağına gerekli gereksiz dikilen Laleli sokak lambalarının uçuk maliyetini? Bütün Uşak biliyor otoparklarla ilgili dönen dalavereleri ve kaydı küreği olup olmadığı bile bilinmeyen paraların belli kaynaklara aktarıldığını. Bütün Uşak gördü fakir fukaranın yetimin hakkı diye Belediye bütçesinden ayrılan para ile oluşturulan ramazan paketlerinin Menzilcilerin yurduna indiragandi yapıldığı görüntüleri. Bütün Uşak biliyor gazetecilerin şehir eşkiyalarınca tuzağa düşürülüp feci şekilde dövüldüğünü ve ardından bu şehir eşkiyalarının meydan meydan bize bir şey olmaz Emniyet ve Savcılık göz yumdu biz o arada dellileri yok ettik diye hava atıp elini kolunu sallayarak gezdiklerini. Bütün Uşak biliyor UTAŞ yönetim kurulu başkanıyım diyen zevatın telefonda ben Belediye Başkanıyım bu duruma alışın bu iş büyük şehirlerde böyle yürüyor diyerek tehdit ettiğini Başkana haraç vermeyi reddetmekten başka suçu olmayan Deva İnşaat ve Petrolün sahibi İbrahim Yıldırım'ı. Bütün Uşak'ın gözü önünde hiç suçsuz belediye personeli fetöcü ilan edildi ve işlerinden atıldı. Bütün Uşak'ın gözü önünde bazı belediye çalışanları emekliliğe zorlandı yada bazıları Güneydoğu'ya sürgünle tehdit edildi. Bütün Uşak'ın gözü önünde pazarcı esnafının ve semt sakinlerinin başına yıkar gibi hiç gerekçe üretmeye bile ihtiyaç duyulmaksızın milyonluk yatırım pazar yerinin bir sabaha karşı göçertildi. Bütün Uşak bunlar ve benzeri yülerce yolsuzluk yada usulsüzlüğü hatta daha fazlasını izledi tanık oldu. Ama biz ve bizim gibi bir kaç dürüstlük abidesinden (bu tabir Onların bize kullandığı bir tabirdir) başka hiç kimse arkadaş bu şehirde neler oluyor? Demedi diyemedi.
Hadi gazeteciler satın alındı diyelim sade vatandaşta korktu; ya bu Devletin Cumhuriyet Savcıları yada kolluk kuvvetleri neden görmedi bu olan biteni? Hadi diyelim hiç kimse suç duyurusunda bulunmadı şikayete bağlı suç olduğu içinde kimse üzerine elzem edinmedi. Ya bizim haberlerimizi köşe yazılarımızı da mı okumadı Sayın Savcılar yada kolluk kuvvetlerimizin başındaki insanlar. Kimse kusura bakmasın ağır konuşacağım bizim konuşmalarımızın içinden cımbızla çektiği cümleler ile ilgili suç duyurusuna ihtiyaç duyulmaksızın dosya açan Savcıların bizi takip etmediğine kimse beni inandıramaz. Kaldı ki defalarca birebir gidip anlatmışlığımız yada istendiği takdirde bilgi verebileceğimizi beyan etmişliğimiz de vardır kendilerine.
MHP'nin İl Başkanı olduğunu iddia eden ama bir türlü yönetimini bir arada uzun zamandır göremediğimiz yani aslında bırakınız partiyi elinde yönetimi dahil kalmayan zevat Muhterem Kuruçay sosyal paylaşım sitesi üzerinden daha önce gerçekleştirdiği sahte kabadayı pozlarına yenilerini ekliyor ve saçma sapan paylaşımlarla yine kafasının attığını FETÖ'cülükle suçluyor. Tabi bize dokunamıyor ne yapsın garibim? Bizimle ilgili söyleyecek tek cümlesi yok. Ama Uşak Üniversitesi Rektörü Sait Çelik'i Darbenin Uşak'taki 2 Numarası ilan ediveriyor ve aynı Rektör'ü kendisinin hapse attırdığını ima da etmiyor açıkça yazıyor. Hatta ileri gidiyor Erdoğan'ın bir zamanlar Ergenekon dosyasının Savcısı benim dediği gibi FETÖ dosyasının savcısı olduğunu bile yazabiliyor. Yetinmiyor soruşturmayı yürüten bazı bürokratları rant elde etmekle suçluyor. Yetinmiyor bazı gazetecilerin hatta halen görevde olan Sayın Uşak Vali'sinin ve bazı Ak Partili Belediye Meclisi Üyelerinin de FETÖ'cü olduğunu sağda solda söylüyor. E tabi bozacı olurda şıracı şahit olmaz mı? Aynı iddiaları aynı kişilerle ilgili Belediyenin hiç bir siyasi sorumluluğu olmayan sorumsuz ve her anlamda sorunlu Başkan Yardımcısı Ufuk Uğur'da dile getiriyor. Böylece iki ayrı çevreden aynı isimlerle iglili bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Yazı uzayacak ama varsın uzasın adımız çıktı nasıl olsa? Uzun yazan adam diye. Bir zahmet okuyun artık uzun demeyin. Burada yeri gelmişken Rektör ün FETÖ'cü olduğuna ilişkin dava ile ilgili bir çift kelam etmek istiyorum. Baştan söyleyeyim Rektör Çelik'in Pensilivanya ziyareti dahil Fetullahçılara yakınlığı ile ilgili pek çok haberi Uşak halkı bizden işitti geçmişte ve geçmişte Rektör'ü yanlış yaptığına ilişkin eleştiren tek kişi vede kurumsal kimlik bizdik. Sitemizin Mehmet Ali Kandilli, Vedat Orhan, Mustafa Yüce gibi pek çok yazarı bu konularda değişik bakış açıları ile eleştiriler getirmişti. Ama şunu belirtmeliyim ki bu eleştirilerin yada haberlerin tamamı 17/25 Aralık öncesine aitti. Yani Fetullah hareketi henüz Hizmet hareketi olarak tanımlanıp FETÖ olarak ilan edilmemişken. 17/25 Aralık sonrasına ilişkin benim şahsen bildiğim yada duyduğum FETÖ bağlantısı yok. Elbette ki bizim duymadığımız bir takım temasları olmuş olabilir bu da bizim değil hukukun sorunu kaldı ki bu konu hukuka intikal etmiş bir konu ve ben pek Hukuka intikal eden konularda yazıp çizmeyi sevmem. 17/25 Aralığın Milat kabul edilmesi doğru mudur? Değil midir? Bu tartışmada benim boyumu aşar çünkü hukukçu değilim. Ama sizde takdir edersiniz ki bir Milat almazsak bu konuda işin içinden çıkılması pek mümkün görünmüyor ve kabul etsekte etmesekte bu tarihlerin Milat kabul edilmesi gerektiğini söyleyenler şu anda ülkemizi idare edip bu soruşturmanın açılmasını ve yapılmasını isteyenler.
Yani örneğin Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Kaldı ki aynı Erdoğan Rektör Çelik'i 17/25 Aralık olaylarından çok sonra yeniden Rektör olarak atayan kişi. Halen görevden alıp yerine Rektör ata(ma)mış olması da bana sorulursa hayli ilginç bir durum. Bilmiyorum sizler nasıl okursunuz ama bana sanki bu durum yani Rektör'ün bir türlü görevinden alınmamış olması ve yerine Rektör atanmamış olması Cumhurbaşkanı'nın Çelik'e referans olduğu anlamında okunabileceğini düşündürüyor. Şahsen ben öyle düşünüyorum en azından. Kaldı ki Rektör'le ilgili henüz kesinleşmiş bir yargı kararı da yok sadece tutuklu yargılanmasına karar verildi ve örneğin önümüzdeki mahkeme de serbestte kalabilir. Ayrıca şahsen benim tam olarak neyle suçlandığına ilişkin hiç bir bilgim yok. Soruşturmayı yürüttüğünü iddia edebilen arkadaşlar daha detaylı bilgiye sahip olabilirler elbette. Nede olsa biz gazeteciyiz ve böyle bir iddiaya sahip olabilecek kadar Savcılara yada polise yakın değiliz. Ama bu beyler siyasetçi ve demekki Savcılara bu kadar yakınlar. Yakın olmasalar şimdiye dek haklarında işlem başlatılmaz mıydı sizcede? Peki ya gerçekten Rektör'e Sayın Cumhurbaşkanı referans ise ki atayan mercide oturan kendisi. O zaman Sayın Erdoğan'a da mı FETÖ'cü diyeceksiniz? Yada dolaylı olarak bunu mu ima etmektesiniz? Erdoğan'ın FETÖ ile mücadelesi ortada bunca FETÖ'cü cezaevinde olduğuna göre ve kendisi halen Devletin en tepesinde olduğuna göre kendisine böyle bir suçlama yöneltmek abesle iştigal değil midir? Erdoğan'ı FETÖ ile suçlayamadığınıza göre bu durumu kendinize nasıl izah ediyorsunuz? Zaten aslını astarını bilmediğim ama Rektör'ü alanın kendisi olduğunu çok sonra öğrendiğim Cumhuriyet Savcısı Bahadır Sakaoğlu'nun kolay düşeceğini zannetmediğim bir takım tuzaklardan ve kumpaslardan da bahsediliyor. Yani dışarıda kurgulanan bir mizansen ile hem Savcının hem de Rektör Hocanın kumpas kurbanı edildiğine ilişkin iddialar dillendirenler de yok değil.
Demem oki ya Rektör Çelik önümüzdeki mahkemelerinden birinde serbest kalır ve suçsuzluğu ortaya çıkıp beraat ederse? Hani oldu ya ileride Mahkeme beraat yönünde karar verdi. Siz şimdi haysiyet cellatlığına soyunanlar o insanın hakkını nasıl ödemeyi düşünüyorsunuz? Yada o insanın mahvettiğiniz aile saadetinin ve çoluk çocuğunun yok ettiğiniz psikolojisinin vebalini nasıl ödemeyi düşünüyorsunuz? Sakın bana da Rektör savunuyor demeyin. Buna kargalar bile güler çünkü Rektör'e olan tavrımız da Rektör'le olan yakınlığımız da bütün Uşak'ın malumudur. Kaldı ki ben kimseyi aklama derdinde değilim ve kim FETÖ'cülük etmiş Benim Devletime ve Milletime bile bile zarar vermişse O'nun eli kurusun ve iki dünyada hesabını en ağır şekilde versin diye herkesten çok ben çırpınırım bunu da beni bilen herkes bilir.
Geçtiğimiz yıl Uşak Haber Merkezi stüdyolarında Mustafa YÜCE'ye konuk olduğu programlarda İngiliz Uşağı Tarikatler diye bahsettiği Nakşibendi tarikatı mensubu malum tayfa ile anlaştı ve Belediyeden iş almaya başladı Muhterem Kuruçay dediklerinde inanamamış kendisine konduramamıştım. Ancak bu duyumu aldığımdan kısa bir süre sonra Kuruçay'ın politik manevralarına tanık olunca bu duyumları doğrular nitelikte gelişmelere şahitlik edince paranın nelere kadir olabildiğini bir kez daha anlamış oldum. Kuruçay'a ve Belediye tayfasına kaldın mı? Yıllardır tanıdığım ve tanıdığım günden beri fetullahçı yapılanmaya birlikte küfrettiğim Coşkun Demir ve Mustafa Demiryay bile FETÖ'cü. FETÖ'cülerin Ülkücülere kurduğu tezgah sonucu hapse mahkum edilen isimlerden birisi olan İsmail Oskay bile FETÖ'cü. Düşünün adamcağıza FETÖ'cüler arkadaşlarıyla birlikte kumpas kurmuş ve 10 yılın üzerinde ceza vermiş. Ceza şimdi üst yargıda bugün onansa yarın cezaevine gidecek ama adamcağız FETÖ'cü olmakla suçlanıyor. Bu tayfaya kaldın mı? Kimler Fetöcü değil ki; Hazim Sesli'ye dolayısıyla Fetullahçı yapılanmaya UTSO'nun musluklarını teslim etmemek için verdiği mücadeleye bizzat şahit olduğum hatta birlikte mücadele verdiğim Mustafa Kuvvet FETÖ'cü mesela. Yine mesela Mehmet Altay, Mehmet Gün, Serhat Eren, Zafer Aydın hatta Zübeyir Yıldırım bile FETÖ'cü. Daha kimler var lisatede kimler bu beylere kalsan Kazım Şen ve Hakan Koruk FETÖ'cü Abdurrahman Yavuz'a da FETÖ'cü hatta FETÖ'nün basın sorumlusu falan demişlerdi ama zannediyorum sonradan Abdurrahman abi sularına gitti de O'na FETÖ'cü demekten vazgeçtiler.
Ama mesela ben hiç Mesut Keskin'e FETÖ'cü dediklerini işitmedim. Televizyonunu Devlet kapatıp elinden almış olmasına rağmen. Yada Mustafa Dayıoğlu mesela FETÖ'cü değil bunlara sorarsan. Utaşsporun başına geçirdiklerini işittiğim ama doğruluğuna emin olmadığım her gün birlikte oldukları 17/25 Aralık sonrası bile FETÖ bağlantısının sürdüğü iddiaları yazılıp çizilen İskenden Doğan'a da FETÖ'cü demediler hiç. Yada nedense mesela daha düne gelinceye değin üyeliğinden bile isitfa etmediği bilinen FETÖ'cü dernek Hukuçular Derneğinin üyesi olduğu bilien Nurullah Cahan'ın Fetö'cü olabileceğini söylemediler hiç. Mesela 17/25 Aralık sonrası bile bizim ofise ziyaretleri sırasında Fetuhllah Gülen'den hocaefendi diye bahsedip biz hakaret edince ağırına gidip savunmaya geçen AKP İl Başkanı Servet Kuş'un FETÖ'cü olabileceğini söylediler mi hiç ? Yine Ali Erdoğan'ı bizim partimize yani CHP'ye yamamaya çalışanlardan hiç birsini FETÖ'cülükle suçlamadılar mesela. Özkan Yalım'ın hiç bu tayfaca FETÖ'cülükle suçlandığına tanık oldunuz mu? Acaba Benzinlikte Kanal 58 Reklamı döndüren bilboradlar astığı için olabilir mi? Yada pazar yerinin yıkılacağı esnada direnen pazarcıya gelip AKP Milletvekili gibi Cahan'ı savunduğu için torpilli olabilir mi sayın Yalım. Siz hiç Alpay Özgür'ün belediye başkanı adayı iken yediğini iddia ettiği seçim dönemi topladığı bağış paralarının hesabını sorarken rastladınız mı Kuruçay'a. Bizzat kendisi bizim ekip dahil çok kimseye İl Başkanı olduğu takdirde Alpay Özgür'ün başta şimdi FETÖ'den tutuklu bulunan Ali Yıldırım olmak üzere bazı iş adamlarından alınan paranın hesabıunı soracağını söylemişti. Hiç bu konuda bir paylaşımına rastlayan var mı sayıun Kuruçay'ın. Yada FETÖ'cüler tarafından yapılan bağışlar karşılığında Alpay Özgür'ün belediye meclisi üyesi adayı yaptığı isimleri artık açıklamayı düşünüyor mu Sayın Kuruçay? Hemen belirteyim MHP ve Alpay Özgür'e ilişkin iddialar bana ait değil Kuruçay'a aittir ve bu söylentileri bizzat kendisinin dillendirdiğini bütün MHP Camiası bilir.
Bu arada son konuyu ilave etmeden geçmeyeyim. Mesela neden Sayın Kuruçay kendilerine FETÖ'cülerce kumpas kurulan insanların mağduriyetlerinin giderilmesi için bir çalışma içine girmez. Kimler bu tuzağı kurmuştur Ülkücü gençlere? Yada kimler kullanılmıştır? Başka adreslerin FETÖ'cülüğüne ilişkin soruşturma yürüteceğine önce kendi camiasının insanına sahip çıkma yolunu seçse ya kendileri. Bu arada yanlış anlaşılmasın ismi geçen yada geçmeyen hiç kimseyi FETÖ'cü olmakla suçlamıyorum çünkü ben haddimi bilirim. Hani İllede bir FETÖ'cü aranacaksa neden gerçek FETÖ'cülerden oluşmuyor iş siyasete yada bürokrasiye gelince. UMPAŞ Mağdurları var ben iki Yaşar'lar diyorum Yaşar Gediz ve Yaşar Kurt annelerinin hacı parasını yiyenlere zehir zıkkım ediyor uluorta, UMPAŞ'ın paralarını aşırıp zaman aşımına uğratanlar arasında hiç FETÖ'cü yok mu? Kim duyacak bu mağdurların sesini yada kim duyuracak acaba biz olmasak? Sahi acaba biz olmasak tabiri caizse gemi azıya alan bu insanlar ne yapacaktı bu şehre? Bizim eleştirilerimizde frenlemese bu insanları daha ne gibi kötülük edeceklerdi acaba bu şehre? Ve herkes ama herkes üç maymunu oynayıp kaderine rıza mı gösterecekti. Bu Kuruçay'ın ve her akıllı insanın tarifi ile İngiliz Uşağı tarikatlarının müritlerinin değiştirdiği kaderin akışına hiç mi kimse itiraz etmeyecekti acaba?
Yaz yaz bitmez ama bu kadarı yeter zannediyorum. Sanıyorum artık bundan sonrasını İlahi Adaletten bekleyeceğiz. Çünkü ne AKP Genel Merkezi ne Saray bunca olan bitene tanıklık etmesine rağmen dur demedi. Zaten hiç bir adli çalışma olduğuna ilişkin bir bilgiye de rastlamadık. Belediye Başkanı şimdilerde amatör ligten türlü şike ve rüşvet iddiaları arasında çıkarttığı Utaşsporla övünmekte. Düşünebiliyor musunuz? Şampiyon olduk dediğiniz ligteki en güçlü takımın bir yıllık bütçesi kadar parayı bir gecede o ligten çıktık diye kutlamada harcayan ve konuyu tam bir siyasi şova döken bir anlayışla yönetiliyoruz. Çok samimi söylüyorum o atılan havai fişeklerin o harcanan paranın içindeki tüyü bitmedik yetimin hakkı savuranların burnundan fitil fitil gelir. İlahi adalet asla gecikmez ve tam vaktinde tecelli eder. Tıpkı Uşak'ta tecelli edeceği gibi tam vaktinde...
belediye başkanı nin referandumdan once insanları mağdur ederek hayır a davetiye çıkarmıştır görevden alınması isabetli olacaktır.
egeşok halis aslan ve ali i̇hsan uzun umpaşın trilyonlarını yedi. pensilivamys ya rektörle birlikte gidenler de bu iki isim değil miydi sanki? onlar neden dışarıda çahana muhalif değiller bu yüzden mi acaba? belediye içinde bedinin damat kenan kara, zeki türegün yüksel doğan gibi isimler de şüphelidir
söz bitmiş nurullah bey. alpay seçimler için verilen partiye ait parayı kendine alıp cebe indirirse, akpde cemal doğan her dönem partinin parasının musluğuna geçip eşi dostu ihya ederse, bu işin içinden çıkılr mı köleoğlu denen zibidi durmuş yılmazın verdiği parayı benim uktemde harcadık kimse hesap sormasın demiş düşünde git işte. zafer aydın organ ticareti ile anılır,zübeyirin kirli işlerinin olduu söylenir, cahanın zaten fetöcü olduğunu herkes konuşuyor. düşün ötesini sahi bu sabah özle kalem müdürü seyfullah istifa etmiş acep neden ki?
akpartide servet kuşun ve nurullah cahanın eşinin 15 temmuz öncesine kadar toplantılara iştirak ettiği ve fetöcü kadınlara cesaret verdiği konuşuluyordu. kuruçayın durumu zaten malum. mehmet gün zaten geçmişte uğru çakmakın en yakın siyasi çalışma arkadaşı değil miydi? bence akpartide bir an önce talip gümüş, zübeyir yıldırım gibi isimler partinin başına getirilirek fetöcüler temizlenmeli aksi takdirde akpartide mhp gibi dağılma sürecine girer ki bana sorarsanız reis de temizlenmediği takdirde bunu isteyecek yani partiyi lav edecek bir yönteme başvuracak görünen bu. inşAllah belediyedeki ve yönetimdeki fetöcü ekipten başlanarak genel bir temizlik yapılır tabi özel idaredeki fetöcü ekip de bir an önce gitmeli.
sayın çavuşoğlu yazılarınız gerçekten çok güzel çok yerinde objektif tespitler yapıyorsunuz her yazınızda. size bir ilave getireyim. nerede bir fetö avcısına rastlarsanız savcı yada polislerimiz dışında bilinki o fetöcünün ta kendisidir. tıpkı fetöye 15 temmuz sonrası meydanlarda küfredenlerin çoğunun fetöcü olduğu gibi. akp'de siyaset yapıp fetöcü olmayan kimse yok ama ne hikmetse hiç oradan fetöcü çıkmadı hapse giden yada görevden alınan.
niye calisamazmi illa akp limi olacak bu ulkude calismak icim
o avukatın temsilcisi olduğu hukukçular derneğini bir araştır derim. genel başkanı mehmet sarı olan i̇stanbul merkezli 37 yıllık bir dernek olduğunu ve halen aktif bir şekilde faaliyette olduğunu görürsün sayın gugukçu
http://www.usakguncel.com/asayis/usak-ta-ohal-kapsaminda-kapatilan-okul-yurt-sendika-ve-dernekler-h1663.html
OHAL kararnamesiyle Uşak'ta kapatılan vakıf, dernek ve okulların tam listesi şöyle:
http://t24.com.tr/haber/iste-usakta-ohal-kararnamesiyle-kapatilan-vakif-dernek-ve-okullar,351606