Atalarımız Kuruluş Anayasasından beri yapılan bütün Anayasalarda virgülüne dokunulmadan günümüze kadar gelen değiştirilmesini istemenin bile suç olduğu maddeler koymuşlardır anayasamıza; ki bu maddeler rejimi korumak için konulmuştur, bu sistemi ya da rejimi oluşturup tasarlayıp kuran Atatürk ve silah arkadaşları tarafından. Şimdi bu gün Meclisin gündemine getirdiğiniz rejim değişikliği teklifi işte o değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez denen maddelerin arkasından dolaşmaktır ve bu en hafif tabirle hukuka ihanettir. Ülke kan gölüne dönmüş, bölünme tartışılıyor yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik, çocuk ve kadın istismarı, mağduriyetler ve suçlar almış başını gitmiş. Tüm bunlar olurken milletin meclisinde oturanlar şimdi de Başkanlık teranesi tartışıveriyor; yerseniz. Ayrıca bu anayasa maddelerinin değiştirilmesini teklif edenler yada bu maddelere aykırı anayasa maddesi teklifi getirenlerin hangi suçtan yargılanmaları gerektiği de açıktır.
Konumuza dönelim; rejim değişikliği gibi meselelerin, gündem edilip tartışılması işine eskiden kahvelerde bile kimse cesaret edemezdi. Hatta Cumhuriyetin temel değerlerine aykırı konuşmalar dahi yapılamazdı hiç bir yerde eskiden. Şimdi bakıyorum da, üstelik neredeyse her gün bir yerlerde bombanın patladığı her gün yeni şehit haberleri duymaktan gına getirdiğimiz, böylesi milletin yaslı günlerinde meclisteki vekilllerimiz öyle bir noktaya geldiler ki yasama ve yürütme işlerini yürüten Büyük Millet Meclisi'nde tartışıyor rejim değişikliği meselesini...
Yani böyle bir vakitte hiç olacak iş mi bu? Bardağı taşırmak istiyoruz der gibisiniz. Adeta tüm vekiller olarak milletle alay eder gibisiniz ve bilmem farkında mısınız? millet her şeyin farkında artık. Yine siz uyandırdınız uyuyan milleti birbirinize düşerek. Siz sona gelindiğini ve planın çöktüğünü farkedip, birbirinize düşüp birbirinizi eleştirdikçe, tabiri caizse kuyruğuna basılan ya da sıkışan konuştukça öğrendi bu millet kimin ne olduğunu? Neyse bırakın artık mecliste cambaza bak oynamayı da terörle mücadele için gerekli yasal düzenlemeleri yapıp askerin, polisin, savcının, hakimin elini güçlendirmenin yollarını arayın. Palazlandırıp şimdi de mücadeleye mecbur ettiğiniz yani bir nevi hedef tahtasına yerleştirdiğiniz Cumhuriyet Savcılarını, güvenlik güçlerini cesaretlendirmek ve de sağ salim bu operasyonları tamamlamalarını sağlamak maksatlı korunmalarını sağlamak için güvenlik önlemlerini artırın. Valiler, Emniyet Müdürleri, Cumhuriyet Savcıları canından endişe ederse kim uğraşır mafyatik yapılarla, kim uğraşır terör örgütleri ile?
Daha operasyonları Valilik oluruna bağlayan kararnameyi ya da örgütle mücadelede askerin polisin elini kolunu bağlayan kanunları bile değiştirmediniz. Daha FETÖ'cülükten sorgusuz sualsiz cezaevine atıpta aylardır hakim karşısına çıkaramadığınız, dolayısıyla tutuklanmaya değer, suç işlememişse büyük haksızlık etmiş olduğunuz insanlar var cezaevinde mağdur. Kaldı ki suçlu da olsa insanların neyle suçlandıklarını bilmek ve savunma yapmak hakkı ellerinden asla alınamaz. Bunun makul süresi bellidir zaten hem kanun hem vicdan terazisinde. Bize ne ,o bizim işimiz mi? Demeyin hiç; Savcının işi Polisin işi de demeyin sakın! Savcı mı kaldı polis mi kaldı elimizde? Devletin Uşak'taki savcı ve polis sayısı neredeyse yarı yarıya eksildi, bunaldı yazık adamcağızlar da bir personel takviyesi mi yaptınız? Üstelik iş bir hayli artmışken yarı yarıya düşen hakim ya da savcı sayısına takviye mi geldi; hayır! Peki polis sayısı ne alemde? Neyse bu başka bir yazının konusu idi araya sokuşturalım dedim. Emniyet ve Adliye personeli kan ağlıyor işten başını kaldıramıyor ve sosyal yaşamları bitme derecesine geldi haberiniz olsun. Tüm bu zorlukları bilerek çıkartmadığınızı ya da kolaylıkları bilerek gercekleştirmediğinizi nerden bilsin insanlar?
Birde utanmadan geçmiş milletin karşısına biz bu sistemi değiştirsek mi ne dersiniz? diye millete sormaktasınız. Üstelik yine politik rant aparmak, bu bahane ile popülarite artırmak derdinde pek çoğunuz. Kimisi Vekillik koltuğunu tekrar kazanabilmenin peşinde, kimisi FETÖ'cü olmadığını ispat etme dedinde bu vesile ile. Bir grubunuz kahramanlık aparmanın derdinde güya karşı çıkıyor gibi yapıp, bir kısmınızsa milleti oyalayip iktidardaki işgal süresini artırdığı için ellerinizi ovuşturmaktasınız. Çok az samimi insan var aranızda ne yazık. Boşverin bu işleri, sizin pek çoğunuz boş kağıda imza atanlardan, pek çoğunuz Fetullah gibi bir meczupun haşa "mehdi" yada Halife diye elini eteğini öpenlerden, pek çoğunuz kendi memleketinde türlü çertefilli işlerle yalanla dolanla anılanlardansınız. Sizin vereceğiniz reyin ne ehemmiyeti var ki zaten. Zaten pek çoğunuz iradesini FETÖ'ye ya da başka bir erke (genel başkan gibi) kaptırmış insanlarsınız. Size söylüyorum eyy milletin vekilleri, delikanlı iseniz bırakın mecliste cambaza bak oynamayı da, kendi aranızda oylama bile yapmadan hatta hiç muhalefete süre tanımadan, yani şu eksiği de var şu yönüde var diye eleştirtmeden hiç kimseye, millete getirin o değisikliği de alın bir güzel cevabınızı. Alın boyunuzun ölçüsünü!
Milletin meclisi diyorsunuz ama orada milletten ne eser var ne esame! En azından milletin dertleri konuşulmuyor o mecliste. O mecliste milletin emeklisi, emekçisi, dulu, yetimi perişan olduğu halde, bir kez bile gündem edilmiyor. Mecnun'a sormuşlar neden erken yattın, siz Leyla'dan konuşmuyordunuz ki; Neyleyim Leyla'nın konuşulmadığı dost meclisini, baktım mevzu Leyla değil bende çektim uyudum demiş. Neyleyim milletin konuşulmadığı Millet Meclisini! Millette zaten ilgilenmiyor artık Meclisinde ne olup bittiği ile. Çok açık konuşuyorum O meclis şaibeli, hiç Gazi Meclis edebiyatı falan yapmaya kalkmayın. O meclis Gazi Meclisi olsa Türk Devleti asla FETÖ denen hainler güruhu tarafından neredeyse yarı yarıya ele geçirilemezdi. Mutlaka meclis milleti ya da devleti uyandırırdı. Ama asker uyardı meclisi, MİT uyardı; kısaca devlet uyardı da meclis duymazdan geldiği gibi milletin gündemine bile taşımadı bu uyarıları. O meclis Gazi Meclis olsa, sınırdan sokulan terörist çadır mahkemelerinde affedilip cebine para konarak serbestçe sokaklarda dolaştırılırken askerin, polisin kolunu bağlar mıydı hiç?
Evet hiç kusura bakmayın ama resmen taşları bağlayıp, köpekleri bu milletin üzerine saldınız çıkardığınız kanunlarla. Ama bakın ne kadar uğraşsanız da FETÖ'cü yapamamışsınız devletimizin tamamını! Devletini; Devlet bilen, memurumuz, amirimiz çoğunlukta imiş çok şükür ki işler yürüyor ağır aksakta olsa. İftira ile iliştirdikleriniz dahil yüz bin kişi bile edinememişsiniz ki yarıdan fazlasının iftira çıkabileceğini düşünüyorum. En azından böyle bir örgüt bilinciyle hareket eden sayısının koca ülkede iş adamı, medya, siyasetçi dünyası dahil ki en fazla bu üç meslek grubunda var kanaatimce, hepsini toplasan örgüt bilinci ile hareket eden yani fetullahcı değil de gerçekten Fetöcü olan; bilmiyorum 100 bin insan çıkar mı? Bakın siz iktidarda olmanıza rağmen muhalefetten destek alarak 100 bin FETÖ'cü biriktirememişsiniz ama bu millet bağrında onların yani FETÖ'nün belini kıracak, hepsini tek tek tespit edip hesaba çekecek, yüz binleri yetiştirip Devletin Ordusuna, MİT'ine, Emniyetine, Adliyesi'ne önceden yerleştirmiş.
İkide bir neden muhalefeti de katıyorsun demesin okuyucularım, Vallahi ben katmak istemiyorum aslında, hiç değilse oy verenlerin hatırına. Çünkü hepsi iyi niyetle veriyorlar muhalefete oyu, biliyorum, ama dediğim gibi ben katmıyorum, onlar hep iktidara katıldılar da millet farkedemedi bu güne kadar. Kimse kendi parti yöneticisine vekiline yakıştıramadı. Ama kabul etsekte etmesekte çoğu kez ve çoğu zaman diliminde aslında iktidar muhalefet bazen el ele bazen de danışıklı dövüş şeklinde buraya kadar geldiler. Kabul etsekte etmesekte malesef yüzleşmeliyiz ki gerçek bu. Şimdi örnekler verip yazıyı uzatmak istemiyorum. Siz o geçmiş dönemlere gidip Baykal'ın Erdoğan'ı siyasete nasıl soktuğundan girin de Kılıçdaroğlu'nun bir türlü ellerine devlet görevlilerinin eriştirdiği belgeleri açıklamamış olmasına varıncaya değin Bahçeli'nin 3 Kasım seçim kararından girin de bugünkü tavırlarına varıncaya değin bakın. Hülasa, samimi söylüyorum muhalefette iktidar kadar olmasa da az kabahat işlemedi aslında.
Bakınız Güneydoğu'da adamlar yolu kazmış altına uzaktan kumandalı bomba yerlestirmiş meclisin haberi bile yok! Hadi AKP-HDP ortaktı diyelim o dönem, ya CHP ve MHP, orada teşkilatları mı yoktu? Yoksa haber mi vermedi parti teşkilatı üyeleri? Neden millete duyurmadilar dersiniz bu muhalefet partilerinin sayın milletvekilleri? Düşünsenize, sizce o bombayı oraya dünya devletlerinin iyi yetiştirilmiş istihbarat elemanları mı yerleştirmiş olabilir? Yoksa okuma yazma bile öğrenememiş, sağını solunu bile bilmeyen, ruh hastası psikopat öğrenme özürlü PKK militanları mı? Sizce hangi, hiç bir devlet terbiyesi almış subay ya da askeri olmayan hainlerden kurulu terör örgütü bu türden işleri başarabilen eleman ya da militan yetiştirebilir ya da böyle bomba düzenekleri hazırlayabilir? Biz biliyoruz İngiliz istihbaratının bu hususta iyi yetiştirilmiş adamlar barındırdığını; yine MOSSAD ve CIA'nın da bu yönde iyi yetişmiş elemanlara sahip olduğunu.
Bu olaylar da buz gibi yabancı istihbarat örgütü elemanlarının da bizim devletimizin içindeki FETÖ'cü hainlerin de parmağı var. Her neyse ,diyelim iktidar bunca tezgaha göz yumdu ya muhalefet nerdeydi? Askerler bağırdı PKK yol keser oldu diye, polis bağırdı vergi topluyor PKK diye. Asayişi bile PKK sağlamaya kalkıyor diye. Valiler izin vermediği için yapılamayan pek cok operasyon hazırlığı kaldı askerin. İnternette izledik PKK'nın vergi dairesi kurduğunu ya da trafik cezası kestiğini. Hani muhalefet neredeydi, kör müydü bu olanları? Hani Kılıçdaroğlu AKP'nin IŞİD'e desteğinin belgeleri var diyordu elimde, açıklarsa Davutoğlu çok zor durumda kalırdı hani? Madem şimdi AKP'ye çılgınca muhalefet ediyor açıklasa da AKP ve Davutoğlu zor durumda kalsa ya! Haydi Türkeş Başbakan yardımcılığı için yuttu ve unuttu, yeminle konuştuğu IŞİD'e silah gittiğine ilişkin belgeleri? Acaba siz ne karşılığında unutup yuttunuz sayın Kılıçdaroğlu? Üstelik delikanlıysan açıkla, varsa elinde bir şey diye çıkışmıştı, Kiziroğlu diye meydana inip küçük enişte diye dalga geçilerek karşılanan, meydanda kaldığı sürece alay konusu edilmekten kurtulamayan ve Erdoğan'ın emir eri olduğunu palas palandıras koltuğundan indirilmesine bile sesini çıkarmayarak ispat eden Davutoğlu!
Sahi birde Bahçeli ile Kılıçdaroğlu'na Meclis'teki BYLOCK'çu ve FETÖ'cü Milletvekili, belediye başkanı ve bakanların listesinin verildiğini biliyorum. Ki bunu yani BYLOCK'cu bakan ve Milletvekillerinin mecliste olduğunu Kılıçdaroğlu da ifade etti. Madem bu beyler FETÖ konusunda samimi, açıklasalar ya bu BYLOCK'çu vekilleri, hem kaldırıp şu dokunulmazlıkları yargının önünü açsalar ya! Gerçi Sayın Kılıçdaroğlu'nun son bir kaç aydır gerçekten samimi olduğunu düşündüren çıkışları olmadı değil. Partisini hiç değilse HDP ve FETÖ ile yanyana göstermeye çalışan zihniyete de izin vermeden muhalefet eder bir noktaya getirdi. Ayrıca Y-CHP söylemlerini terkedip, yeniden laik demokratik sosyal hukuk devleti vurgusunu öne çıkarmaya başladı. Ayrıca CHP olarak bu değışiklik hususundaki tavrı da diğer partilere oranla daha net CHP'nin her ne kadar yöntemi pek uygun bulmasamda.
Bugün başkanlık sistemi ne getirir ne götürür? gibi abuk bir soruya cevap arayacağına AKP iktidarı ne getirdi ne götürdü? İktidarda bir kaç ay daha kalırsa ne götürür? Bu soruların cevabı sorgulanmalı ve sine-i millet gibi ya da meclise milleti davet etmek gibi başka alternatifler tartışılmalı mesela. Neyse Kılıçdaroğlu'ndaki ve CHP'deki müspet değişiklikleri de belirtmiş olalım. Bu gerçekleri dile getirmezsekte haksızlık etmiş oluruz CHP ve Kılıçdaroğlu’na.
Bildiğiniz gibi zaman zaman Erdoğan ya da AKP'li bazı isimlerin bile konuşma ya da fiillerini buradan zaman zaman eleştiriyi bildiğimiz gibi övgüye değer olanı da göz ardı etmiyoruz mümkün olduğunca. Gerçekleri dile getirip hakkı hak sahibine teslim edebilmek adına bu ilaveyi yaptım. Samimi konuşuyorum elinde tesbihle kabadayı gibi paltoyu sırtına atıp poz veren, tarikat şeyhleri gibi koca koca gümüş yüzüklerini ille de köstekli saatini pozlarında ön plana çıkaran. Geçtiğimiz günlerde "bir oyum var o da evet" diyerek bana ilk kez doğru söyledin uzun zamandır; zira gerçekten de artık bir oyun var sadece, geçerse ona sözün geçer dedirten Bahçeli'yi zaten eleştirmeye değer bile bulmuyorum artık bu son açıklamasından sonra. AKP ve HDP'nin zaten tamamına yakını mecburen FETÖ'cü olduğuna göre siz düşünün kaç vekil vardır mecliste FETÖ'cü.
Neymiş efendim 330 çıkarmıymış! Atmıyorum 400 bile çıkartırlar Erdoğan istese. FETÖ'cü bir kaç milletvekili tutuklanıverir hemen hepsi hizaya gelir, sıra bize gelmesin aman diye. HDP'liler zaten yeterki hapisten kurtaracağız deyin, ülkeden çekip gitmeye razılar çünkü! Kürtler arasında da zerre haysiyetleri kalmadığına eminim ve siyasi hayatları da bitti. MHP ve CHP'de de hatrı sayılır derecede, eksiği gediği, gizli saklı işi bulunan vekiller de derhal hizaya gelir, olur sana 400 hatta 450'yi bile bulabilirler. Ama halk buna uyum gösterir mi, asıl problem burada başlıyor. Çünkü halkın hiçte öyle göründüğü gibi kendi rızasıyla sistem değişikliğine falan gideceği, hatta gitmeyi düşündüğü bile yok. Halkın sistemle bir problemi yok. Halkın problemi sistemi bu hale getirip her yeri arıza açtıranlarla. Bu nedenle zaten amaç meclisten karar çıkartmak değil amaç, milletin gündeminden Ensar'ı çıkartmak, amaç milletin gündeminden şehitleri çıkartmak. Amaç milletin gündeminden yolsuzlukları ayakkabı kutularını çıkarmak. Amaç milletin gündemine rejim değişikliğini sokup hiç değilse yarısını ikna etmek bu değişime ve milleti dönüştürmek.
sanki bir şey değişecek,biz uşağa bakalım.cemaat elinde sağlık bu kadar beklenir.yil 2017 hala erkekler her işi yapar diye iş veriliyor.bu i̇şler küçük yerde adalet olmazsa büyük yerde hiç olmaz