Yılmaz Özdil’in Hürriyet gazetesinde yayımlanan bir yazısını okudum gülmekten karnımın içi acıdı. Türkiye’de son yıllarda adaletin nasıl işlediğine dair ciddi ipuçları veren bu yazıyı olduğu gibi sizinle paylaşacağım. Nereden icap etti diye soracak olursanız bu durum bana Uşak’ta sırf Ak Parti’li bir belediye olmadığı için bu sıkıntıları yaşadığını düşündüğüm belediye başkanı ve ekibi ile ilgili gariplikleri hatırlattı..
Geçtiğimiz günlerde yapılan operasyonda gözaltına alınan bir belediye başkan yardımcısı bir dost meclisinde anlatıyor, kendisine yöneltilen bir soru aynen şöyle evinden büyük bıçak çıktı. Onu neden aldın. Başkan Yardımcısı cevaben diyor ki ya o kurban bıçağı ne için alınır tabi ki kurban kesmek için, bunu bana değil satana sorun. Beni bunu sormak için mi aldınız yani? Bunun gibi bir çok traji komik olay sorgular sırasında ortaya çıkıyor lakin dosyalarda gizlilik kararı olması nedeni ile yazmam şimdilik uygun olmayabilir.
Bu ve buna benzer bir çok komikliğin yaşandığı Uşak’ta geçtiğimiz günlerde haberlere konu olan Ağaçbeyli beldesi ile ilgili bir operasyonun düzenlenmemesi enteresan değil mi? Yoksa Ağaçbeyli belediye başkanı Ak Parti’li olduğu için mi? Bir sürü saçma sapan denilebilecek konudan hakkında soruşturma bulunan Uşak Belediyesi Ali Erdoğan Ak Parti’ye geçerse rahatlara mı acaba? Sorusu ister istemez zihinleri kurcalıyor. Burada asıl ilginç olan kamuoyunun bu ve bunun gibi olaylardaki kabullenmişliğidir. Ben sözü daha fazla uzatmadan sözü Yılmaz Özdil ustaya bırakayım..
Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanmasına “tarihte ilk” filan deniyor ama… “Hitit Kralı” şüpheli şahıs birader! Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanmasına “tarihte ilk” filan deniyor ama… “Hitit Kralı” şüpheli şahıs birader!
Esprileriyle ünlü gazeteci Musa Ağacık, değerli arkadaşım Nedim Şener’le telefonda konuşurken, kendisini Hitit Kralı Şuppiluliuma’nın torunu Musaluliuma olarak tanıtıyor ve hukukun gukuk olduğunu anlatırken, Hitit Yasaları’ndan bahsediyor. Konuşma kaydediliyor, iddianameye konuyor iyi mi… Böylece, Hitit Kralı 3 bin 350 sene sonra delil oluyor.
Ki, Zeus…
Deyus olmuştu.
Aynı iddianamede.
Benzer ciddiyet, İzmir’de yaşanıyor… CHP’li belediyeleri basıyorlar ya, orda.
Alaçatı Belediye Başkanı, zart diye tutuklanıyor, 185 sene hapsi isteniyor. Başkan “niye?” diye soruyor. Telefon konuşmalarını delil olarak gösteriyorlar. Okuyor… “Ne oldu bizim beleşten 145 bin lira” demiş, tutanaklarda öyle yazıyor. “Kardeşim ne beleşi… Ne oldu bizim Beldes’ten 145 bin lira diye sordum, yanlış dinlemişsiniz” diye itiraz ediyor. İnceleniyor. Hakikaten öyle, Beldes’ten yani, belde belediyelerini destekleme fonundan beklenen 145 bin lira var. Kayıtlar tekrar dinleniyor.Beldes demiş, beleş yazılmış. Başkan görevine dönüyor.
Büyükşehir operasyonunda Hüseyin Ercan’ı gözaltına alacaklar, polis gidiyor, Hüseyin Mercan’ı yakalıyor! Hüseyin Mercan, çiftçi… “Banka borcum bile yok, borcum olsa ineğime haciz gelir” diye yalvarıyor, “bırak bu ayakları” diyorlar. Sonradan Hüseyin Ercan’ın haberi oluyor, polise gidiyor, Hüseyin
Ercan’ı gözaltına alıp, Hüseyin Mercan’ı bırakıyorlar.
Eshot’tan emekli Rafet Bayram’ı alacaklar, gidip, adaşı Rafet Bayram’ı alıyorlar. Alınan Rafet Bayram da emekli ama, Eshot’tan değil, albay emeklisi, hiç itiraz etmiyor, kuzu kuzu geliyor… Savcı kimliğine bakıyor, “sen niye geldin?” diye soruyor. Emekli albay “bilmiyorum, herhalde Ergenekon’dan veya Balyoz’dan aldılar diye düşündüm” diyor. Savcı, albayı kovuyor. Orijinal Rafet Bayram’ın haberi oluyor, bakıyor ki kimse gelmiyor, Eshot otobüsüne binip, Emniyet’e gidiyor, “nerdesin bu saate kadar” diye fırçalanıyor.
Büyükşehir, emek şenliği yapıyor, Şevval Sam konser veriyor. Müfettişler, konseri organize eden müdüre “neden ihale yapmadın, tek teklif aldın?” diye soruyor… Müdür ne desin, “abi beş tane yok ki, memlekette bir tane Şevval Sam var, neyin ihalesini yapayım?”
Haysiyet celladı gazteciler “Büyükşehir Belediye Başkanı, parke taşlarını oğlunun şirketinden satın aldı” diye manşet yapıyor. İnceleniyor. Başkan’ın oğlu sadece ihracat yapıyor. Kamuya, belediyelere sattığı tek kuruşluk mal olmadığı gibi, koskoca İzmir’de, rica üzerine sadece bir kişinin evi için maliyetine parke taş verdiği ortaya çıkıyor, o kişi de AKP mebusu.
Hani şu meşhur fıkradaki gibi, bizim bakan İsviçre Denizcilik Bakanı’yla tanışıp “sizde deniz yok ki” deyince, İsviçreli “sizde de adalet bakanlığı var” demiş filan…
Öyle oluyor.
Yılmaz Özdil / Hürriyet
Bu kerameti kendinden makbul zat çok makbul bir zatmı??? elbette ülkede yanlışlıklar yanlılıklar oluyor inkar edemeyiz ama bunu söyleyecek kişilerinde çok temiz olması lazım değilmi. YANİ BAŞKALARINI ELEŞTİRİRKEN KENDİYİNDE ASGARİ DÜZEYDE TEMİZ OLMAN LAZIM