Talih Kuşu Olsanız ve Milletin Bu Aman Sendeciliğini, Vurdum Duymazlığını Yaşasanız, Görseniz Kimin Başının Üzerine Konardınız.!
Şimdi gelelim Talih Kuşu Hikayesine ve günümüzle ilgisine: Yukarıda da belirttiğim gibi hikaye bu ya; Eski zamanlarda çok iyi kalpli bir bezirgan (eski tabirle çerçi ama büyüğü) yaşarmış. Bu aynı zamanda zeki ve güler yüzlü bezirgan; Kervanlarla belde belde gezip gittiği yere çarşı kurar, ticaret yapar helalinden para kazanırmış. Asla yalan söylemeyen, ticaretine hile katmayan birisi olduğu için de herkesin tercih ettiği bir bezirgan imiş, bu sebeple de oldukça zengin imiş. Her neyse, bu bezirganın bir de yanından hiç ayırmadığı, lafı yüzünde, sözünü hiç esirgemeden düşündüğünü söyleyen küstah ama sadık bir kölesi varmış. Bezirgan kölesini hiç yanından ayırmaz, diyar diyar gezermiş. Yine bir gün Bezirgan ile kölesi yanlarında ticaret kervanları ile seyahat ederken, yolları yıllar evvel uğradıkları bir beldeye düşmüş. Beldeye girince ürpertici bir sessizlikle karşılaşmışlar, etrafta kimsecikler yok, şehir adeta terkedilmiş izlenimi vermektedir. Ne olduğunu anlamaya çalıştıkları esnada yaşlı bir kadın karşılarına çıkar. Ne oldu bu şehire diye sorunca, yaşlı kadın "kralımız öldü herkes meydana toplandı" der. Meydanı parmağı ile işaret eder. "Talih kuşunu bırakacaklar ve kimin başına konarsa o yeni kralımız olacak" diye ilave eder yaşlı kadın.
Bezirgan ve sadık kölesi meydana doğru ilerlerler. Daha sonra meydandaki birisine "bu talih kuşu şimdi kimin kafasına konarsa konsun kral o mu olacak?" diye sorarlar. Vatandaş kafa sallar ve evet der, "kimin başına konarsa konsun biz razı oluruz ve kral yaparız" diye cevaplar. Peki "biz de beklesek meydanda bizden birisinin başına konarsa da mı kral ederseniz?" diye sorarlar bu kez. Yanıt yine evettir, farketmez der vatandaş kimin kafasına konarsa konsun. Bunu duyan bezirganbaşı derhal köleye emir verir. "Söyle kervana yola devam etsin biz ikimiz kalalım" der "belki benim başıma konar" der. Böylece bezirgan ve kölesi de kral adayı olarak meydanda beklemeye koyulurlar.
Bezirgan kayanın üzerine çıkar ki, kuş benim başıma konsun, kölesini de ayak ucuna oturtur. Bir müddet bekledikten sonra bezirgan sorar, senin başına konmaz da olaki konsa der kölesine ne yaparsın, nasıl yönetirsin ülkeyi? Köle cevaben; padişahım, efendim inşaallah senin kafana konar ama talihsizlik edip benim başıma konarsa, ben bu millete her zulmü reva görürüm. Ne kadar zenginlikleri ve değerli şeyleri varsa alırım ellerinden. Atalarına niye burayı yurt edindiniz diye küfredecek hale getiririm onları. Her türlü zulmü reva görürüm, benim krallığım süresince aç koymasam da karınlarının tam doymasına izin vermem, cezaevleri dolar taşar, yeni yeni cezaevleri yaptırır insanları bir bahane bulur cezalandırırım, ağır vergiler uygularım. Üstelik kazanırken de vergi öderler, harcarken de vergi öderler. Hayatı burunlarından getirir, doğduklarına pişman ederim. Zaten doğumu da kontrollü hale getiririm. Doğum yapan kadının kocasından para almaya başlarım, ölenin yakınından ayrıca alırım, mezarlıkları bile ücretli hale getiririm bu ülkede. Yeter demiş bezirgan sen sayarken bana gına geldi. Sen ne zulümkar bir insanmışsın der. İnşallah sana konmaz der.
Köle efendisine cevaben Padişahım İnşaallah bana konmaz, sana konarsa nasıl yönetirsin diye sorar. Padişah başlar anlatmaya; Bana konarsa ben bu ülkede hiç fakir insan koymam der. Nasıl yapacaksın padişahım diye sorarsan. Bunların şehirlerinin tam ortasından ve kenarlarından akıp giden ırmaklar var bunlar çiftçiliği hala buğdaydan ibaret sanıyorlar, sulama tarımını bilmiyorlar. Ben bu akıp giden nehirden tarlalarını nasıl sulayacaklarını bunlara tarif ederim, sulama tarımın nasıl yapılacağını bu topraklarda hangi mahsülün daha verimli ve lezzetli olacağını tarif ederim. Topraklarını, iklimini, rüzgarını analizlere gönderir ona göre bilimsel tarım yapmalarını öneririm. Gelirken gözüme çarptı bomboş bir arazi var, boş duruyor, oraya köyün ortak merasını yaparım. Yaz-kış orada otlak olmasını sağlayıp, hayvancılığı bunlara öğretirim. Bunların az ötede çok ormanlıkları var, o ormanı bi taraftan büyütürken, diğer taraftan seyreltme çalışmaları yapar o ağaçlardan mobilyalar üretmeyi öğretirim bu kentin insanlarına. Bazı evlerin altına mobilya tesisi kurdururum. Yine bunlar koyunların yününü kırpıp atıyorlar, ben bunlara ip eğirmeyi ve tekstilciliği öğretirim, evlerinin altına dokuma tezgaharı kurdururum. Kadınları çok güzel kilim dokur bu kentin, ama bundan dünyanın haberi olmaz. Bunlar pazarlamayı ve tanıtımını beceremedikleri için, onlara kilimlerini nasıl tanıtacaklarını ve pazarlayacaklarını öğretirim, biliyorsun zaten bezirganım bu işleri iyi bilirim. Falan belde de tanıdığım bir enerji uzmanı var onu getirir, nehirlerin üzerine küçük barajlar kurarak, rüzgarı bol alan yerlerine yel değirmenleri kurdururak elektirik üretmeyi öğretirim bunlara elektiriklerini bedavaya getiririm. Bu kentte ben kral olursam her alanda maliyetler düşük olur ama işçilere çok para verilmesini sağlarım. O sağladığım imkanlardan elde ettikleri gelirin bir kısmının işçi ile paylaşılmasını sağlarım. İşçilerine, memurlarına sendikayı öğretirim, kendi haklarını nasıl arayacaklarını öğretirim. Bu memlekette sahte hocalar şeyhler türemiş, bidatle dinlerin içini doldurmuş. Baksana bunlara okunmuş ekmekle, okunmuş şekerle cennete gitmeyi vaad ediyor, cennetten tapu veriyor. Talih kuşunun başına konduğu kişiyi kral seçtiriyor bunlar ona bile inanıyor. Ben O'nlara dinin doğruluk olduğunu öğretirim, dinin iyilik ve güzellik emrettiğini öğretirim. Dinin yalnızca Allah'ın tekelinde olduğunu vaaz ederim. Bu ülkenin insanını dünyanın nimetlerinden yararlandırdığım ve her birini zengin kıldığım gibi dinleri ile barıştırıp, Onlara huzuru da veririm. Hem benim yönettiğim ülke de asayişte nerde ise sıfıra iner; insanlara birbirini sevmeyi, özgürlüklerine müdahale etmemeyi öğretirim. Barışın güzelliklerini, savaşın kötülüklerini onlara nasihat ederim. Hırsızlığın, yolsuzluğun, kötülüğün, cinayetin cezasını çok artırırım yapmak isteyeni caydırıcı cezalar vererek korkutur, vazgeçiririm. Köle efendisine sultanım öyle bir anlattın ki hayal gibi dedi. Bu ülkede bunların hiç birisi hayal değil dedi sultan, büyük bir özgüvenle. Köle İnşaallah senin başına konar sultanım dedi. Sultan da inşallah diyebildi. Yine beklemeye koyuldular, sohbete ara verip.
Talih kuşu bu ya; bir müddet sonra geldi kölenin başına kondu. Ahali başına toplandı kölenin, yeni kralımız sensin dediler. Köle itiraz etti, olmaz benim başıma konmamalı, efendimin başına konmalı dedi. Köle hakkından feragat etti ama halkın sahte şeyhleri ve hocaları kabul etmedi, kölenin de kalması kaydı ile talih kuşunun bir daha salıverilmesini ancak kabul ettiler. Kölenin başından alınan talih kuşu tekrar salındı, köle efendisine yer değişelim sultanım dedi ve değiştiler. Ama ne yapsalar nafile, talih kuşu konmak için yine kölenin başını seçti. Ahali bu kez söz dinlemedi ve köleyi başlarına kral etti. Tabi ki sultanına yani bezirganbaşına işinin başına dönmek düştü. Bezirgan ülkeden ayrıldı vedalaşarak.
Aradan yıllar yıllar geçti, bir gün bezirganın yolu yine o ülkeye düştü. Ülkenin girişinde halk hemen bezirganın başına üşüştü ve aman efendim sen iyi bir adama benzersin, bu senin yanındaki başına talih kuşu konan adamı biz kral ettik, etmez olaydık o bize çok eziyetler çektirdi. Türlü belaları, hastalıkları memleketimize dert etti. Vallahi anamızdan emdiğimiz süt hepimizin burnundan geldi. Yardakçıları ve yalakalarından başka herkes canından bezdi, kimisi kahrından memleketini değiştirip başka memleketelere göç etti. Medet senden şu bizim kralla bir görüş neticede arkadaşındır, bize az insaf etsin söyle de dediler. Tabi ki iyi kalpli bezirgan halkı kırmadı ve görüşmeyi kabul etti. Bezirganın geldiğinden kralı haberdar ettiler. Kral derhal tahtından inerek büyük bir tazim ile karşıladı eski efendisini, tevazu gösterdi, övgüler yağdırdı ve misafir etti, ağırladı güzelce. Bezirgan şaşkın bir şekilde hal keyfin ardından sordu eski kölesine. Ya millet senden muzdarip ama diyemiyor suratına sen beni öyle bir karşıladın ağırladın ki yalan sandım. Bu nasıl iştir bu ne tezat dedi.
Kral Efendim dedi, ben bilirim ki sen bu saygının daha fazlasını hakeden büyük bir insansın. Hem bilginsin, hem hocasın, hem dindarsın hem de modern bir adamsın ama herşeyden evvel adamsın. Benim sana itibarım bu yüzden ama dedi, bu halk bunu haketmiyor. Nereden çıkardın bunu diye sordu bezirgan. Köle şöyle cevapladı bezirganın sorusunu, efendim dedi hatırlar mısın? Bilmem talih kuşunun başıma konduğu günü. O gün sen bi devlet vaaz ettin bu millet için sanırsın cennet, bende bir devlet hayal ettim bu millet için sanırsın cehennem, e benim sözlerimi de işitti Mevla Teala, seninkileri de, bu millete hayır murad etseydi Allah, o kuş senin başına konardı elbet. Ama bu millet ben gibi krala layıkmış ki beni seçti ve başıma kondu hayret. Ne zaman ki bu millet ayıkır, kendine çeki düzen verir bil ki ben ölürüm ve o talih kuşu senin gibi bir iyi yüreklinin başına konar. Tabi ki, açıklamanın mantığına itiraz edemeyen bezirgan yoluna devam etti, kral o beldenin halkına zulme devam etti.
Hikaye bitti, şimdi diyorum ki hani oldu ya siz talih kuşusunuz ve kimin başına konarsanız O insan o ülkenin başına gelecek. Önce size ülkenin halini gösterseler, meydanda olan biteni izleseniz, meydandaki politikacıların, kimisini terör örgütü ile işbirliği içinde, kimisini sayın diye hürmet edip pazarlık ediyorken görseniz, kimisinin de olan biteni halktan gizleme misyonu üstlendiği, eleştiriyor gözlemliyor gibi yaparak halkı oyaladığını bilseniz, kimisinin teröristlerin mecliste elini sıkarken şehit cenazeleri günü yalandan kükreyiverdiğini görseniz. Kimini yolsuzluk yapıyorken, kimisini göz yumarken kimisini de yolsuzluğun üzerini örterken farketseniz. Kimisinin dindar ağzı ile saltanat isteyip, üç büyük dinden bahsedip papaya Hazret dediğini, Yahudilerin ağlama duvarında pozlar verdiğini, Yahudi kralların mezarlarında tazim ile beklediğini, sahtekar, büyücü diye adı anılan ne idüğü belirsiz tarikat şeyhlerinden himmet dilenip, elini eteğini öptüğünü müşahade etseniz. Kimisini bu Devleti biz kurduk biz yaşatacağız diye saltanat isterken, Devleti yıkmak isteyenlerle bir olup Milletten gerçekleri gizlediğini bilseniz. Tüm bunlar olurken halkın Papayla koyun koyuna gördüğünü evliya, hatta haşa peygamber gibi adam ilan edip peşine düştüğünü, hırsıza hırsız demeyip, çalıyor ama çalışıyor, hizmet ehli beyefendi dediğini farketseniz. Bal tutan parmağını yalar, tekerlemesi ile hırsızlığı, erkek eşeğin anırmayanı olmaz sözü ile ahlaksızlığı, alan razı veren razı ise başkasına halt etmek düşer, tekerlemesi ile arsızlığı,gavsımız, şeyhimiz efendimiz, liderimiz diyorsa vardır hikmeti sözü ile dinsizliği ve akılsızlığı mubah gösteren açlık sefalet içinde sürünürken, birilerinin sürdüğü saltanatı savunan, Millet sevmenin alametini saçma sapan bir el işaretinden ve klişeleşmiş dokuz cümleyi tekrar etmekten, dindarlığın alametini camiden durum bildirimi yapmaktan, Devletinin kurucusuna saygıyı ölüm yıldönümünde anıyor gibi yapıp büstüne veya kabrine çelenk koymaktan ibaret gören, umursamaz, aman sendeci, içi boşaltılmış kavramlar etrafında saatlerce tartışabilen, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olabilen, doğruyu söyleyeni dokuz köyden değil, her yerden kovan doğruyu desteklemek yerine yalana inanmış gibi yaparak doğru ile dalga geçen, Allah'a inandığını iddia ettiği halde başka dünya ülkelerinin desteğini alan politikacıları baş tacı edip, gelin etmeyin eylemeyin ey millet bunlar falan düşmanın desteklediği adamlar bunlarla olursanız burnumuz boktan çıkmaz diyenleri komplo teorisyenliği ile suçlayıp adeta alay eden bir millet olsa ülkenin milleti acaba kimin başına konardınız. O ülkeyi o hale getirenlerin başına mı? Yoksa kim daha beter eziyet eder bu millete, kim daha fazla çile çektirebilirse O zalimin başına mı? Yoksa o milleti abad edecek bilgi ve birikimde projesi olan ekibi olan, vizyonu ve misyonu olan, inançlı, Devletinin kurucusunun izinden giden ve Ona laf ettirmeyen her şeye rağmen Milletini sevmekte ısrar eden; milletini inancı başta olmak üzere bütün değerleri ve zenginlikleri tanıştırıp barıştıracak olan, Onları yaşadıkları tüm sıkıntı ve belalarından kurtaracak olan ama kimsenin yüzüne dahi bakmadığı bilgenin başına mı konardınız?
yeni bir seçim geliyor.akp uşakta bakalım bu defa ne yapabilecek.aynı hamam aynı tas.işin kötüsü tellaklarda aynı.sandık patlatıcı çok başarılı başkan!... aynı nurullah,aynı basri,aynı ilknur(bunların sıfatlarını yazmıyorum uşaklılar çok iyi biliyorlar),mılıkta aynı,şıllıkta aynı.haydi hayırlısı.2.sıra adayıda tekrar gelirse bremen mızıkacıları tamamlanmış olur.
bu seçimde sürpriz yapmak için chp +mhp +saadet p + bbp tek liste olarak seçim ittifakı yapsa ne olur ?
şeriat hükmünce hırsızların eli kesilir.
bu halk banaçok tanıdık geldi sanki talih kuşunu gidipte ülkeyi parsel parsel satanlara milletini açlığa talim ettirip kendisi saraylarda sefasını sürene konduran halkla ne kadar da benziyorlar birbirine
tabiki bezirgan
resimdekileri arattım hırsız yolsuz demagog terörist yalancı ve politikacı hep aynı isim çıktı karşıma malum adamın sıfatlarıymış bunlar :)
vedat'ın yazı dizisi bitti mi, şu menzilciler gözünüzü korkuttu galiba,