Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur:
“Allah bir kulu hakkında hayır dilerse, onu din ilimlerinde anlayışlı kılar. Nefsinde mevcut ayıpları görmeyi kendisine nasip eder.”
Din işlerinde derin bilgiye sahip olmak, nefsin bilinmesini sağlar. Dolayısıyla Yaratan’ın kuvvet ve kudretini… O’nun yaratıcı ve besleyici kuvvetini bilen, bütün eşyayı olduğu gibi görür ve bilir. Kulluk bu bilgi ile olur. Başkalarının boyunduruğu altından bu bilgi ile çıkılır. Senin için ne kurtuluş, ne bir felah çaresi düşünülebilir; ancak yukarıda anlatılan bilgi ve görgüye sahip olup Hak Teâlâ’yı diğer var görünen cümle eşyaya tercih ettikten sonra.
Şehvet duygularını, din işlerinden sonraya bırak. Âhiret işlerini dünyadan önce düşün. Yaratılmışları, Yaratan’ın emrinden sonra düşün. Yıkılışın, şehevî duygularını din işlerine tercihle başlar, dünyayı âhiret işlerinden üstün tutunca ve Yaratan’ı yaratılmışlardan sonra anmanla olur. Sözlerimiz büyüktür. Bunlarla amel edersen, sana yeter.
Önce gözünü kapayan perdeyi arala, sonra yalvar. Sen Hak’tan böyle perdeli kaldıkça yaptığın duaya icabet olmaz. İcabet ancak yalvarana olur.
“Allah bir kulu hakkında hayır dilerse, onu din ilimlerinde anlayışlı kılar. Nefsinde mevcut ayıpları görmeyi kendisine nasip eder.”
Din işlerinde derin bilgiye sahip olmak, nefsin bilinmesini sağlar. Dolayısıyla Yaratan’ın kuvvet ve kudretini… O’nun yaratıcı ve besleyici kuvvetini bilen, bütün eşyayı olduğu gibi görür ve bilir. Kulluk bu bilgi ile olur. Başkalarının boyunduruğu altından bu bilgi ile çıkılır. Senin için ne kurtuluş, ne bir felah çaresi düşünülebilir; ancak yukarıda anlatılan bilgi ve görgüye sahip olup Hak Teâlâ’yı diğer var görünen cümle eşyaya tercih ettikten sonra.
Şehvet duygularını, din işlerinden sonraya bırak. Âhiret işlerini dünyadan önce düşün. Yaratılmışları, Yaratan’ın emrinden sonra düşün. Yıkılışın, şehevî duygularını din işlerine tercihle başlar, dünyayı âhiret işlerinden üstün tutunca ve Yaratan’ı yaratılmışlardan sonra anmanla olur. Sözlerimiz büyüktür. Bunlarla amel edersen, sana yeter.
Önce gözünü kapayan perdeyi arala, sonra yalvar. Sen Hak’tan böyle perdeli kaldıkça yaptığın duaya icabet olmaz. İcabet ancak yalvarana olur.
Hak Teâlâ’nın emrine uyarak iş görürsen, O da yaptığın duayı kabul eder, arzunu yerine getirir. Harman, ancak ekim işi yapıldıktan sonra beklenir. Ekini biçebilmek için bunu yapman gerekir. Bu durumu, Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle beyan eder: “Dünya âhiretin ekeneğidir.”
Bu dünyada bütün varlığınla ekim işine çalış. İman tohumunu kalbine ve bütün varlığına saç. Ona iyi işler suyunu dök, büyüt. Bu kalp yumuşak, merhamet ve şefkat dolu olursa bitki biter. Sert, haşin ve kuraksa, ondan bitki bitmez. Kayaların üstüne saçılan tohum, yokluğa daha yaklaşır. Bu ekim ilmini öğren, kendi reyinle yetinme. Peygamber (s.a.v) Efendimiz buyurur ki: “Her sanatı ehlinden öğreniniz.”
Sen yalnız dünya işleri ile olmaktasın, öbür âlemin işlerini bir yana atmaktasın. Âhiret işlerini istiyorsan, bu dünyanın işlerini kalbine sokma. Hak Teâlâ’yı arzu ediyorsan, âhireti kalbinden at. İyi sayılmayan bütün kötü hazları benliğinden çıkar. Bunları yapabilirsen dünya ve âhiret sana gelir. Çünkü, esas seninledir. Gelecekler ise ona uyar.
Akıllı ol. Aklına ve zekâna sahip çık. Aklın bir şeye ermiyor, seçme kabiliyetin çok az. Bütün hâlin halka yanaşık; onları Hak Teâlâ’ya ortak kabul etmektesin. Bu hâline tevbe edip dönmediğin takdirde ölürsün; mânevi yönden çürür, Allah yoluna girenlerden ayrılmış olursun. Onlara bu kötü hâlinle yakın olma. Onlara zahmet etme. Kapılarını bırak. Onlara kalbinle girersen olur. Kalbini onlar neylesin? Nifaklı hâlin onları üzer. Bir takım geçici çağrı onları sıkıntıya sokar. İçinde bulunduğun boş heves onlara ayan olur. Kalp ve sır hâlinle onlara gidersen iyi olur. Faydayı kalbinle alabilirsin. O zâtların kapısı tevekkül ve sabırlı kişileri içeri alır. Onların kapısı kısmetine razı olanlara açılır.
Bu dünyada bütün varlığınla ekim işine çalış. İman tohumunu kalbine ve bütün varlığına saç. Ona iyi işler suyunu dök, büyüt. Bu kalp yumuşak, merhamet ve şefkat dolu olursa bitki biter. Sert, haşin ve kuraksa, ondan bitki bitmez. Kayaların üstüne saçılan tohum, yokluğa daha yaklaşır. Bu ekim ilmini öğren, kendi reyinle yetinme. Peygamber (s.a.v) Efendimiz buyurur ki: “Her sanatı ehlinden öğreniniz.”
Sen yalnız dünya işleri ile olmaktasın, öbür âlemin işlerini bir yana atmaktasın. Âhiret işlerini istiyorsan, bu dünyanın işlerini kalbine sokma. Hak Teâlâ’yı arzu ediyorsan, âhireti kalbinden at. İyi sayılmayan bütün kötü hazları benliğinden çıkar. Bunları yapabilirsen dünya ve âhiret sana gelir. Çünkü, esas seninledir. Gelecekler ise ona uyar.
Akıllı ol. Aklına ve zekâna sahip çık. Aklın bir şeye ermiyor, seçme kabiliyetin çok az. Bütün hâlin halka yanaşık; onları Hak Teâlâ’ya ortak kabul etmektesin. Bu hâline tevbe edip dönmediğin takdirde ölürsün; mânevi yönden çürür, Allah yoluna girenlerden ayrılmış olursun. Onlara bu kötü hâlinle yakın olma. Onlara zahmet etme. Kapılarını bırak. Onlara kalbinle girersen olur. Kalbini onlar neylesin? Nifaklı hâlin onları üzer. Bir takım geçici çağrı onları sıkıntıya sokar. İçinde bulunduğun boş heves onlara ayan olur. Kalp ve sır hâlinle onlara gidersen iyi olur. Faydayı kalbinle alabilirsin. O zâtların kapısı tevekkül ve sabırlı kişileri içeri alır. Onların kapısı kısmetine razı olanlara açılır.