Son zamanlarda gündemde olan terörist başı Abdullah Öcalan'ın koşullu salıverilmesine ilişkin birçok siyasi ve toplumsal söylem/değerlendirme yapıldığını görmekteyiz. Ele almış olduğum yazımda işbu durumun salt hukuki değerlendirmesi yapılmıştır.
Terörist başı Abdullah Öcalan 15 Şubat 1999 tarihinde yakalanmış olup Yerel Mahkemenin 28 Nisan 1999 tarihli kararı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 25 Kasım 1999 tarihli onama kararı ile Devletin ülkesine ve egemenliğine karşı suçu düzenleyen günümüzde yürürlükten kaldırılmış 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle idam cezasına mahkum edilmişti.
Abdullah Öcalan'ın işlemiş olduğu suç devletin bölünmez bütünlüğüne karşı bir suç olup 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu’nda "Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma" suçu olarak tanımlanmıştır ve cezası ağırlaştırılmış müebbet hapistir.
Abdullah Öcalan hakkında hükmedilen idam cezası, Anayasada ve Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerle ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrilmesinden dolayı infaz rejimine göre 36 yıl sonra koşullu salıverilmeden yararlanabilecekti ancak 09.08.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4771 sayılı Kanun m.1 ve 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5218 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. maddesinde yapılan değişiklikle Öcalan'ın koşullu salıverilmeden yararlanamayacağına ilişkin kanuni düzenlemeler yapıldı. Koşullu salıverilmenin söz konusu durumda uygulanmayacağına ilişkin hüküm 18.07.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5532 sayılı Kanunun "TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN"12. maddesi ile korunmuştur.
Terör suçları nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazında koşullu salıverilmenin değerlendirilmesi hakkının ihlal edildiği ve bu suretle umut hakkının bertaraf edildiği iddiası ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunulmuştu. 18 Mart 2014 tarihinde Öcalan (No.2)- Türkiye kararında koşullu salıverilme hususunun ölünceye kadar uygulanmamasını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğuna yönelik karar verdi.
Abdullah Öcalan’ın mahkumiyetine esas suçunu silahlı terör örgütü kapsamında işlendiğinden, koşullu salıverilme değerlendirilmesinin yapılmasını engelleyen, ölünceye kadar koşullu salıverilmeden yararlanamayacağına ilişkin hüküm kaldırılırsa 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.107/4’ün uygulanması gündeme gelecektir.
Söz konusu maddeye göre koşullu salıverilmeden yararlanabilmesi için cezasının en az 36 yılını ceza infaz kurumunda geçirmesi gerekmektedir.15 Şubat 1999 tarihinde yakalanan Abdullah Öcalan’ın, koşullu salıverilmeden yararlanamayacağına ilişkin hükmün kaldırılması halinde 15 Şubat 2035 tarihinde koşullu salıverilmeden faydalanması mümkün olabilecektir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi müebbet hapis cezalarında “koşullu salıverilme” ya da “umut hakkı” kavramlarını "Vinter" kararında incelenmiştir. 9 Temmuz 2013 tarihli Vinter ve diğerleri - Birleşik Krallık kararında müebbet hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi ile uyumlu olabilmesi için, serbest bırakılma ve gözden geçirme şartlarının birlikte mevcut olması gerektiğine karar vermiştir. Vinter kararında mahkum olan cezanın infazına başlandıktan 25 yıl sonra koşullu salıverilme hususunda değerlendirme yapılması hususuna hükmetmiştir.
Yukarı karar ile iç hukuk normlarımız birlikte değerlendirildiğinde AİHM'e göre 25 yıl, 5275 Sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.107/4'te 36 yıllık sürenin olması bir tutarsızlık olduğunu akla getirse ve bu durum Anayasa 90. Maddemize aykırı olduğuna yönelik görüşler mevcut olsa da AİHM kararında belirtilen 25 yıllık sürenin bir tavsiye niteliğinde olduğunun kanaatindeyiz.
İnfaz Hukuku iç hukukla ilgili olup, infazın nasıl yapılacağına ve koşullu salıverilme süreleri ile şartlarına AİHM tarafından müdahale edilmemesi gerekmemektedir.
Kaldı ki Vinter kararında mevcut olan 25 yıllık sürenin uygulanması halinde Abdullah Öcalan için koşullu salıverilme değerlendirmesinin 15 Şubat 2024 tarihinde yapılması gerekmekteydi ancak gerek TERÖRLE MÜCADELE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
"12. Maddesi gerekse de 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 107/4. Maddesi bu durumu tartışmaya kapalı olduğuna izahtan varestedir.
Güncel durumda Abdullah Öcalan hakkında İnfaz Kanunu madde 107/16 ve Terörle Mücadele Kanunu madde 17/4 iptal edilmediği müddetçe ölünceye kadar koşullu salıverilme hali uygulanamaz. Yukarıda anılan maddelerin iptali halinde ise İnfaz Kanunu 107. Maddenin 4. Fıkrası uygulanması gerekmektedir. Söz konusu durumda terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan hakkında koşullu salıverilme süresi 36 yıl olup 25 yılda koşullu salıverilmenin değerlendirilmesi, iç hukukumuza göre mümkün değildir.
SONUÇ
Abdullah Öcalan’ın koşullu salıverilmesinin önünün açılmasına dair görüş hakkında herhangi siyasi veyahut sosyolojik bir yorum yapmayıp söz konusu durumun salt hukuki bir perspektiften bakarak değerlendirdiğimde yukarıda detaylıca açıkladığım kanun maddelerinin iptali halinde Abdullah Öcalan’ın umut hakkı, yani koşullu salıverilmesinin değerlendirilmesini talep etme hakkına sahip olduğu düşünülecek olsa bile, bunun için Ceza İnfaz Kurumu İdaresinin hükümlü ile ilgili gerekçeli rapor hazırlaması gerekeceği, bu raporun da infaz hakimliğince değerlendirilip karara bağlanacağı izahtan varestedir.
İnfaz Hakimliğince yapılacak değerlendirmede Abdullah Öcalan'ın örgütle bağını koparıp koparmadığı, örgütsel görüşlerini ve faaliyetlerini devam ettirip etmediği, işlediği suça ilişkin samimi bir pişmanlık da ortaya koyup koymadığı hususları göz önünde bulundurularak iyi halin mevcudiyetinin haiz olup olmadığına ilişkin karar vermesi gerekecektir.
Hukuki Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
Başkanı
AVUKAT NECMİ ENES AKKAŞ