Türkiye'yi Dinleyen Ülkelerin Başkanları İle Erdoğan'ın Samimi Pozları Dudak Büktürttü!
Geçtiğimiz günlerde Focus Dergisi tarafından yayınlanan, Almanya Federal Haber Alma Teşkilatı BND'nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkililerinin telefon görüşmelerini dinlediğine ilişkin haber dünya kamuoyunun gündemine bomba gibi düşmüştü. Merkel'in dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm Devlet yetkililerimizi dinlediklerine ilişkin iddiayı yalanlaması ya da özür dilemesi dünya kamuoyunca beklenirken, Merkel'in adeta meydan okuma anlamına gelen açıklaması ise dünya kamuoyunu hepten şaşırttı. Türkiye'yi düşman ülke gördüklerini açıkça ifade etmekten geri durmayan Alman yetkililerin oluşturduğu şok etkisi sürerken, Türkiye'yi dinleyenin yalnızca Almanya olmadığı, aynı zamanda İngiltere ve ABD'nin de Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türk yetkililerin telefonlarını dinlediği ortaya çıktı.
Bu haberlerin ortaya çıkmasının ardından bir yaptırım, hiç değilse bir açıklama beklenen Recep Tayyip Erdoğan ya da Hükümet yetkililerinin açıklamaları ise oldukça gülünç denilebilecek cinstendi. Büyüklerimiz, "büyük devletler dinleyebilir", gibi saçma sapan diyebileceğimiz açıklamalar ile konuyu geçiştirmeyi yeğledi. İnsanın aklına peki neden? sorusu gelmiyor değil hani. Almanya'nın Türkiye'yi dinlediğini Türkiye ortaya çıkarmadığına göre yani Almanya’dan başka kimse bilmediğine göre bilgiyi kim sızdırdı? Bana sorarsanız elbette ki Almanya. Peki, neden kendi suçunu ifşa etsin ki Almanya? Demek ki bir bildiği var ve bildiğinin Türk hükümeti yetkililerince de bilinmesini istiyor. Tipik bir şantaj örneği diyebiliriz yani. Almanya Türkiye'ye neden şantaj yapsın ki? sorusuna verilebilecek yüzlerce cevap bulabiliriz ki bu cevapları okuyucularım da rahatlıkla verebilir düşüncesi ile örnek vermeye dahi ihtiyaç duymuyorum. Peki, Erdoğan ve ekibinin ne gibi açığı olabilir ki, Almanya'nın açıklamasından korktukları? Bu soruya yanıt aramak için; montaj deyip geçiştirilen ama resmi olarak yalanlanmaya nedense tevessül edilmeyen ses kayıtlarını, evlerde bulunan para dolu ayakkabı kutucuklarını ve sınırlarda aranmasına müsaade dahi edilmeyen içerisinde ne yüklü olduğu aslında herkesin malumu olduğu tırları vb. olası yolsuzluk iddialarını şöyle bir hatırlamak gerekir diye düşünüyorum. Elbette ki Almanya'nın dinlemeler sırasında elde ettiği ses kaydını yayınlaması durumunda, olay "paralelci bunlar" deyip geçiştirilemeyecek bir boyut kazanır diye düşünmekteyim. Her neyse şeytana daha fazla kulak vermeyelim isterseniz.
Tam da Almanya'nın İngiltere'nin ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bizi dinlediği gerçeğinin ortaya çıktığı esnaya denk gelen NATO Zirvesi geçtiğimiz günlerde Galler'in Newport kentinde toplandı. 28 Ülkenin katıldığı zirvede dinleme konularının damgası vurması beklenirken, aksine Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyetin ilgili Devletlerin yetkilileri son derece samimi pozlar vermesi hayret verici nitelikte idi. Hem toplu görüşmelerde hem de bire bir görüşmelerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerek ABD Başkanı Obama ile gerek Almanya Başbakanı Angela Merkel ile gerekse İngiltere Başbakanı David Cameron ile samimi pozlar vermesi, tepkisini diplomatik bir dille bile ifade etmemesi şahsen benim yadırgadığım bir durum. Bu arada 49 konsolosluk görevlisini halen elinde rehin tutan ve Erdoğan'ın "unsurlar", Davutoğlu'nun da "öfkeli gruplar" diyebildiği terör örgütü demeye bir türlü dillerinin varmadığı, ayrıca Kurtlar Vadisi isimli dizide "Siyah Bayraklılar" olarak ima ile takdim edilen IŞİD'le ilgili de Türk yetkililere epeyce ter döktürüldüğü de kulislerden sızan bilgiler arasında. Ben tüm bu gelişmeler ışığında çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, Ak Parti'den sonra iktidara gelen hükümetin özellikle Dışişleri politikalarında işi oldukça zor görünüyor. Neden Ak Parti demedim de Ak Parti'den sonra gelen hükümetin işi zor dediğim sorusunun akıllara geldiğini tahmin edebiliyorum, ancak bu sorunun cevabını bir sonraki yazımda detaylı bir şekilde vereceğim. Şimdilik sadece birisini söyleyeyim, Ak Parti'nin ilk seçimlerde iktidarı terk etmeye kararlı olduğundan eminim.
kemal karakaya insaf ya insaf. bu adamın bir tane akp yağcılığı yaptığı konuşma yada yazısını gösterin ispat edin. sonra da irtibat numaranızı verin ben size söz veriyorum beşbin lira vereceğim.seçimden öncede bir çok yazı ve söyleşisinde hatta ne zaman olursa olsun bütün konuşma yada yazılarında akpyi eleştirebilen bu adama iftira atarken biraz insaflı davrnın.bir cümle akp yanlısı yazısı yada konuşmasını bulun lütfen.
bir "one minute" iyi giderdi ama oda yememiş
kalemine sağlık deyip bir parentezde ben açayım.hükümet dinlemelerin korkusuna ortadoğuya asker gönderir diye düşünüyorum ama istanbuldaki mit'in izini kaybettiği işidcilerin felakete yol açacak eylemlerden dolayı korku içinde bir çıkmazda.
almanyada türkler yaşıyor, abd ye borcumuz var, fransadan araba alıyoruz, arabistana hacca vatandaşlarımız gidiyor, işidin elinde rehineler var, pkk askerlerimizi şehit ediyor, hasılı her şeye bir bahanemiz var ama çözümümüz yok.
ruhi gibilerin hayatlarındaki en büyük bilgi birikimi televizyonu açıp rte nin mitinglerini dinlemek belliki. her doğru söyleyen bir zamanlar ergenekoncuydu şimdi adamların hepsi dışarda , balyozcuydu şimdi hepsi dışarda. size göre şimdi de herkes paralelci ama bakalım onlarla nezaman barışacaksınız
helal çavuşoğlu döktürmüşsün yine bir sonraki yazını sabırsızlıkla bekliyorum
çavusoglu yaklaşık 15-20 yıldır sizin o paralelci dediklerinizle mücadele ediyor zaten.nurullah cavusoğlu hiçbirzaman paralelcilerle ittifak yapmaz onlar gibi düşünmez siz gibi değildir :)
siz bir zamanlar paralelel dediklerinizle parelel değilmiydiniz. ne oldu şimdi.