29 Ekim 1923 Günü Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet dünyaya ilan edildi. Sanırsın Türklere bir kutlu oğul doğdu Türk Devletini Devletine çöken ailelerden de işgalden de kurtarıp Cumhuriyeti kurdu ve Devletin hakimiyetini de Türk Milletinin tamamına verdi eşit ölçüde. Millet hakimiyeti ne diyorsa ona göre yönetmeyi ve yönetilmeyi vaad etti bütün dünyaya ve ülkeyi milletinin dediğinden hiç çıkmadan yöneteceklerini taahhüt etti nitekim 1938'e değin öyle yapıldı yapılmaya çalışıldı eldeki şartlarla. Elbette aksamış olabilir elbette ki halk yeterli bilinç seviyesine erişmeden irade beyan etmiş olabilir bazı istisna durumlarda ama sonuçta Atatürk vefat edene değin dünyaya ilan edildiği gibi hukuk ve demokrasi ile yönetilmiş bu ülke kuşkusuz adalet ve asayiş varmış ülkede.
Yurdunda sulhu sağlamakla kalmayıp dünyayla da barışmış ve bununla da kalmayıp dünyayı barıştırmış bir millet olarak Türk Milleti 1938e kadar da çok mesut yaşamış. İnsan adaletten fırsat eşitliğinden ve halk iradesinin meclisçe dünya da temsil edildiğinden emin olunca yoksul yaşasa da refah içindeki gibi mutlu olur. Mutlu olmuşlar nitekim 15 Koca sene dolu dolu mutluluklar yaşanmış ve o dönemde veya o dönemin ışığından yararlanan o döneme yakın olan dönemlere ait eserleri bu gün var edemiyoruz. Hatta maalesef Cumhuriyetin bir çok devrim niteliğindeki kurumuna eserine servetine sahip bile çıkamıyoruz son yıllarda layıkınca. Hatta sosyal medya da Cumhuriyet ve Atatürk'ün kadrinin en az bilindiği ülkeler arasında adımızı geçiriyorlar. Belki abartılı ve haksız ama kaybettiğimiz Cumhuriyet devrim ve değerlerine baktıkça da tedbir almalıyız daha çok kıymet vermeliyiz Cumhuriyet ve nimetlerine demekten kendimizi alamıyoruz şehrin ofisleri kuvvai milliye ocağı diye anılan gazetecileri olarak.
Demem o ki besbelli işte kurtuluş kuruluşa yakın kafalar yaşamakta besbelli işte çare Atatürk'ün izinde yürümek de ve çare Atatürk ve silah arkadaşlarının yaşadığı ve yaşattığı inancı o kültür ve medeniyeti yaşayıp yaşatmakta. Hazreti Peygamberimizin (sav) vaktine asrı saadet derlermiş el hak öyleymiştir. Öyle büyük insanların o bataklıktaki varlığı dünyaya teşrifleri bile saadettir ve en fazla mesut olan insanlar onların iyiliğine ve ilgisine mazhar olabilmiş insanlardır ama Mustafa Kemal ve silah arkadaşları da yine onlar kadar olmasa da tabi büyük insanlardır ve hepsi de Ehlibeyti baş tacı edegelen insanlardır zaten başta Peygamber olmak üzere. Atatürk ve silah arkadaşlarının dönemi de o döneme benzetilebilecek çok alamet ve emareler taşıyor. Keza bırakın o dönemi Seksenlere bile ne kadar özeniyor insanımız 90'lara da keza çok insan dönebilse dönecek kadar günümüzde yaşıyor olmaktan memnun değil.
Çünkü çoğu insan adalete güvenmiyor Devletin adalet etmediğini ve etmeyebileceğini düşünüyor. Çoğu insan gelecekte evsiz kalabileceği endişesinde ve çoğu insan ya işsiz ya işsiz kalma kaygısı taşıyor. Çocuğunun aile kurabileceğini ve aile geçindirebilecek gelir ve olgunluğa erişebileceğini düşleyemiyorsa çocuğu 30 yaşına gelmiş birisi ve hali hazırda günü zor kurtarıyorsa ki böyle çok insan var sorunlar içinde boğuşan ve kafasını kaldırıp gazete bile okuyamayan. Gün geçtikçe uzaklaştık kuruluş felsefesinden ve gün geçtikçe mutsuzluğa ve umutsuzluğa gark olduk milletçe. Yaşadığımız kaderleri yaşadığımıza inanmak çok zor gerçekten ama bu bayram sanki bir silkinişin bir kendine geliş ve öze dönüşün sinyallerini verdi ve umut verdi. Millet dipdiri ayakta ve diyor ki biz Cumhuriyetin kuruluş ayarlarına dönmek istiyoruz ve bir vefa borcu ödercesine vatan borcu eda edercesine Cumhuriyeti kutluyor ve kutsuyor coşku ve heyecan içinde ki bayram yerinde ağlayan insanlar da vardı duygulanarak çok şükür. Nice bayramlara kutlu ve mübarek olsun bayramımız.