Şehrimizin örnek beldelerinden birisi olan; aydınlık, samimi, sıcak kanlı, ülkesini milletini seven, Devletine bağlı kanuna aykırı işlerle pek anılmayan insanların yaşadığı, Uşak'ın beldeleri içerisinde Bölme'den sonra belki de en gelişmiş belde olarak göze çarpan, bazı tarım ürünlerinin ülke çapında meşhur olduğu ve Uşak dışında pazarlarda bile kapış kapış satılan ürünlerin yetiştiği ayrıca doğal güzellikleri ve doğal kaynak suları ile de bilinen Pınarbaşı beldesinde hayat adeta kabusa dönüşmüş durumda peki neden?
Sebebini izah etmek için uzun uzadıya anlatmaya lüzum yok esasen. Verimli toprakları ve sulak arazileri altın değerinde olan Pınarbaşı beldesinin bazı bölgelerinden çıkartılan taşı da; adeta altın değerinde olduğu için Pınarbaşı'lılar bu sıkıntıyı yaşamakta. Aslında altın değerindeki (pazar anlamında altın değerinde diyorum yoksa kastım paha anlamında altın değildir) taşı bölgeye ocak kurup çıkartanlar kanunlara, doğa ve insan haklarına riayet ederek çıkartmayı denese, daha kısa sürede daha az maliyetle iş üretip daha çok para kazanma ihtirasına yenilmese ve ekmeğini yediği toprakların gerçek sahiplerinin de insan olduğunu unutmasa, O insanlara minnet borçlu olduğunu daima aklında bulundurarak çalışsa ve taş ocaklarını bu mantıkla işletse belki de hiç problem yaşanmayacak. Belde sakinlerinden bir kaç kişiye asgari ücret düzeyinde emeğinin karşılığı iş vermekten başka hiç bir işine yaramayan taş ocakları, kah dinamitleri haddinden fazla patlatarak beldeye gökten taş ve toz yağmasına sebep oluyor, kah kamyon yada tırlara sardıkları hukukun müsade ettiği tonajı iki kat oranında aşarak sardıkları yükler sayesinde geçtikleri her yeri bahçe tarla dağ ova demeden toza boğuyor ayrıca da doğal olarak yolları berbat hale getiriyor, patlatılan dinamitlerin gürültüsü sebebiyle yaşanan korku ve endişeler ise işin cabası oluyor. Belde sakinleri için hayatı adeta kabusa döndüren taş ocağı yetkililerinin ve yetkililerin vurdumduymaz ve umursamaz tavırlarından anlaşılan şu ki belde boşaltılmak isteniyor. Dolayısıyla aslında kasıtlı olarak beldede yaşayanları göçe zorlamak maksatlı bu zulmün uygulandığını da rahatlıkla belirtebiliriz.
Düşünsenize 1 Yıl boyunca buzağı verecek diye gözünün içine baktığınız inek, taş ocağındaki dinamit patlaması sonucu oluşan gürültünün sebep olduğu korku ile buzağısını atıyor. Yada evinizin besihaneninizin duvarlarında çatlaklar oluşuyor evinizin bir gün başınıza göçmesinden endişe duyuyorsunuz. Gece saat üç siz uykudan büyük bir patlama sebebi ile yüreğiniz ağzınızda uyanabiliyorsunuz mesela. Yine aşırı dozda gerçekleşen patlamalar sebebiyle sularınız çekilmiş, zaten toz içindeki bahçeleriniz tarlalarınız susuz kalmış mahsullerinizin verimi yarıdan daha fazla düşmüş. Yetmemiş evlerinizin üzerine yada sokaklarınıza patlamadan mütevellit taş ocağından göğe yükselen taşlar yağıyor. Ya bir insanın başına düşse o kafa büyüklüğünde hatta kimilerinin daha da büyük olduğunu Uşak Haber Merkezi ekibinin haberinde sergiledikleri çekimlerde gördüğümüz taşlar. Bir insanın canı kaç taş ocağına bedel olabilir? Yada taş ocağının kazandığı kaç paraya bir insan hayatını eşdeğer sayabiliriz? Bu şartlarda o belde de yaşamak zorunda bırakıldığınızı bir an düşünün. Zaten ülkemizin yaşadığı ekonomik siyasi ve sosyal zorlukları bizlerle aynı oranda yaşayan bu güzelim beldenin sakinleri sizce ne suç işlemiş olabilirler? Şimdi de taş ocakları saha genişletme peşine düşmüş ve beldenin genişlemeye ve kentleşmeye elverişli altyapısı neredeyse bitmiş topraklarına daha yakın bölgeleri de adeta işgal etmenin derdine düşmüş. Özetle bu saydığım ve sayamadığım problemleri kasaba halkının başına getiren Firmaların yetkilileri belde insanına çekin gidin demek istiyor.
Peki tüm bunlar olurken yetkililer ne yapıyor? Derseniz size işin siyasi boyutunu bilmeniz gerekir derim. Çünkü taş ocakları ve de kireç ocağının siyasi manada eli çok kuvvetli. Taş Ocaklarından birisi UTAŞ'a diğeri de Uşak'taki siyasi yapı ile hiç problem yaşamayan OKTAŞ İsimli firmaya ait. UTAŞ Malumunuz Uşak Belediyesinin bir firması, dolayısı ile her gün bir başka yolsuzluk yada hırsızlık haberini sosyal medyada okuduğumuz UTAŞ firması AKP koruması altında. Kireç ocağının yükünü de zaten Uşak Belediye Başkanı Nurullah Cahan ve UTAŞ yönetimi ile arası çok iyi olduğu gibi ayrıca bir çok işte ortak hareket ettikleri hatta UTAŞ'ın Uşak merkezli başka bazı işlerinde de kamyon yada tırlarının çalıştığı bilinen KANAL 58 İsimli UTAŞ Bağlantılı televizyonun reklamlarının benzinliğindeki bilboardlar da döndüren CHP Milletvekili Özkan Yalım'a ait tırlar çekiyor. Hal böyle olunca kimi kime şikayet edeceksin? Sorusu akla geliyor. Malumunuz MHP İl Başkanının zaten UTAŞ isimli firmadan maaş aldığı yazıldı çizildi çarşaf çarşaf belgeleri yayınlandı. Alternatif parti olarak kurulduğu iddia edilen İyi Partinin İl Başkanı da yine UTAŞ'çıların da bağlı bulunduğu tarikatın bir üyesi olunca vatandaş derdini hangi siyasi erke anlatıp çözüm yada yardım istesin. Düşünsenize dört siyasi parti var birisi iktidar üçü muhalefet ama dört siyasi partide de UTAŞ'çıların Pınarbaşı'na yaptığı bu zulmü kamuoyunun dikkatine sunacak bir tek yetkili olmadığı gibi hepsi de adeta iktidar ortağı gibi davranmaktalar. Özetle herkes kendi rantına bakıyor ve Pınarbaşı beldesi sakinlerini düşünen siyasetçi yok diyebiliriz. En azından yok denecek kadar az diyebiliriz en azından şu ana kadar için durum maalesef bu bir kaç istisna dışında. Siyasi partiler aynı anlayıştaki insanlarca çepeçevre kuşatılınca iş çaresiz Devlet kanalları ile hakkını aramaya kalıyor. Ancak Pınarbaşı sakinlerinin hukuk mücadelesinde de öncülüğünü yapacak kimsesi yok. Allah'tan belediye başkanları düzgün insan çıktı da bir parça hak arama noktasında umutları var. Bir an düşünün ne siyasilere ne il Özel İdaresine nede kaymakamlığa sesini duyuramayan belde sakinlerinin belediye başkanı ve CHP Sivaslı ilçe Başkanı Hürriyet Şafak'ta seslerini duyurmalarına yardımcı olmasa ve Onlar da bu kirli düzene ayak uydurup şahsi çıkar ve emellerini elde etme yolunu seçse ne olurdu acaba beldenin hali? Şahsi çıkar ve menfaatlerini yada makamlarını düşünerek hareket etmeyen başka politikacılar da var elbette şehrimizde ve bu giderek artacaktır.
Sivaslı ilçesinde siyasi yada sosyal kutuplaşmaların en az olduğu, birliğin beraberliğin ve atalarımızdan kalan kültür ve ananelerin en güzel şekilde yaşatıldığı nadir belde yada köylerimizden birisi olduğu gibi kendi kendine yetebilen dolayısıyla neredeyse hiç göç vermeyen, insanlarının eğitim ve kültür düzeyi il geneline göre hayli yüksek olan, çalışkan aynı zamanda zeki ve atak kimselerin yaşadığı asayiş olayların çok az yaşandığı bir beldeyi örnek belde haline getiren belde sakinlerine bu yaşatılan zulüm reva mı peki? Bu insanlar Devletlerinden nefret eder hale mi gelsinler? Yada bu insanlar çaresizlik ve ümitsizlik içerisinde doğup büyüdükleri, ekmeğini yiyip suyunu içtikleri çocuklarının geleceği için tapusunu kaybetmediği ve abad ettikleri, atalarının mirası ve emaneti topraklardan göç edip asgari ücretli iş aramaya mı koyulsunlar şehir yada ilçede? Kaldı ki işsizliğin hem Sivaslı ilçesinde hem de Uşak'ta had safhada olduğu bu zor ve kötü günlerde bu da pek mümkün görünmüyor. Siyasilerimizin köylerimize ve kasabalarımıza yeni önerisi yada vaadi bu mu olacak?
Uşak Valimiz Sayın Salim Demir göreve geldiği günden bu yana ümit veren davranışlar sergilemekte ve halkçı ve Devletçi bir tutum sergilemekte. Uşak Halkı da zaten sayın Valimizin bu Devlet Adamı tavrının farkında ve kendisinden memnun ve de ümit var. En azından bizim oturup kalktığımız hiç bir yerde hiç kimse Sayın Valimizden memnuniyetsizlik ifade etmedi. Belediye tayfası olarak adlandırılan malum grubun fake hesaplardan yaptığı bir kaç olumsuz eleştiri dışında sosyal medya ortamında da kimsenin eleştirdiğine rastlamadım ki bende hiç eleştirmedim kendilerini. Oysa önceki Valilerimizin çoğu hem biz ve bizim gibi gazeteciler tarafından hem de vatandaşlar tarafından sosyal medya üzerinden yoğun eleştirilere maruz kalacak fiiller işlerlerdi. Bu yüzden Uşak Valisinden ümit var olduğumuzu ve kasaba sakinlerinin de aynı hüsni zan ile Sayın Valimizin bu feryatlara kulak verip yerinde inceleyerek bir çözüm getirmesini bekliyorlar. Benim gözlemlediğim kadarıyla siyasilerden neredeyse tamamen umudunu kesmiş olan belde halkının da tek umudu Sayın Valimiz Salim Demir ve Adli birimlerimiz de görev yapan hukuk adamlarımız diyebilirim. Bendenize düşen Sayın Valimiz başta olmak üzere yetkililerimizin ve kamuoyunun dikkatini Pınarbaşı beldesi sakinlerinin yaşadığı zulme çekmek ve ayrıca halk desteği kazanmaları için mücadelelerine karınca kaderince destek olmak ki bu yazıyı Pınarbaşı halkına olan vefa ve kardeşlik borcumu yerine getirmiş olma adına yoğun gündemim de bir şekilde zaman ayırarak yazdım. İnşaallah belde sakinlerinin zihin ve gönül dünyalarına tercüman olabilmiş dertlerini gazeteciden ziyade bir arzuhalci mantığı ile dile getirebilmişimdir ve dilerim yetkililer gerekli tedbirleri alarak bahse konu taş ocağı işletmeleri olmaları gereken hukuki çizgiye çeker.
Yetkililer; Susuzluğa, toza hatta taş yağmuruna mahkum edilen Pınarbaşı sakinlerini duymuyor mu?
ara sıra cahanın facebook sayfasına bakıyorum inanın gülmekten kendimi alamıyorum. normal beğeniler 30 ile 50 arasında ama bakıyorsun bir müddet sonra 500 lere çıkmış. kimler beğenmiş diye bakıyorum aman yarabbi o da ne endonezya, bangladeş, kenya, arabistan, gana ülkeleri ile dolu. türkiyeden kimler var diye bakıyorum urfa, hakkari, van, kars var da var. yani anlaşılan para ile beğeni satın alıyor. tıpkı kendi adamı olan ve fenomen olmaya çalışan utaştan maaşlı murat sayar gibi. sayın cahan inanın ki size kimse inanmıyor. sevilirliğinizi, sempatikliğinizi, eskilerin tabiri ile sıtaranızı yitirdiniz
nurullah bey iyi niyetle elinden geldiğince doğruları dile getirip cesurca ve dürüstçe işini yapıyorsun ama akp başta olduğu sürece bu problemler hallomaz halk umurunda değil bunların. kolay gelsin yinede takdirle takip ediyoruz yorum atmasakta
sayın çavuşoğlu seni ve ekibini tüm içtenliğim ile kutluyorum. şehrin insanının ne problemi olsa anında dile getiriyorsunuz ve çözüm getirilmesini sağlıyorsunuz. bütün uşakın okuduğu takipo ettiği bir internet gazetesi olarak hiç bir siyasi oluşumun dümen suyuna girmeden bu işi yapmış olmanız ve şahsi çıkarlarınızı kenara bırakarak bu yayınları yayınlamanız çok önemli şehrimiz için ve çok güzel. iyi ki varsınız. bugün bana yarın sana derler meşhur sözdür biz halk olarak bu sorunların üstesinden gelmek istiyorsak mevcut siyasetçilerden kurtulmalıyız. bunlar bizim hayrımıza iş yapmıyor bu belli artık.
utaş taş ocağının günlük kapasitesi ne kadar uşak belediyesinin ve fettahoğlunun bir yılda aldığı agrega yani mıcır ne kadar bu da araştırılsın. bu yorumumu okuyan uşak emniyet istihbarat yetkilileri size sesleniyorum 2017 yılında uşak belediyesi 3 ihale yaptı toplam 1.200.000 ton ve hepsini utaş aldı. acaba hepsi teslim oldu mu? teslim yapılmış gibi gösterildi mi? 3 ihalede keşif artışı oldu ise vay belediyenin haline. hele bir de fettahoğluna bu ihaleden asfalt üretmek için el altından malzeme verildiyse yine vay belediyenin haline. ya nakliyesini yapan özkan yalımın dorseleri kullanıldıysa vay o chp nin haline. 2018 de beledye boş kalırmı hemen 500 bin ton ihaleyi çıkarırlar ki asfalt lazım en güzel para asfalt ve yerin altına atılan malzemedir görünmez hesap sorması zordur. Allah bir an önce bu belediye ekibi utaş ekibinden kurtulmamızı sağlar inşaAllah. uşak olarak işimiz gerçekten zor
uşak haber merkezi ve nurullah çavuşoğlu ve ekibine sonsuz teşekkürler sorunumuza sahip çıktıkları için