Bu gün ofiste beş altı arkadaşım ile sohbet ettik bir ara.. Hangi arkadaşımla konuşsak lafın gittiği yere yine geldik, siyasi tıkanıklık ve belirsizlik bitmeden hangi işe kalkışsak batabiliriz. Hele OHAL Şartlarından bile ağır şartların Plandemi ile devreye girmesiyle beraber elleri iyice güçlenen siyasetin aktörlerinin kendi ihtiraslarından halka bakmadığı bu süreçte Onlarla bir şekilde iyi geçinmeden para kazanmanın imkansız kadar zor olduğu kanısına vardık. Peki dediler ne yapmalıyız? Dedim ki alayından kurtulup halk liderlerini ortaya çıkarmalı ve medyayı o halk liderlerini çıkarmaya mecbur etmeliyiz. Gerekirse alternatif medyalar kurup halkı halkla ve dolayısıyla doğal liderleri ile buluşturmak lazım. Halk röportajlarından ibaret yayın yapan ve uydudan yayın hakkı bulunup sosyal medyayı da iyi kullanan bir televizyon ekibi kursak ve ilk iş halka mikrofon uzatsak sadece inanın halk hükümeti bombalaya bombalaya yıkar. Halkın muhalefetinin önünü açmak yeterli ki biz zaten çoğu kez öyle yapıyoruz. Halka tercüman olmak yetiyor çoğu kez ekstra katkı istemiyor mevcut durumun resmini doğru çekmek bile yetiyor halkı aydınlatmaya. Aydınlık insanlar daha çok yazmaya ve daha çok konuşmaya teşvik edilmeli ve siyaset ile daha içinde ilgilenmeye mecbur olduğumuz halka iyice izah edilmeli. Halk bilse başına geleni dosdoğru, ne yapması gerektiğini de bilir zaten. Gelin görün ki medyanın tümünü sarmış olan kokuşmuşluk çıkardıkları konuk ve işledikleri konu yada icra ettikleri programlara da yansıyınca resmen çamur akar oldu medyada. Ne bilim adamı diye çıkartıp bilim adamı diye konuşturdukları aslında bilim insanı ne de kendileri esasında gazeteci ama aslında hepsi de siyasetçi gibi aynı zamanda. Namuslu çok az gazeteci kaldı ulusal ve yerel basın ve medyada. Ayakta kalmak için bu izzet namus işlerini de doğruluğu da pek abartmayacaksın diye diye buraya geldi maalesef gazeteci camiası ki sistemin gereği buydu Onlar da ayak uydurdu. Demek ki önce sistemin bu hale geldiğini halka iyice bir anlatıp çare düşünmelerini sağlamak ve o çareleri de yine halkla paylaşarak pekala bu işin içinden çıkabileceğiz.
O halde ulusal bir televizyon kanalı kurulsa yazarı gazetecisi olmasın bul 500 tane genç, 500 kamara da alma işe aldıkların kendileri edinsin BU 500 insan kendine eküri de edinsin verelim maaşlarını peşin ellerine. Binlerce gazetecilik yada iletişim mezunu genç var işsiz çok rahat kurulur kadro. Eğit adamlarını provakasyonlar nasıl önlenir öğret ve sadece doğru soruları doğru biçimde halka yönelt gerisini halka bırak diye öğret ve eğit 15 gün, sonra sal sahaya. Halk kürsüsü diyelim hatta adını; 24 saat halk konuşsun televizyon da 24 saat stüdyo ve sokak ropörtajları yayınla sen de otur hem Devlet ve halk işlerindeki değişimi seyret hem de halkın röportajlarını. Maliyeti de hiç düşünme televizyon da reklam almadan yayınla ziyanı yok ama sosyal medya da google reklamları çıkartır bütün giderlerini, halk bilsin senin halktan yana olduğunu kral gibi bakar elemanlarına da. Kimbilir belki de mikrofon uzattıklarımızdan birisi çıkar sosyal liderimiz reyting rekorları kıran konuşmalar yapabilen insanlar çıkar aramızda halk desteği alması için öne çıkartıvereceğimiz. Anlattığım arkadaşlara da mantıklı geldi ama kimsenin yapsak mı? Sorusunu kendine sormaya bile gücü yetmedi şu şartlarda ki nerdeyse hepimiz siyaset veya fetö mağduru insanlar idik. Özetle Halk bağrında var ettiği gerçek liderlerle buluşamıyor ve zaten bu durum halkın cesaretini de kırıyor. Bir önder bulunsa neler değişir? Bu soruyu okurken içinizden ah dediğinizi duyar gibiyim Nerede o günler dediğinizi hatta ve bunlar çıkartmaz ki sağdıcım keşke çıkartsa diye hayıflandığınızı da. Gerçek liderler muhakkak olmalı halkın arasında öyle değil mi? Halkın var ettiği enerjiden ve yaydığı frekanstan en çok nasiplenen halkı en iyi yaşayan ve anlayan halkın lideri olur neticede. Hani neredeler? Meydana çıkmasalar da ayar veriyor olmaları lazım halka? Devletin mantığını anlayıp Devlete Önder olabilecek Devlet Adamları da var etmiş olmalıyız? Biz varsak Onlar nasıl olmaz? Zor şartlar lider doğurur demez miydi siyaset bilimcileri? Mustafa Kemal kemalatında bir lider beklemediğimize göre işgal görmemize lüzum yok zaten ama işgal edilmişten beter zor şartlar yaşadığımız aşikar iken, bu şartların oluşturduğu sosyal liderler nerede? Lider nerede?
Ben size söyleyeyim Lider yada Liderler nerede? Kimi cezaevinde, kimi de çok ağır ekonomik sıkıntılara düçar edilmiş fetöcüler tarafından ve kendindeki lider tarafından bile belki de bihaber, yazıp söyledikleri belki de yakın çevresinden başka kimsenin gündemine girmeyen ama fotoğrafı doğru çeken ve yapılması gerekene dair reçeteleri belki de nokta atış söyleyen sıradan insanlar olarak aramızda yaşıyorlar. Lider karakterli insanlar zaten çok çabuk göze batıyor ve derhal emperyal çetelerin taarruzu altına giriyorlar. Ya kendilerinden yapıyorlar ya da bir şekilde sahneye çıkmasını halka mal olmasını önlüyorlar. Bir şekilde ticaretinde başarılı olmasının da önüne geçiyorlar veya bir şekilde kumpaslarla vs esir ediyorlar. Medya zaten olduğu gibi emperyalizmin elinde olunca iş sosyal medyaya kalıyor. Sosyal medyada çok aslında bahsettiğim biçimde tezviratlar üreten halkın içinde gelin görün ki orada da hem bizden görüntüleri ile ve emperyal çete aktörlerinin gözüktüğü yerlerde gözükemediği için küçük görme veya haset engeline takılıyor bu tipler hem de sosyal medya platformalarından engel yiyor büyümesi önlenemezse de en fazla 100 bin kitleye ulaştın mı ya patlatıyor hackerleri yada kapattırıyorlar hesabı. Sapığa adını söylesen engel yiyorsun biliyorsunuz.
Demem oki liderlerimiz içimizde belki de içerimizde biz onları keşfetmeden keşfeden emperyal çetelerin hızarından geçmiş vaziyette belki de kimisine deli deyip geçtiler lider adaylarımızın. Sosyal ve siyasal manada liderlerinin değerini bilmeyen bilim ve sanat insanlarının da kıymetini bilmez ve bizim maalesef geldiğimiz neticeye gelir Atatürk'ün Milleti bile olsa. Keşke konuşandan önce konuştuğuna bakmayı öğrenseydik. Keşke konuşanları bilimle ve akılla çeliştiklerinde susturmayı bilseydik. Samimiyetsizlikleri bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmış insanların yazıp söylediklerini önemsemeye devam etmeseydik. Keşke televizyonların dediğine bırakmayı daha önce yapsaydık. Keşke daha önce görseydik lider dediklerimizin neredeyse hiç birinin gerçek lider olmadığını ve gerçek lider sahne dışı edildiği için durumdan vazife çıkartarak rol çalan tiyatroculardan ibaret olduklarını hiç bir derinlik ve alt yapılarının olmadığını önüne gelen tarafından kandırılabilecek kadar akılsız insanlar olduğunu çoğunun çoktan görmüş olsaydık. Hem belki ol zaman gerçek liderlerimiz ile kavuşurduk öyle değilmi? Gerçek lider de zaten bunlar gibi Emperyal hayaller peşine düşmez halkı dinler ve en hakiki mürşit bildiği ilim neyi emrediyorsa onu işler ve de işlettirir.
Bilim demişken Sağlık bilimi hastalıklara çare bulamaz, iktisat bilimi parayı neye göre basacağını bile bilmez, Siyasal bilimciler lider kısırlığına çare sunamaz, nasıl bir bilim dünyamız var bizim? Bu kelimeleri kullanmayı pek sevmem ama afedersiniz sözde toplumun elitiyiz, bilgici, entellektüeliyiz diye ekranlarda arzı endam edenler bu gerçeklerle halkı neden yüzleştirmiyor acaba? Kasıtlı olarak cahil bırakılan ve ekonomik özgürlüğü elinden alınan en temel haklarını dahi aramaktan bizar hale getirilmiş halk yanlış tercihlere sürükleniyor ve canı yanan halka sözde şeyhleri kader diye bir inanç pompalıyor Ehlibeytin anladığı kaderle alakası yok saçma sapan bir kader inancı sonra kur vakıfları zenginden alıp fakire dağıtırken aracı olan vakıflarda bir miktar çalsın, her cuma hocalar kanaat över durur. Hiç hak arama öven duymayız malum. E böyle bir mizansen de halkın uyanmasını nasıl bekleyebilirsiniz? Halk bu mizanseni kuranların tamamına yakınının perdenin arkasındaki gizli ellerce yönetildiğini ve aslında danışıklı dövüş içinde olduklarını bile yer yer farkedemeyecek kadar basiretini yitirmiş insanların siyaset sahnesini işgal ettiğine nasıl akıl erdirebilsin? Millet Meclisinde neler yaşandığından kimsenin haberi yok ki? Kimsenin haberi yok ki Ankara'da ne olup bittiğinden? Ankara'da ne olup bittiğinden haberleri olsa Erdoğan ile Davutoğlu Rus uçağı düşürüldü dendiğinde tuzağa düşüp ben vurdum hayır ben vurdum kavgası verirler miydi medya önünde? Biliyorsunuz sonunda fetö vurmuş biz vurduk sanmışız da dediler. Ankara'da ve partilerde ne olup bittiğinden haberdar edilmemiş halkı asla cehaletle de suçlayamayız. Öyle bakarsak hepimiz birer parça cahiliz. Hangimiz anlayabiliyor ki Ankara'da neler olup bittiğini? Yarın tüm dünyaya barış getirdik deseler de şaşmayacağız, dünya savaşını sonunda çıkartabildik deseler de şaşmayacağız.
Söz uzar Halka güveniyoruz biz yeterince bilgilendirilmesi kaydıyla ve halka güveniyoruz biz gerçek liderleri fetö tezgahları ile bastırık altında tutarken ve bırakın halka mal olmalarına izin vermeyi, ekranlara çıkma yasağı koyuyorlar. Kimse konuk alamıyor. Mücadeleye devam eden sosyal liderin sonunda para kazanmasının bile önüne geçiyorlar ve bir biçimde zor durumda bırakarak yıpratıyorlar, oda olmadı bir kazaya kurban gidiveriyorsun. Tabi son genelde aynı oluyor. Adı ya Marjinal olup çıkıyor ya uçuk meczup gibi yakıştırmaları afedersiniz yapıveriyor çete o zaman halk sokulamıyor tabi yine yılmadı ise ve halka kendini iyi izah edip halk desteğiyle ayakta kalmayı becerirse de maalesef adı şehit olarak defterlere geçiyor. Böyle demokrasi olmaz demokrasi demek şeffaflık demektir, demokrasi demek çoğunluk demektir kalabalık demektir. Sadece sandıkta bir araya gelen kalabalığın uyguladığı demokrasi demokrasinin tiyatrosudur. Demokrasinin işletildiği memleketlerde parti binaları vızır vızır insanlar dolar taşar ve siyaseti halk yapar polit bürolarda değil meydanlarda kararlar verilir ve meydanlarda oylanır önemli kararlar. Aday adaylarının hepsini eşit fırsatlar vererek üyelerine tanıtır partiler, üyeler üye olmayanlara anlatır aday adaylarını hangisini aday yapsak bizim partiye oy verirsiniz diye sorar samimice cevaplara göre aday listesine vereceği oyu belirler ve aday sıralaması gerçek bir ön seçimle gerçek bir demokrasi şöleni havasında yapılır kongrelere üyenin hepsi gelir oy vermese de seyreder gider olan biteni delegenin nizamına intizamına oy verme kriterlerine uyup uymadığına bakar denetler ve destekler ayrıca.
Demokrasiyi tarife döndü gitti yazı demokrasinin d'si yok ülkemizde sadece tiyatrosu oynanıyor ve halka medya eksikilerini göstermeden izletiyor. Halka siteme kimsenin hakkı yok. Muhalefet temsilcilerini ve aktörlerini yanlış seçtiği gibi söylem ve sloganda da bir kaç yanlışlık yapması yetiyor oyları iktidara itip milleti iktidara oy vermeye mecbur etmeye. Bakalım siyaset ne zaman halka karşı asla galip gelemeyeceklerini anlayacak? Bakalım ne zaman Türk Milletinin Emperyalizmin en güçlü kendisinin en korumasız anında bile emperyalizmi ve çetelerini tokat manyağı yapmaya kadir olduğunu ve olacağını anlayacaklar. Bakalım ne zaman Cumhuriyet İlelebet Payidar olacak derken şaka yapmadığını anlayacaklar vesselam....